Paylaş
Geçtiğimiz hafta sonu filmin yapımcısı Kemal Kaplanoğlu’yla buluştum ve Soho House’da “Sen Benim Her Şeyimsin”i eşimle birlikte izledik.
Filmden çıktıktan sonra “Bunu bize yapamazsın Tolga Çevik” dedim.
Salonda tek başımıza olmasak bu kadar rahat ağlar mıydık bilemiyorum ama hüngür şakır ağlayıp gözyaşları içinde bitirdik filmi.
2013 yapımı “Instructions Not Included” adlı dokunaklı bir Meksika filminden neredeyse tıpatıp bir uyarlama bu.
Bekar ve hızlı hayat yaşayan genç bir adamın kapısına eski sevgilisi tarafından “Bu senin çocuğun” denilerek bir kız çocuğu bırakılmasıyla başlıyor film.
Genç adamın yapacak bir şeyi yok, kızı büyütüyor, her baba gibi kızına âşık oluyor ve 8 yıl çok mutlu bir hayat yaşıyorlar.
Ta ki anne çıkıp gelene kadar...
Anne 8 yıl aradan sonra kızını geri almak istiyor, mahkeme küçük kızı babasına veriyor.
Çünkü o baba kızı için hayatının en büyük korkularını yeniyor, 10’uncu kattan bile atlıyor, kızını yetiştirebilmek için en tehlikeli sahnelerde figüranlık yapıyor.
Babayla kızın ilişkileri...
Ölüm tehlikesi atlattığı sahneler...
Kopacaklar mı kopmayacakları mı diye izlenen mahkeme sahneleri...
Hepsi çok dokunaklı ve göz yaşartan türden.
Ama film asıl darbeyi tüm bunlardan sonra, finale doğru vuruyor.
Ve tüm bu dokunaklı hikayeyi Tolga Çevik, kendi kızı Tuna Çevik’le birlikte oynuyor.
Filmin orijinaline de baktım, Tolga’nın oyunu Meksikalı şovmenin oyunundan 10 kat daha iyi.
Filmin yönetmeni “Gelibolu”, “Devrim Arabaları”, “Kaybedenler Kulübü”nden tanıdığımız Tolga Örnek.
Filmi yaratan iki Tolga aslında bu hikayeden o kadar büyük bir duygu sömürüsü yaratıp her sahnede o kadar kolay seyirciyi ağlatabilirlerdi ki, bazı sahnelerde bilerek frene bastıkları çok açık belli oluyor.
Belli ki hikayeyi duygu sömürüsü üzerine inşa etmeyi istememişler.
Zaten konunun kendisi yeterince dokunaklı diye düşünmüşler, çok da iyi yapmışlar.
Bu filmin “Babam ve Oğlum” etkisi yaratacak kadar güçlü bir duygusu var.
Gerçek bir baba-kızdan, dokunaklı bir baba-kız öyküsü izlemek istiyorsanız kaçırmayın derim. Bir kız çocuğu babası olarak son yıllarda etkilendiğim
en sarsıcı hikayelerden biri oldu bu film.
Bu hikayeyi ya Mahsun alsaydı?
Öğrendiğim kadarıyla “Sen Benim Her Şeyimsin”in orijinal hikayesini Mahsun Kırmızıgül de almak istemiş.
Kırmızıgül’den önce yapımcı Kemal Kaplanoğlu elini çabuk tutmuş ve hakları almış. Daha alırken de kafasında rolü Tolga Çevik’e oynatmak varmış.
Peki ya bu baba-kız hikayesi Mahsun’un elinden çıksa ve babayı Mahsun oynasaydı ne olurdu?
Gözyaşı, dram, ağlatan ve kanırtan sahneler Tolga Çevik’in çektiğinden çok daha fazla olurdu.
Çünkü Tolga Çevik’in filminde, özellikle ilk yarıda kahkahalar attığınız sahneler de var...
Tolga Çevik’in kızıyla birlikte oynamak istemediği tek sahne
(DİKKAT! YAZININ BU BÖLÜMÜ FİLMİN FİNALİYLE İLGİLİ BİLGİLER İÇERMEKTEDİR!)
“Sen Benim Her Şeyimsin” teklif edilince, Tolga Çevik filmin orijinalini izlemiş ve hemen rolü kabul etmiş.
Filmin Türkçe adını da o koymuş.
2013 yılında filme Türkçe “Çocuk Büyütme Rehberi” gibi manasız bir isim konulmuş çünkü.
“Sen Benim Her Şeyimsin” çok daha cuk oturan bir isim olmuş.
Filmdeki kızın babasına söylediği çok güzel şarkının sözlerini de Tolga yazmış.
Peki Tolga bir tek neyi istememiş?
Filmin finaline doğru yer alan sahneyi.
“Ben kendi kızımla bu sahneyi oynayamam.
Tek koşulum bu sahnenin değişmesi” demiş.
Yapımcı da kabul edince, baba-kızın en sarsıcı sahnesini farklı bir şekilde çekmişler.
Daha fazla ipucu vermeyeyim, “Sen Benim Her Şeyimsin”i izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu gece galaya mendillerle gidin
“Sen Benim Her Şeyimsin”in galası bu akşam Kanyon’da yapılacak.Film de cuma günü 300’ün üzerinde salonda vizyona girecek.Bu akşam galaya gidecek Tolga Çevik’in arkadaşlarını, sanat dünyasından isimleri, oyuncuları ve davetlileri şimdiden uyarıyorum.Yanınıza mendillerinizi almayı unutmayın.Hafta sonu filmi sinemada izleyecek seyirci için de bu uyarım geçerli.Çünkü yeni bir “Babam ve Oğlum”la karşı karşıyayız.
Rock FM’de Kuran yayını
94.5 Rock FM arabamda kayıtlı olan radyo istasyonlarından biridir.
Arada açıp dinlediğim, müzik çizgisini de sevdiğim bir radyodur.
Geçen gün yine Rock FM’in kayıtlı olduğu tuşa bastım, karşıma Kuran-ı Kerim yayını çıktı.
Son yıllarda sayısı iyice artan dini radyolardan birinin frekansı Rock FM’in üzerine basıyor herhalde diye düşündüm ilk başta.
Ama arabayla gidiyorum gidiyorum, yayın değişmiyor...
Kayıtlı tuşlar mı değişti diyorum, o da değil.
Radyo ekranında Rock FM yazıyor, radyoda Kuran okunuyor.
Gazeteye gelip araştırınca işin aslını öğrendim. Meğer Gitassi Medya Grubu’na bağlı Rock FM Araplara satılmış ve 1 Aralık’tan itibaren Kuran yayını yapmaya başlamışlar.
Muhtemelen adını da bir süre sonra değiştireceklerdir ama şu sıralar Rock FM’i açıp da Kuran okunduğunu görürseniz benim gibi şaşırmayın.
Madem oylama yapılabiliyordu
Madem halk oylamasıyla belirlenebiliyordu, neden 3. Köprü’nün adını ve İzmit Körfez Köprüsü’nün adını kimselere sormadan koydunuz?O köprülerin adı, kimselere danışmadan Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi konuldu. Şimdi Ulaştırma Bakanlığı, Avrasya Tüneli’nin adını halk oylamasına açtı.Ulaştırma Bakanlığı’nın sitesinde süren oylamada Atatürk ve Abdülhamid Han isimleri çekişiyor. Her şeyde olduğu gibi bu oylamada da Türkiye ikiye bölündü. Bir taraf Atatürk’ü istiyor, diğer taraf Abdülhamid Han’ı.Keşke diğer köprülerin adı da halka sorulsaydı.İkisinden biri olacaksa elbette Atatürk olsun derim ama ben adının Avrasya olmasından yanayım tünelin...
Paylaş