Paylaş
Takipçilerinin yaptığı yorumların verdiği insanüstü rahatsızlık.
Bu yüzden sayfasına ‘kapalı’ yazısı asıp Instagram ve Twitter’ı terk etti.
“Herkese de tavsiye ederim” diyerek.
Bu tavsiyeye ilk uyan yakın arkadaşı Ozan Güven oldu, o da sosyal medyadan uzaklaştı...
Ben hep söylerim ya, ünlülerin sosyal medyada var olabilmeleri için çelik gibi sinirlere sahip olmaları gerekiyor diye...
Görmeyeceksin, duymayacaksın, aldırmayacaksın, takılmayacaksın.
Ama çelik gibi sinir bile gün gelip iflas ediyor işte.
Cem Yılmaz’ın sosyal medyayı bırakması, Teoman’ın müziği bırakması gibi bir şeydir, göreceksiniz yakın zamanda dönecektir.
Arada Cem Yılmaz’a yapılan yorumlara bakardım, gerçekten deli saçması yığınla şey dolu...
Sürekli espri yapmaya çalışanlar, ha bire laf çakıp dikkat çekmeye uğraşanlar, siyaseten yüklenenler...
Ne isterseniz var.
Çıldırmamak mümkün değil.
Neye dayanarak Cem Yılmaz’ın sosyal medyaya geri döneceğini söylüyorum peki?
Çünkü günümüz dünyasında sosyal medya ünlülerin en iyi iletişim aracı.
Yarın öbür gün bir konuyla ilgili açıklama yapmak zorunda kaldığında, yapılan bir eleştiriye yanıt vermek istediğinde ne yapacak Cem Yılmaz?
Röportaj mı verecek, televizyona mı çıkacak, magazin muhabirlerinin uzattığı mikrofona mı konuşacak?
Elbette bunların hiçbirini yapmayacak ve ilk başvuracağı adres yine sosyal medya hesapları olacak.
Kaldı ki son dönemde sosyal medyayı en yoğun kullanan ünlülerin başındaydı Cem Yılmaz.
Yeni filminin bütün promosyonunu oradan yaptı, bütün kadrosunu oradan açıkladı, setten ilk fotoğrafları oradan yayınladı.
Tüm bu gücü bir kenara mı bırakacak? Mümkün değil...
O da sosyal medyayı gerektiği kadar kullanmayı öğrenecek.
Her şeyi paylaşmanın, her yaptığını duyurmanın ünlülere yarardan çok zarar getirdiğini Cem Yılmaz da gördü işte.
Bundan sonra geyik muhabbeti yapmayacak, laf yarıştırmayacak, espri patlatmayacak, olup bitecek.
Gerektiğinde sosyal medya hesaplarını kullanacak.
Bkz; Halit Ergenç... Bugüne kadar attığı tweet sayısı 61, paylaştığı fotoğraf sayısı 11...
Çocuğuyla ya da Bergüzar’la birlikte tek kare fotoğrafı yok.
İşiyle ilgili lazım olduğunda kullanıyor. Çünkü biliyor; sosyal medyada çok muhabbet tez ayrılık getirir.
Gardırobunuza bir bakın derim
Darbeye kalkışanların, ülkenin Cumhurbaşkanı’na suikasta yeltenenlerin mahkemeye Hero tişörtüyle çıkması kabul edilebilir bir durum değil.
Darbecilere tek tip kıyafet gibi önlemlerin mutlaka alınması gerekiyor.
Ama şimdi bir de işin başka boyutu çıktı ortaya.
Çeşitli illerde bu tişörtü giyen bazı gençler de gözaltına alındı.
Terör örgütüne destek amaçlı kasten mi, yoksa bilmeyerek mi giydiler bilmiyoruz...
Tişörtü üreten DeFacto da üretimi durdurdu, tüm mağazalarına bir yazıyla bu tişörtün satılmaması talimatını verdi.
İster istemez evde üzerinde Hero yazan bir tişörtüm var mı diye baktım.
Çünkü bir anda yasaklı kelimeler listesinde en üst sıraya yükseldi ‘hero’.
Benden tavsiye, siz de bir bakın gardırobunuza...
Hatta ‘brave’ falan yazan tişörtleriniz varsa onları da bu yaz giymeseniz iyi olur.
Esra ev sözü vermedi
Dünkü Kelebek’te Gülben Ergen’in Aydın’da yaşayan ve sosyal medyada fenomen olan engelli çift Ayça-Mesut Özeker’le yaptığı röportaj vardı.
Şubat ayında Esra Erol’un programına da çıkmışlardı.
Röportajda çiftin, “Esra Erol bize ev alma sözü vermişti ama olmadı. İki senelik kiramızı ödediler, mutfağımızı yaptırdılar, ev eşyalarını ve televizyonu aldılar” ifadesine takıldım.
Çünkü hatırladığım kadarıyla o yayında verilmiş bir ev sözü yoktu.
Dün Esra’yı aradım, ailesiyle birlikte Los Angeles’ta tatildeydi.
Yanlış hatırlamıyorum, Esra da yayında ev sözü vermediğini teyit etti.
“Beni bilirsin Cengiz, ev sözü vermedik ama o aileye yaptıklarımızı da söylemem çok doğru değil” dedi.
Ben de buradan aktarmış olayım ki, akıllarda soru işareti kalmasın.
Kokteyl bilmeyen turizmci mi olur?
Bundan 3 yıl önce de aynı konuyu tartışıyorduk; Turizm Meslek Okulları’nda Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama dersinin müfredattan çıkarılması önerilmişti.
Bu yıl hayata geçirildi ve müfredattan çıkarıldı ders.
Artık kokteyl hazırlamayı bilmeyen, alkollü içki servisinden bihaber turizm çalışanlarımız olacak.
Oysa 3 yıl önce de aynı şeyi söylüyorduk...
Turizm bir hizmet sektörüdür. Gelen turistin isteklerini, taleplerini karşılamak zorundasınız.
Bu derste öğrenciler alkol kullanmıyor, alkollü içkinin nasıl servis edileceğini öğreniyor.
Bu derste öğrenciye alkolün zararlarını da öğretirsiniz olur biter.
Hadi bunu yapmadınız, bari seçmeli ders yapsaydınız.
İnancı gereği alkole dokunmak istemeyen bu dersi almazdı.
İşi hakkıyla öğrenmek isteyen de alırdı...
Bu iş neye benziyor biliyor musunuz;
Bilgisayar kullanmadan, mizanpaj yapmadan gazetecilik öğrenmeye...
Tıp fakültesinden kadavrayı kaldırmaya benziyor...
Ne yazık ki eğitimde aklın yerini inançlar doldurmaya başladı.
Paylaş