Paylaş
Bodyguard terörünün sonuncusu bayramda Çeşme’nin en ünlü beach’lerinden birinde yaşandı.
Bayramın birinci günü Çeşme’de sezonun popüler beach’lerinden Before Sunset’e giden bir tanıdığım hastanelik olana kadar dayak yedi...
Durum mahkemelik olduğu için şimdi ismini vermeyeceğim...
Olayı anlatayım:
B.D ve 8 kişilik arkadaş grubu bayramın birinci günü Before Sunset’e gidiyorlar.
Gün boyu beach’te güneşlenen, denize giren grup saat 17.00 gibi başlayan partiye geçiyorlar sonra...
Stant ayarlıyorlar, içkilerini içiyorlar, dans ediyorlar...
Bundan sonrasını şöyle anlatıyor B.D...
“Aramızda Amerika’dan gelen bir arkadaşımız vardı, hepimizden daha rahat hareket ediyordu ve daha çok eğleniyordu...
Belki diğer masalar ona gıcık oldu...
Ama o arkadaşımız diğer masalara ne musallat oldu ne de kimseye rahatsızlık verdi...
Çünkü bizim de yanımızda kız arkadaşlarımız vardı ve hep beraber eğleniyorduk...”
Saat 20.00 gibi parti bitmiş...
4 bin küsur lira hesap ödemişler.
B.D’den dinleyelim devamını:
“Tam çıkacağımız sırada arkamdan bir ses duydum, ‘Amerika’dan gelen arkadaşımıza vuruyorlar’ diye...
Döndüm baktım, vuranlar bodyguard’lardı...
Refleks olarak araya girdim hemen, ayırmak için... ‘Vurmayın’ dedim...
Hesabımızı ödemiş gidiyoruz, ne olduğunu bile anlamadım...”
Bodyguard, dayak yiyen arkadaşını kurtarmak isteyen B.D’ye de vurmaya başlamış.
“Abi öyle böyle değil, öldüresiye vurdular. Yapmayın dedikçe kafamıza yüzümüze vurmaya devam ettiler. Kendimi kapının dışına zor attım, orada da vurdular” diye anlattı olayı B.D...
Devamı da var...
Kapının önünde kendini kurtarıp otopark tarafına kaçabilmiş B.D...
Arabasının yanına çökmüş oturuyor...
İki bodyguard bir süre sonra gelip otoparkta da aynı şekilde vurmaya devam etmiş...
Bu bodyguard terörü değil de nedir?
İşte fotoğraflarını yayınlıyorum.
Hastaneye gidip rapor almış, yüzü gözü şişmiş, bir gözü tamamen kapanmış B.D’nin...
Before Sunset yönetimi bu vandallığa nasıl izin verir anlamış değilim.
Hadi diyelim, olay bana anlatıldığı kadar “masum” değil...
Hadi diyelim B.D ve arkadaşları da bir parça kusurlu...
Böyle olsa bile, müşteriyi ağzı burnu kırılana kadar dövmek ne demek?
Kolundan tutarsın, dışarı atarsın, bir daha da mekanına almazsın olur biter...
Dağ başı mı burası?
B.D, “Bu işin peşini bırakmayacağım” diyor. Dava açmış, şikayetçi olmuş...
Ben de konunun takipçisi olacağım.
Before Sunset’te bu bodyguard terörünün sonunu getirene kadar...
Ajda tek bir şarkıyı playback söylediyse müziği bırakırım!
Ajda Pekkan, Açıkhava’da verdiği konserde playback yaptığı, konsere geç çıktığı, 7 şarkıdan sonra ara verdiği için eleştiriliyor.
Hatta Hürriyet, haberin bu tarafını görmediği için eleştiriliyor.
“Ajda Pekkan, Kelebek’te yazdığı için”...
Ajda’nın avukatı değilim, onun da kendi köşesi var, isterse yanıt verir...
Haksızlığa karşıyım ben...
Ve burada bir haksızsızlık yapıldığını seziyorum.
Ajda’yla bu konuyu hiç konuşmadım.
Orkestra şefi Murat Yeter’e sordum durumu.
“Türkiye’de playback denilen olay karıştırılıyor” diyerek şu bilgileri verdi...
Dünyada ve Türkiye’de pek çok pop star “protools” denilen sistemi kullanır.
Stüdyo kaydının üzerine orkestrasının canlı çalması ve şarkıcının da canlı söylemesi demektir bu...
Düşünün şarkı kaydında 20 keman kullanılmış, bir konsere 20 keman çıkarmak ve albümdeki o sound’u yakalamak mümkün değil.
Bu yüzden bazı enstrümanların sesi playback olarak verilirken, orkestra da üzerine canlı çalar...
Sanatçı da canlı söyler...
Bunu pek çok sanatçı yapıyor, Ajda’nın konserinde biz de yaptık.
Millet buna “playback söyledi” diyor.
Hayır efendim, bunun adı protools’dur.
Ajda da bazı şarkıları böyle söyledi.
Elimizde konser kayıtları var.
Ajda’nın tek bir şarkıyı playback söylediğini kanıtlasınlar, müziği bırakırım.
Ayrıca 7 şarkıdan sonra ara verdiği yazılıyor, bu da koca bir yalan.
1’den 10’a kadar bile saymayı bilmiyorlar mı bu haberleri yazanlar?
Intro hariç, ilk bölümde 10 şarkı söyledi Ajda ve sonra ara verdi.
İsteyene şarkı listesini göndeririz.
Gazeteler kendi yaptıkları yalan haberlerin üzerine yorumlar yazıyorlar.
Bizim playback yapıp yapmadığımızı araştırdıkları kadar kendi haberlerinin doğruluklarını da araştırsalar ya...”
Ajda’ya çalan müzisyenler söylüyor bunu...
Dedim ya ortada bir haksızlık var.
Hayır bir de benim anlamadığım şu; üç hafta önce Muazzez Abacı’yla sanat müziği şarkılarında playback yapmayan Ajda Pekkan, kendi şarkılarında neden bunu yapsın?
Suriyeliler toplandı...
İçişleri Bakanlığı’nın sokaklardaki içler acısı durumda olan Suriyeli mültecilerin toplanacağını, kamplara yerleştirileceğini ve kayıt altına alınacağını açıkladıktan sonra Suriyeliler toplanmaya başlandı.
Üsküdar’da, Taksim’de çocuklarıyla perişan halde yaşayan aileler yok artık!
Şimdi “gözümüzün önünde” değiller...
Sorunu çözdük mü, yoksa halının altına mı süpürdük?
Çok önceden yapılması gereken bir işti bu...
Kamplarda sokaklardan daha mı iyi durumdalar, yakında öğreniriz nasıl olsa...
Ve daha önemlisi 1,5 milyona ulaştığı söylenen Suriyeliler ile ilgili uzun vadeli çözümümüz ne?
Bunu bilen bir yetkili var mı acaba?
Paylaş