Paylaş
Ya da Los Angeles için 14 bin lira ödüyor.
Ama şansa bakın ki yanına bebekli bir yolcu düşüyor.
Bebek, yolun
yarısından çoğunu ağlayarak geçiriyor...
Yolculuğu kabusa dönüşen adam sonunda isyan ediyor, “Ben bu koltuğa 8 bin lira verdim ve gördüğüm işkenceye bakın” diye...
Kim haklı?
Geçen gece bir arkadaş grubunda uzun uzun tartıştık bunu.
Çünkü bayramda bir arkadaşımız 2 yaşındaki oğluyla Paris’e uçtu, yolculuk boyunca çocuk business’ı dar etmiş yolculara.
Yolcunun biri de isyan etmiş...
Arkadaşımız diyor ki; “Ben de aynı parayı veriyorum. Çocuğumla business’ta uçmak benim de hakkım...”
Biz itiraz ediyoruz...
Adam New York’a, Los Angeles’a uçuyor, belki yol boyu çalışacak, belki uyuyacak.
Bunun için de dünyanın parasını ödüyor, yol boyunca çocuk ağlamasını çekmek zorunda mı?
İşin içinden çıkamadık, THY’yi aradık.
“Çocuk yolcunun alınmadığı business uçuşunuz var mı” diye sorduk...
“Böyle bir uygulamamız yok” dedi satış memuru.
Tatmin olmadık, Uğur Abi’yi (Cebeci) aradık...
“Çabuk sorun uçaktayım” dedi... Arabada olsa şaşırırdık zaten!
Sonra da, “Bazı havayolu şirketleri business’a çocuk almıyor” diyerek kestirip attı.
Baktım gerçekten de Malezya Havayolu gibi şirketler business’a çocuk almıyor.
Bazı havayolu şirketleri de sessiz bölüm oluşturuyorlar uçağın içinde...
THY’de böyle bir uygulama yok.
Bence olmalı.
En azından uzun uçuşlarda business yolcusu için seferler “çocuklu uçuş”, “çocuksuz uçuş” diye ayrılmalı.
7 yaşına kadar çocuklu aileler sadece “çocuklu uçuş” olan seferlerde business’a binebilmeli.
Çocuk ağlaması riskini almak istemeyen business yolcusu da “çocuksuz uçuş”ları tercih etmeli.
Kimse kimseye çocuğuyla eziyet etmek zorunda değil.
THY de buna göz yummamalı.
2 yaşında çocuğu olan bir baba olarak söylüyorum bunu.
#dirensort
Dün ‘Meral Tamer ve dirensort’ başlığı sosyal medyada en çok konuşulan konular arasındaydı...
Meral Tamer’i bu yazısından dolayı eleştirmiştim.
Sosyal medyada ‘dirensort hashtag’i açıldı...
Meral Tamer’e eleştiriler yöneltildi...
Kadınlar şortlu fotoğraflarını paylaşmaya başladılar...
“Bakkala şortla gidebilir miyim Meral Abla” gibi geyikler dönmeye başladı...
Bu tepkiler şunu bir kez daha gösterdi bize... Yeter!
Kimsenin giyimine kuşamına kimse karışmasın artık!
Kim bu televizyoncu?
Adam televizyonun en çok izlenen programcısı...
En iyi formatları o yapıyor...
En çok reytingi o alıyor...
Teknesinden çekilmiş fotoğraflar her gün magazin basınında...
Sevgilisinin hamileliği manşetlerden düşmüyor...
En çok konuşulan televizyoncu...
Kim bu?..
Amerikan televizyonlarının ünlü ismi Simon Cowell...
CHP’li vekil haksız değil...
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, boğulmaların sorumlusu olarak hükümeti gösterdi...
Kağıt üzerinde bakınca komik bir muhalefet gibi duruyor.
Neden AK Parti hükümeti boğulmaların sorumlusu olsun?
Ama sonra Twitter’da yazdıklarına açıklık getirdi.
“Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de okullara yüzme dersleri konmalı” dedi...
Bunun müfredata konulamamasını eleştirdi.
İşte bu noktada haklı.
Sadece bugünün hükümeti değil, bugüne kadar olan bütün hükümetlerin sorumluluğu bu...
Her tarafımız deniz olmasına rağmen denize sırtını dönmüş bir milletiz biz.
Denizi çocuklara sevdirmek gerektiği bir gerçek.
Hükümet değil, devlet politikası olmalı bu...
Paylaş