Paylaş
Levent’te Balibey adını verdiği dönercinin 12 Ocak 2014’teki açılışına çok sayıda ünlü katılmıştı...
Önceki gün sahibinden.com sitesinde “Acil Levent’te devren kiralık cafe-restaurant” başlığıyla bir ilan gördüm...
Fotoğraflarına baktım, bizim Burak’ın Balibey Döner’inin bulunduğu mekan...
Zaten fotoğraflarda da Balibey markası açıkça görülüyor...
İlan 23 gün önce 31 Ocak 2016’da verilmiş siteye...
Burak Özcivit’nin devretmek için istediği para da 440 bin lira olarak yazılmış...
Aradık ilandaki telefon numarasını...
“440 bin lira istiyoruz” dedi emlakçı, bugüne kadar üç ciddi müşteri çıkmış ancak biri parayı toparlayamamış...
Diğeri alkol ruhsatı olan bir mekan arıyormuş...
Üçüncüsünden de henüz ses soluk çıkmamış...
Sonuçta Burak’ın dönerci sevdası 2 yıl sürdü, belli ki bu işten zarar ediyor ve iki yılın sonunda devretmeye karar verdi dükkanını...
Bu arada telefonu kapatırken emlakçı, “Küçük de olsa pazarlık payımız var” dedi, ilgilenenlere duyurulur!
Köpeklerimiz bile gergin...
Önceki gün çocuklarla
Cihangir Parkı’ndayken, parkta oynayan köpekler birbirlerine girdi...
Parçalayacaklar
birbirlerini...
Sahipleri atladı hemen, ayırmaya çalışıyorlar, yok...
Uzun süre boğuştular, birbirlerini parçalamaya çalıştılar...
Köpekler sahiplerine benzer denir ya, gerçekten doğru...
Yıllar içinde sahiplerinin huyunu suyunu kapıyorlar demek ki...
Tesadüf eseri aynı mevzuyu Los Angeles’ta konuşuyorduk...
“Sokakta ne kadar çok insan kopeğiyle geziyor ama hiçbir köpek birbiriyle kavga etmiyor” dedik...
Bırakın kavga etmeyi, birbirlerine havlamıyorlar, hırlaşmıyorlar bile...
Aynı şey sokakta sahipli köpeğin çok olduğu Avustralya’da da dikkatimi çekmişti...
Sonra düşündüm...
Gerçekten de sokakta havlayan, hırlaşan, kavga eden köpeğe rastlamak çok zor yurt dışında...
Sahiplerinin yanında sakin sakin geziyorlar..
Bizim köpeklerimiz ise birbirine saldırmak, kapışmak için fırsat kolluyor...
Sağa sola havlıyorlar sürekli...
Köpekler sahibine benzermiş derler ya...
Yaşadıkları toplumlara da benziyorlar galiba...
Bizimkiler kentsel dönüşüme girdi!
Pazar günü Güzel Şeyler’de, 1987 yapımı Full House dizisinin Netflix tarafından Fuller House adıyla yeniden çekildiğini yazmıştım.
“Seyircinin her köşesini bildiği aynı evde çekilecek” diyerek..
“Bizimkiler dizisi de aynı evde ve mahallede çekilse yeniden çekilir mi” diye sorunca bir okurum yanıt vermiş..
“Bizimkiler’in Anadolu yakasında çekildiği sokak ve evler çoktan kentsel dönüşüme girmiştir” diyerek...
Acı ama gerçek...
Eski bir diziyi bile aynı yerlerde çekemeyiz artık İstanbul’da...
Yazıklar olsun o eğitmenlere
Kayseri’de yaşayan 18 yaşındaki lise öğrencisi Cansel, öğretmeninin tecavüzüne uğradı...
Okulda herkesin bildiği olayın üzerine gitmek yerine, okul yönetimi kapatmaya çalıştı...
Sonunda genç kız dayanamayıp intihar etti...
Şimdi o okul yönetimi açığa alınmış...
Bu kadarla mı kurtulacaklar?
O okulda bir tane vicdanlı eğitmen, bir tane çocuk sahibi öğretmen, bir tane insan gibi bir insan yok muydu be?
Nasıl hepiniz dilsiz şeytan oldunuz böyle?
Nasıl böyle görmezden geldiniz bu pislik öğretmenin yaptığını da, gencecik bir kızı el ele intihara sürüklediniz...
Sadece tacizci, tecavüzcü öğretmen değil, tüm o okul yönetimine ölüme sebebiyetten dava açılmalı...
Çünkü Cansel’in ölümünden hepsi sorumlu...
Kadınlar isyanda: Bu memeleri ne yapalım!
Elele’nin şubat sayısında, Pucca “Göğüslerime dokunma” başlığıyla bir yazı yazmış, bayıldım...
“Şimdi de göğüslerimizi bizden almaya çalışıyorlar” diyor Pucca...
Gerekçesi de küçük göğüsün yeni moda olarak dayatılması...
“Göğüs bir anda oryantal duran bir şey haline geldi... Büyük memeliysen hipster gibi görünemezsin...
Spor kıyafetler içinde memesiz kızlar fit sayılıyor artık...
Gömleğini boğazına kadar iliklemek koca memelilerin harcı değil.
Bu arada sadece minik memişli olman çare değil.
Üstüne pürüzsüzlük ve kıvamında bir
nipple (meme ucu) gerekli” dedikten sonra Pucca, “Ne yapacağız bu memeleri, keselim mi biz” diye isyan ediyor...
Vallahi haklı, modanın dayatmaları karşısında kadınların işi çok zor...
Paylaş