Paylaş
Danielle Trussoni’nin Amerika’da daha yayınlanmadan yedi yayınevini peşine düşürdüğü Angelology adlı ilk romanının kapağı.
Kitap Asi Melekler adıyla Türkçe’ye çevrildi ve bu hafta yayınlandı.
Kitabın kapağında tamamen çıplak, uzun saçlı, düzgün vücutlu bir erkek bulunuyor.
Omuzlarında ise Victoria’s Secret mankenleri gibi iki büyük melek kanadı var.
Kitap dünyada en nadide melek resimlerinin bulunduğu bir kütüphaneden sorumlu Evangeline’in maceralarını anlattığı için bu kapağı seçmiş yayınevi.
Angelology (melekbilim) uzmanı olan Evangeline bir süre sonra Tanrının lanetine uğramış melekler olan Nefiller ve Melekbilimciler arasındaki savaşın ortasında kalıyor.
Film gibi konusundan da tahmin edeceğiniz gibi Columbia ve Universal daha kitap yayınlanmadan film haklarını almak için büyük bir rekabete girişti, kazanan Columbia oldu...
Son yıllarda artan vampir modası gibi Angelology’nin de hızla bir melek modası yaratması bekleniyor.
İşte bu kitabın Türk yayıncısı, kapaktaki çıplak melek fotoğrafı için Kıvanç Tatlıtuğ’a poz verdirmeyi düşündü...
Tıpkı orijinal fotoğraftaki gibi Kıvanç çırılçıplak objektif karşısına geçecek, omuzuna melek kanatları geçirerek kitabın Türkçe versiyonunun kapağında yer alacaktı.
Bilboardlarda, gazete ilanlarında her yerde melek kanatlı çıplak Kıvanç olacaktı.
Hem edebiyet dünyası, hem de popüler bir oyuncu için ilk olacaktı bu...
Kıvanç böyle bir şeye sıcak bakar mıydı bakmaz mıydı, kitap kapağı için soyunur muydu onu da bilmiyorum çünkü daha teklif Kıvanç’a ulaşamadan yolda boğuldu...
Bundan iki-üç ay önce yayınevi bu konuyu anlatmıştı bana... “Kıvanç’ın yapması zor ama deneyin çok iyi iş olur” demiştim.
Resmi teklif götürmemişler bile, bütçe yapılırken Kıvanç’la böyle bir prodüksiyona kalkmanın ve reklam giderlerinin kitabın gelirini aşacağı sonucuna varılmış ve iş suya düşmüş.
Ne yazık ki Türk yayıncılığı bu bütçeleri karşılayacak bir hacme erişmedi henüz...
Önceki gün masamda kitabın basılı halini gördüm, kapakta Kıvanç değil kitabın orijinalindeki erkek model vardı...
Ben Kıvanç varmış gibi okumaya başladım Asi Melekler’i...
(Asi Melekler, Doğan Kitap, 429 sayfa, 26 TL)
Röportajın ardından
Bizim Pınar Yılmazerler, Seren Serengil’in eski eşi Musa Aytun’la röportaj yapınca ortalık karıştı...
Öğrendiğim kadarıyla Kelebek’te çıkan röportajdan hem Seren hem de annesi rahatsız olmuş.
Açıkçası biraz da bizim Pınar’a gönül koymuş Seren...
“Ben seni dost bilmiştim, yazık... Musa bu camiada değil ama ben hep burada olacağım, hiç yakıştıramadım” gibi sitemler etmiş...
Pınar geldi dert yanıyor;
“Ben kendi işimi yaptım. Seren hakkında yazılanları ben mi söyledim? Eski eşi ne dediyse onu yazdım... Birileri rahatsız olacak diye röportaj yapmayacak mıyız?
Sanatçıların işine gelmeyince iftira atacağı insanlar değiliz biz”... Güldüm...
Gazetecinin kaderi bu.
İster işadamı olsun, ister sanatçı, ister politikacı, ister sporcu değişmez...
Hakkında 9 tane iyi yazı yazdığın insanı, 10’uncuda eleştir senden kötüsü olmaz.
Bunu anlayanlar gazetecilerle sağlıklı bir ilişki kuruyor, diğerleri sürekli kavga dövüş yapıyor.
Bu sefer neden böyle davranmış anlamadım ama Seren Serengil’in de gazetecilerle sağlıklı ilişki kuran bir sanatçı olduğunu da belirtmeliyim.
Üç küçük not
Bülent Arınç televizyon dizilerinde kadının içinin boşaltıldığını söylüyor ya erkeklerin? Aynı sorun erkekler için de geçerli değil mi?.. Tecavüzcü, mafya, ihanet eden, hepsinin elinde silah olan karakter erkeği aşağılamıyor mu?..
Fatih Aksoy’un “Kadınlar maymun gibi sokağa çıkıyor” sözü sadece Tülin Şahin’in yeni DVD’sine dikkat çekmek için söylediği çok belli olmadı mı? Fatih Aksoy’un bu provokatif çıkışları eskiden daha iyiydi.
Hanefi Avcı’nın tutuklanmasıyla eşinin ve sevgilisinin çıkıp konuşmaya başlaması dört dörtlük bir dizi senaryosu ortaya çıkarmadı mı? Derin devlet, polis, cemaat, ihanet, aşk her şey var bu hikayede.
Cem Yılmaz’ın, Adidas Porsche Design giydi diye neden her yere haber olduğunu anlamadım. Bu ayakkabının en pahalısı 350-400 euro civarında. 700 liralık ayakkabı giyen bir tek Cem mi, yoksa 700 liralık ayakkabıyı Cem’e mi yakıştıramadınız?..
Mahsun Kırmızıgül’ün “New York’ta Beş Minare” filminin fragmanını izledim. Görüntüler iyi güzel de filmin ne anlattığını çözen varsa beri gelsin. Umarım film, fragman karışıklığında olmaz.
Paylaş