Paylaş
* Sarkozy
* Trump
* Berlusconi
* Putin
* Le Pen
Dünya siyaseti, nitelik yönünden her geçen gün kan kaybediyor.
Daha derinlikli, farklı şeyler söyleyen...
Edebiyattan, müzikten, sanattan anlayan...
Irkçı söylemler yerine hümanizmi öne çıkaran kimse kalmayacak galiba bu gidişle...
Çünkü siyaset, nitelikli iş gücünün hızla kaçtığı bir alan olmaya başladı dünyada...
Siyaset sahnesinde bu tür isimler hızla azalırken, kim daha çok ırkçı, dışlayan, aşağılayan bir söyleme sahip olursa o öne çıkmaya başladı.
Baksanıza Trump gibi bir kaçık bile, abuk sabuk söylemleriyle Amerikan Başkanlığı’nın en güçlü adaylarından biri durumuna geliyor.
Trump’ın, Berlusconi’nin, Le Pen’in, Putin’in yönettiği bir dünyayı düşünsenize...
Kaçacak delik ararız herhalde!
Bir tarihi dükkan daha kapanırken..
“Bu kiracı sözleşmesiyle şehirde marka kalmaz” diye yazdığımda haziran ayıydı...
Çünkü 1 Temmuz 2014’te yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun 347 sayılı maddesi, 10 yılı aşkın kiracıların hiçbir neden gösterilmeksizin tahliye edilmesinin yolunu açıyor.
Son bir yılda Rejans, Robinson Crusoe, İnci Pastanesi, Pandora, Kaymakçı Pando, Tarihi Filibe Köftecisi, Rebul Eczanesi, Lebon Pastanesi ya kapanmak/taşınmak ya da bu tehlikeyle yüz yüze kalmak zorunda kalan köklü markalar oldu.
Şimdi son kapanan İstiklal’deki Kelebek Korse mağazası...
10 yıldan fazla aynı yerde kiracı olduğu için tahliye edilecek mağaza...
Üçüncü kuşak sahibi İlya Avramoğlu dükkanını taşıyacak.
Tamam yürürlüğe giren Borçlar
Kanunu köklü markaların önünde büyük tehlike ama tek suçlu bu kanun mu?
Ne yapalım yani, hepimiz gidip birer korse mi alalım
Yaptığınız iş çağa ayak uydurmazsa, modernleşemezseniz, markanızı yenileyemezseniz kusura bakmayın da Borçlar Kanunu maddesi olmasa da taşınmak/kapanmak zorunda kalırsınız...
Keşke Kelebek Korse de kendini yenileyebilen bir marka olsaydı...
Ürettiği korseler, sutyenler, içlikler daha yenilikçi, daha günümüz modasına uygun olsaydı...
Zaten bunu yapabilse bulunduğu dükkanın kirasını da fazlasıyla öder, belki daha da büyürdü...
Ama yıllar içinde ekonomisi küçülen bir işletme, gün gelip bulunduğu değerli dükkanın kirasını da karşılayamaz hale geliyor.
Dükkanın değeri artarken, markanın değeri aynı oranda hatta daha fazla artmazsa bu kaçınılmaz sonla günün birinde karşılaşıyor...
Kötünün iyisi
İstanbul’un yeni havalimanına yapılacak kontrol kulesi için dünyanın önde gelen tasarımcıları tekliflerini sundu.
Toplam 5000 metrekare inşaat alanına, 95 metre yüksekliğinde bir kule yapılacak.
Semazen dönüşlerinden, Osmanlı geometrik desenlerinden hatta İstanbul’un martılarından bile esinlenen tasarımlar var...
Açıkçası finale kalan 6 tasarımı da çok çarpıcı bulmadım ben...
Ve kötünün iyisi olarak, hiçbir yerde geçerli olmayacak oyumu bu kuleye kullanıyorum.
Paylaş