Bir yıl kadar önceydi, Habertürk’e yaptığım programa Can Tanrıyar konuk olmuş telefona da İbrahim Tatlıses bağlanmıştı.
Aralarında yaşanan büyük kavgadan sonra, daha yeni barışmışlardı.
Önce canlı yayında Can Tanrıyar anlattı; "Art niyetli insanlar yüzünden hiç uğruna 2 yıldır dargındık. Bizleri gerçekten seven dostlarımız araya girdi ve barışmamıza vesile oldular. Kur’ana el basarak barıştık."
Sonra Tatlıses devam etti; "İkimiz de el basarak yemin ettik ve şu sözü verdik. Ben onun hakkında asla kötü bir laf etmeyeceğim ve benim hakkımda söyleyeceğine inanmayacağım. O da benim hakkımda kötü tek bir cümle etmeyecek ve inanmayacak."
Bu barışma sırasında Tanrıyar’ın Tatlıses’in elini öptüğü ve bunun kameraya kaydedildiği iddiaları da vardı.
İki tarafa da sordum, böyle bir şey yaşanmadığını söylediler.
Bu olaydan bir kaç hafta sonra Tanrıyar’ın Tatlıses hakkında olumsuz konuşan eşi Petek Dinçöz’ü yumrukladığı haberleri de yansıdı medyaya...
Yani taraflar birbirlerine bağlılıklarını öylesine güçlü göstermişti.
Bu olayın üzerinden bir yıl geçmeden araları yeniden açıldı Tatlıses ve Tanrıyar’ın.
"Birbirimiz hakkında asla kötü laf etmeyeceğiz" diyerek Kur’an’a el basanlar, birbirlerine demediklerini bırakmıyorlar yine...
Kavganın kaynağını bilmiyorum ama son olarak Hayalin İçin Söyle’de İbrahim Tatlıses ’zibidiler’ diyerek kavgayı sürdürmüş; "Geçen hafta zibidiler dedim kimse üzerine alınmasın, ben onların adını vereyim; CEB" diye de olayı açıklamış.
CEB’in neyin kısaltması olduğunu sonradan öğrendim; Can (Tanrıyar), Erol (Köse), Bekir (Hazar)’ın isimlerinin baş harflerini birleştirerek CEB diye kodlamış Tatlıses.
’Onları gerçekten seven dostları araya girip tekrar barışmalarına vesile olurlar mı’ bilmiyorum ama bu olay da gösterdi ki şu magazin dünyasında ne Kur’an’a el basmak, ne sevgili yumruklamak, ne de verilen sözler sahici...
(Star yazarı Mustafa Hoş yazılarına fon müziği koyar. Ondan alıntılayarak ben de bu yazıya bir fon müziği koyuyorum. Karacaoğlan’dan:
Hem okudum hemi yazdım, yalan dünya senden bezdim)
Korsanların en sevmediği film Kutsal Damacana...
Hepimiz Beyaz Melek’le Kabadayı arasındaki box office rekabetine kilitlendik ama bu arada Kutsal Damacana da 500 bin sınırını aşmış durumda.
2 milyon gişesi olmayan haber yapılmıyor durumuna geldik herhalde ki, kimse Kutsal Damacana’dan bahsetmiyor.
Ben de henüz filmi izlemedim ama izleyen herkes komik olduğunu söylüyor. Bu yüzden de korsanların en sevmediği film olmuş Kutsal Damacana.
Sinema salonunda kaçak olarak kaydedilen korsan görüntülerde seyircinin gülmesinden, filmdeki diyaloglar anlaşılmıyormuş.
Gerçekten de bana korsan DVD’den bir bölüm izletti yapımcılar, "Gülme efekti mi eklediniz buna" dedim.
Değilmiş, İstanbul’daki bir salonda çekilen gerçek görüntülermiş...
10 dakika sonra Astoria çıkacak karşınıza, o da 21 Ocak’ta açılıyor...
Astoria’dan 15 dakika daha yürüyün Metro City...
Metro City’nin 5 dakika ilerisi Kanyon, 10 dakika ilerisi Akmerkez...
Sadece Şişli-Levent hattındaki alışveriş merkezi sayısı 7 oldu. 43 alışveriş merkezi bulunuyor şu an İstanbul’da... 2009’da açılacak 21 yeni alışveriş merkezi daha var. Maslak’ta Diamond of İstanbul geliyor.
Beyoğlu’nda Demirören’in açacağı var...
Sapphire Tower, 35 bin metrekare olacak.
Dubai Towers’ların altı boş mu kalacak?..
Özdilek, Kanyon’la Metro City arasındaki eski Roche arazisine alışveriş merkezi dikecek.
Dünyada internet üzerinden online alışveriş hızla artarken bizde mantar gibi alışveriş merkezleri açılıyor.
Bu gidişle adım başı değil adam başı bir alışveriş merkezimiz olacak.