Paylaş
Karaçelik için “zibidi” dedi...
“Nurgül üzerinden bir yerlere gelmeye çalışıyor” dedi...
Hatta ufak yollu falan değil, Karaçelik’e epey bir posta koyduğunu anlattı Cem Özer.
“Tüm bu olanlardan eski kocaya ne?” denebilir...
“Boşanmışlar, herkes kendi yoluna gitmiş, Nurgül ister zibidiyle beraber olur ister beyefendiyle, Cem Özer’e ne” denebilir...
“Cem Özer, Nurgül’ün sahibi mi?” diye kızanlar çıkabilir...
Ancak ortada çocuk olunca öyle olmuyor işte...
Ne diyor Cem Özer?
“Neticede girip çıktığı evde oğlum yaşıyor. Es kaza eli kayar, oğluma gelir, oğlum düşer falan sonra beni ziyarete gelirsiniz bir yerlere...”
Bu yüzden topa giriyor...
Eski eşe de oğluna da sahip çıkıyor...
Zannımca Cem Özer bu duruşuyla pek çok kadın nezdinde artı puan toplamıştır.
Merak ediyorum
- Cansu Dere’ye daha ne kadar Cem Yılmaz sorusu sorulacak, küçük Kemal askere gidene
kadar mı?
- Türüt gömleğini İsmail Türüt dışında alıp giyen var mı?
- Trophy Türk için çok zor Kenya parkuruna giden ünlüler, yine doğadan çok birbirleriyle mi mücadele edecekler?
- Meltem’e Kezban diyen kadınlar kendilerine tek taş takıldığında ne yaparlar acaba?
- Kezban adının bir aşağılama unsuru olarak kullanılmasına Kezban Hatemi ne diyor acaba?
Bu çaba niye?
Acun Ilıcalı’nın gelişi Star’da pek çok program ve dizinin yayından kalkmasına neden olacakmış...
Bir yandan Star yönetimi diğer yandan Acun böyle bir şey olmayacağını izah etmeye çalışıyor kamuoyuna...
Bu izah çabasını anlamış değilim.
Elbette Acun geldiği için pek çok program yayından kalkacak.
Bundan daha doğal ne olabilir?
Star’ın bugüne kadar reytingi 3’se, Acun’dan sonra 5 olacak...
3’lük bir kanalda durumu idare eden diziler ve programlar 5’lik bir kanalda performanslarını artıramazlarsa yayından kalkacaklar.
Reyting sisteminin, rekabetin, televizyonun, kapitalizmin kuralı bu...
Bundan dolayı ne Acun’u ‘milletin ekmeğiyle oynayan adam’ diye göstermek doğru, ne Star’ı eleştirmek...
Acımasız çark olması gerektiği gibi çalışıyor.
O bildiriye ben de imza atmak istiyorum
Radikal’in duyurduğu Sakarya’da 14 yaşındaki lise öğrencisi Ö.C.’ye 34 kişinin cinsel istismarda bulunması üzerine kadın gazeteciler harekete geçti...
14 yaşındaki kızın bugün başlayacak davasını yakından takip edeceklerini açıkladılar ve “Kadın gazeteciler olarak takipteyiz” başlığıyla bir bildiri yayınladılar.
Kadın meslektaşlarımızdan alkışlanacak bir tavır.
Ancak ben bu tür bildiriler ve tavırların çok daha geniş kapsamlı şekilde organize edilmesinden yanayım.
Bildiriye baktım, 31 kadın meslektaşımız imza atmış...
Ünlü kadın köşe yazarlarının ismini göremedim mesela...
Eminim haberleri yok böyle bir kampanyadan, olsalar anında imzalarını koyacaklarından şüphem yok.
Bir de neden sadece kadın yazarları kapsıyor?
Kadın yazarların öncülüğünde erkek yazarlara da açık olsaydı çok daha iyi olmaz mıydı?
Ben kadın değilim ama bu bildiriye gözüm kapalı imza atmak istiyorum.
Hem 14 yaşında cinsel tacize uğrayan Ö.C.’ye hem de kadın meslektaşlarımızın alkışlanacak duyarlılığına destek olmak amacıyla...
Harçlardan haraca 23 yıl
Bizimki, üniversite harçlarına ‘haraç’ adını koyan öğrenci kuşağıydı...
1989’da harçlara yüzde 100’lük zam yapılınca “Çankaya’nın şişmanı öğrenci düşmanı” diye Özal aleyhinde az slogan atıp yolları aşındırmamıştık...
O gün de gözaltılar vardı, öğrenciler DGM’lerde yargılanıp hapislere atılıyordu...
Hadi o zamanlar darbe sonrası yıllardı.
23 yıl sonra bile ‘ileri demokrasiye kavuşmuşken’ bu konuda bir adım ilerleyememiş olmamız acı...
Hâlâ onlarca öğrenci hapiste...
Harçları protesto ettikleri gerekçesiyle...
Ve şimdi hükümet üniversite harçlarını kaldırdı...
Bizim zamanımızda başlayıp bugünlere uzanan harç protestoları geç de olsa sonunda amacına ulaştı.
Öyleyse şimdi hapisteki öğrenciler de serbest kalmalı...
Öğrenciler “harçlara hayır” dedikleri için hapiste...
Artık hükümet de harçlara hayır dediğine göre...
Öğrencilerin çekilecek daha ne suçu kalmış olabilir?
Karışıklık olmasın diyeymiş
Sosyete kasaplarında vitrinlere asılan etlerin üzerine isim yazmanın tam bir görgüsüzlük olduğunu yazan Ahmet Hakan’a katıldığımı söylemiştim...
Günaydın Et’in kurucu ortaklarından Cüneyt Asan, Ahmet’e, bana da cevap verdiği bir açıklama göndermiş.
Üç kuşaktır et işiyle uğraştıklarını, hijyene önem verdiklerini, 1200 çalışanları olduğunu belirttikten sonra, “Birbirleriyle karışmaması için etlerin üzerine müşterilerimizin isim kartlarını yerleştirdik. Amacımız “görgüsüzlük” değil, herhangi karışıklığa neden olmamaktır” demiş...
Günaydın Et’in lezzetine bir şey demedik, işletmeciliğine söz söylemedik...
Sadece etlerin üzerine ünlülerin isminin yazılmasını eleştirdik.
Cüneyt Bey’in karışıklığı önleyecek ve isimlerin gözükmeyeceği daha basit formüller bulacağına eminim...
Paylaş