Paylaş
Hepsinin yüreğine, bileğine sağlık.
Ancak alnının teriyle, bileğinin hakkıyla finale çıkan o kadınlara büyük bir haksızlık yapıldı.
Ayıp edildi...
Cuma günü yarı final maçı öncesi kadın basketbol milli takımının ana sponsoru Garanti Bankası gazetelere bir teşekkür ilanı verdi.
Potanın Perileri’ne başarılar diledi.
Bu ilanın yayınlanacağı gazeteler arasında Zaman da vardı.
Ajans, ilanı gazeteye gönderdi.
Reklam servisi “Bu ilanı yönetime danışmamız lazım” dedi.
Gazete yönetimi ve yazı işleri toplandı, “yayınlayalım-yayınlamayalım” tartışması yapıldı.
Sonunda Zaman, ilanı yayınlamama kararı aldı.
Fotoğrafta kadın basketbolcular şortlu olduğu için...
Zaman yazı işlerine samimi bir soru
Gazetelerin yayın çizgisine karışmak, onu sorgulamak gibi bir derdim asla yok.
Gazetecilik kriterleri içinde olduğu, yalana, iftiraya yer vermedikleri sürece her gazetenin yayın çizgisine saygım var.
Benim için Zaman da bu kriterlere uyan bir gazete.
Ama “duygu kriterlerimiz” çatışıyor işte.
Mesela bu reklam tartışmasına Zaman yazı işlerinde tanık olmak isterdim.
Ekrem Dumanlı yayınlamak mı istiyor, yazı işlerinde büyük bir pres altında mı, “asla yayınlanmaz” diyenlerin sesi çok mu gür çıkıyor?
Uzun uzun mu konuşuluyor, yoksa ‘şortlu kadın’ dendiğinde tartışmaya bile gerek görülmüyor mu?
Yazı işlerinde kimse kalkıp; “Bu hepimizin milli takımı arkadaşlar. Biz de kadın basketbolcuların yanında olmalıyız. Kaldı ki kadın basketbolcuların şortları çok uzun. Hele ki bu fotoğrafta bacak bile görünmüyor” demiyor mu?
Belli ki dememiş...
“Okur tepki gösterir” diyerek yayınlamama kararı almışlar ilanı.
Zaman, keşke milli bir davanın yanında olma cesaretini okur baskısına kurban etmeseydi.
Bu fotoğrafta kadın bacağından çok daha fazla şey olduğunu okurlarına anlatabilseydi.
Düğün dedikoduları...
Siz zannediyor musunuz ki, sosyal medyada, köşelerde, sağda solda konuşulanlar düğünde davetliler arasında konuşulmadı...
40-50 kişi falan davetliydi düğüne ama orada bile konuşuldu.
İki-üç kişi bir araya geldiği anda dedikodu yapmaya başladı.
Ne mi konuşuldu?
İşte dedikodular...
- 6 ay mı, 1 yıl mı sürer bu evlilik? Sana ümit vaat ediyor mu, bana vaat etmiyor!
- Bana kalırsa Ayşe hemen bir çocuk yapar. 32 yaşına gelmiş, Ali Taran’dan bir çocuk yapma fırsatını kaçırmaz artık.
- Baksanıza Oya Hanım bile Sabah gazetesine bozulmuş, Ayşe hakkında çıkan olumsuz yazılar yüzünden...
- Ali Taran’ın hiç seveni yok mu? Eski dost, iş ve reklam dünyasından bir-iki arkadaşı gelmez mi düğüne? Nikâh şahidi bile yoktu...
- Acun neden gelmedi? Ali Taran’la arası açıkmış, yerine Esat’ı göndermiş. Yok yok Hanzade’nin düğünü varmış...
- Ajda Pekkan da gelmedi! Uçağı kaçırmış öyle mi... Yok canııım, gündüzden gelmeyeceğini etrafına söyleyip duruyordu.
- Kanserli eş ortada dururken, ne gerek vardı bu kadar öpüşmeye, havuzlara atlamaya, her şeyi inadına yaparmış gibi göze sokmaya... Hiç zarif durmadı.
- 27 yaş fark çiftlerin seks hayatını olumsuz etkiler mi? Keşke Osman Müftüoğlu da davetli olsaydı, hemen öğrenirdik.
- Aaa... Yalın nereye kayboldu nikâhtan hemen sonra? En yakın dost değil miydi o?
- Düğün neden Bodrum’da yapıldı ki? İzzet Çapa ve Ayşe’nin arkadaşları her zaman eğleniyor böyle Nahide’de... Ama orada havuz yok!
Zehra’nın düğün yorumu
Düğünden bir gün sonra Bodrum’da ilginç bir dedikodu dolaşıyordu.
Hülya Avşar’ın kızı Zehra’nın Facebook’ta yazdığı iddia edilen bir yazının dedikodusu.
“Gördünüz mü yuva yıkan kadının annemin olmadığını” diye başlayan “kaşarlıkta son nokta” gibi Ayşe’ye hakaretler içeren bir not...
Zehra’nın sayfasını takip eden arkadaşlarımın kızı da “Bu notu Zehra yazdı” diye ısrarcıydılar.
Facebook’ta Zehra adına açılmış onlarca sayfa var.
Bu yüzden notu gerçekten Zehra’nın yazıp yazmadığından emin değilim. Eğer o yazdıysa, bundan sonra Ali Taran-Hülya Avşar ikilisi Acun’un jürisinde nasıl yan yana gelir merak ediyorum doğrusu.
Paylaş