Paylaş
Madem kafalar bu kadar karışık şunları söylemekte fayda var;
- Fizy’nin kapanması gibi Blogger’ın kapanması da sansür değildir. Olayın Ak Parti’yle falan da ilgisi yok, mesele telif hakları meselesidir. Telif haklarının savunucusuysak milyar dolarlık şirketin telif hakkını da, isimsiz bir şarkıcının telif hakkını da aynı güçle savunmalıyız.
- Digiturk’e Blogger’ı kapattığı için kızıyoruz da, maç görüntülerini kaçak olarak yayınlayan blogger arkadaşlara neden kızmıyoruz?.. Hırsızın hiç mi suçu yok?..
- Bir avuç kendini bilmez korsan yüzünden tüm blogların kapatılması kabul edilir şey değil elbette... Ancak bunu da çözmesi gereken Digiturk değil... Yürürlükteki kanun şikayet üzerine alt domain’ler üzerinden değil, IP adresleri üzerinden siteleri yasaklıyor. Bu yüzden kurunun yanında yaş da yanıyor.
- Digiturk manyak mı tüm siteyi kapatarak binlerce blogger’ı karşısına alsın... Onlar da maçları korsan yayınlayanların cezalandırılmasını istiyor. Yoksa yemek-seyahat üzerine yazan blogger’lardan Digiturk’e ne...
- Hükümeti sansürcü olduğu için değil, bu yasayı düzeltmediği, sitelerin zırt-pırt açılıp kapanmasının önüne geçmediği ve yeni bir internet yasası hazırlamadığı için eleştirebiliriz.
- Bu konuda ikiyüzlülük yapmayacağız; Fizy’den bedava müzik dinlerken iyi, telif haklarına uymadığı için kapatılınca sansür... Maçları internetten bedava izlemek iyi, Digiturk kapatınca kötü... Her fırsatta ‘özgürlük’ diye ayağa kalkan internet kullanıcıları telif hakkına sahip çıkma özgürlüğü olduğunu da er-geç öğrenecek...
Çalıntı!
Azerbaycan’da bir kanal Çocuklar Duymasın’ın benzerini, sahne sahne çalarak yapıyormuş.
Eeee şaşıracak ne var bunda...
Türk dizi sektörü buna alışıktır... Bugüne kadar bizim yabancı dizilerden çaldığımız konulara, sahnelere sayın...
Çalıntı demişken, bir sene Eurovision’a gidecek şarkımızın çalıntı olduğu tartışması çıkmasın dişimi kıracağım.
Yüksek Sadakat’in şarkısı da iki yabancı grubun şarkılarına benziyormuş.
Bunları ortaya atanlar da hep radyocular.
Bu kadar zorlarsanız her şarkının bir yerinin bir başka şarkıya benzediğini bulursunuz arkadaşlar.
Sıkılmadınız mı artık bunlardan?..
Trafikten bir rica...
İnönü Stadı’ndan Beşiktaş’a doğru giden ağaçlıklı Dolmabahçe yolunun tam ortasına Maçka tarafından bir yol iner.
Swissotel’le Askeriye arasından inen bu yol Dolmabahçe yolunun tam ortasına çıkar ve sola dönüş neredeyse imkansızdır oradan.
Çünkü önce soldan Beşiktaş’tan İnönü Stadı’na doğru giden trafiği aşmak lazım...
Sonra İnönü Stadı’ndan Beşiktaş’a doğru giden trafiğe dahil olmak.
Bu anlattığım çok zor şeyi yapmak tam bir trafik cinayetidir.
Böyle olduğu için de Maçka’dan inen tek şeritlik daracık yolun sonuna iki adet kocaman sola dönülmez tabelası konmuştur.
Ama dinleyen kim...
Taksiler, özel araçlar sürekli stadın etrafını dolanmamak için burada kural ihlali yaparak sola dönüyorlar.
Hem Dolmabahçe’deki çift yönlü trafiği hem de Maçka’dan gelen tek şeridi kilitliyorlar.
Her gün her saat yaşanıyor bu olay.
Trafik Müdürlüğü’nden rica etsek tam oraya bir EDS kamera sistemi yerleştirse de sola dönüş ihlali yapanları tek tek kaydetse...
İstanbul’un göbeğinde bu görgüsüzlük son bulsa...
Paylaş