Paylaş
Yurtdışı turnelerinde yabancılar tarafından nasıl ayakta alkışlandığına bizzat tanık olup gururlandım.
Antalya Serik’te turistlerin izlemek için nasıl Aspendos Arena’yı doldurduğunu biliyorum.
Yıllar önce tarihi Aspendos Tiyatrosu’nda sahneleniyordu bu gösteri.
Antik yapıya zarar verdiği tartışmaları çıkınca Mustafa Erdoğan, 25 dönümlük bir arazi kiralayıp, tamamen kendi yatırımıyla oraya Aspendos’un benzerini inşa etti.
10 yıl sonra arazi sahibi tahliyesini istiyor şimdi.
Ev değil ki bu beyaz eşyaları, koltuğu kamyona yükleyip taşıyasın...
Antik kent şeklinde inşa edilmiş koskoca sahne, binlerce kişilik seyirci koltukları, kulisi, fuayesiyle dev bir kültür kompleksi burası...
“Taşımaya kalksan birkaç milyon, yeniden inşa etmeye kalksan 10 milyonun üzerinde harcama yapmak lazım” diyor Mustafa Erdoğan...
Arazi sahibi de bunu bildiği için yıllık 150 bin lira kira istiyormuş.
Son iki yılda, Mustafa Erdoğan’ın ödediği kira yıllık 50’şer bin liraymış.
“Bölgede 20 dönümlük arazinin fiyatı zaten 120 bin lira” diyor Anadolu Ateşi tarafı...
Konu bu yüzden davalık...
Keşke 10 yıl önce arazi satın alıp böyle bir işe kalksaydı Mustafa, şimdi böyle başı ağrımazdı.
Serik Belediyesi ve Kültür Bakanlığı’nın da dahil olacak bir durumu yok olaya, adamın kendi arazisi...
Ama Mustafa Erdoğan’ı da illallah dedirtip bu işi bırakma noktasına getirmemek lazım...
Bu yüzden Kültür Bakanlığı bir şekilde Anadolu Ateşi’ne kol kanat germeli. Türkiye tanıtımı için yeni bir strateji geliştiriliyor.
Buyurun yıllardır dünyada Türkiye’yi tanıtan Anadolu Ateşi orada duruyor, kullanmak için daha ne bekliyorsunuz?
Sosyal medya çıktı...
Instagram’da magazin konulu bir sayfa açın kendinize...
Gazeteci olmanıza, piyasayı bilmenize, hatta bu işlerden anlamanıza bile gerek yok. Sayfayı açmak 3 dakika...
Sonra ünlülerin fotoğrafları eşliğinde yazmaya başlayın;
◊ Halit’le Bergüzar boşanıyor!
◊ Serdar Ortaç, Chloe’yi tokatladı!
◊ Cem’le Defne Amerika tatilinde kavga etti!
◊ Serenay’la Kerem ayrıldı!
◊ İşte Yılmaz Erdoğan’ın yeni sevgilisi!
Aklına ne geliyorsa, üfür üfür yaz...
Yarım saat sonra sosyal medyada diğer hesaplarda, bir gün sonra internet sitelerinde, ertesi gün gazetelerde ve TV magazin programlarında, sonunda da büyük gazetelerin web sitelerinde haber oluyor mesele...Ünlülere de yazık, mecburen çıkıp böyle bir şey olmadığını izah etmeye çalışıyorlar. İşte son olarak 3 ay önce evlenen İdil Fırat ve Mert Fırat’ı ayırdılar.
Instagram’da haberi ilk kimin yazdığı, nereden çıktığı belli değil meselenin.
İdil Fırat da ne yapsın, Mert Fırat’la fotoğrafını paylaşıp altına; “Her gün yeniden aşık olduğum adam... İyi ki doğmuşsun, iyi ki birbirimizi bulmuşuz. Her günümüz, her senemiz bir öncekinden daha güzel geçsin. Seni çok seviyorum canım sevgilim” diye yazdı.
Sosyal medya çıktı sadece mertlik değil, gazetecilik ve insanlık da bozuldu.
Filmler sömestiri kaçırırsa kötü
“Organize İşler 2”, 1 Ocak’ta vizyona girecekti, Mars’la yaşanan kriz sonrası yılbaşı haftasını kaçırdı film...
Pazartesi günü BKM ile Mars’ın yaptığı görüşmeden de bir şey çıkmadığını yazdım.
Çarşamba günü Kültür Komisyonu’nda görülen Yeni Sinema Yasası teklifi aynen kabul edildi.
Hiçbir değişiklik yapılmadan Meclis’e sevk edildi.
Şimdi Genel Kurul’da oylanacak ve yasalaşacak, bu saatten sonra bir değişiklik olmaz.
Krize neden olan promosyon maddesi de aynen geçti;
“Yapımcıdan izin almadan salon işletmeleri promosyon yapamaz” diyor artık yasa. İyi de Mars da başından beri, “Bana promosyon izni verenlerle çalışacağım” diyor.
Hani “yasayı tanımıyorlar” meselesinin çıktığı nokta burası.
Bundan sonra rekabet kurulu ve telif yasaları çözebilir bir tek bu meseleyi.
İyi de bu arada sömestr tatili de geldi çattı kapıya, haftaya cuma, 18 Ocak’ta okular yarıyıl tatiline başlayacaklar.
Seyirci sayısının en çok arttığı dönem bu. Filmlerin bu tarihi de kaçırması herkes için büyük bir maddi kayıp olacak.
Kış tatili iyi de...
Beyza Şekerci ve Engin Hepileri’ye, “3 aylık bebek kar tatiline götürülür mü, hasta olacak” yorumları yapıldı.
“Annenin eve kapanması, çocuğun dışarı çıkarılmaması geçmişten gelen kalıplar bunlar. Biz öyle yaşamıyoruz” dedi Beyza.
Çok doğru bir açıklama.
◊ 3 aylık çocuk kar tatiline de götürülür...
◊ Çocuklar kışın da dondurma yiyebilir...
◊ Yağmurda, çamurda sokakta oynayabilirler...
Ben de bunlara inanıyorum. Ama bakın Engin’in önüne bağladığı 3 aylık bebeğiyle kayak yapmasını ben de yadırgadım.
Çok iyi kayakçı bile olsa, düştüğü anda bebeği kontrol etmesi imkansız çünkü. Son söz olarak nazar değmesin diyelim...
Paylaş