Bornoz olayı...

Bakirelik-biseksüelliğin kaynağında yatan ’bornoz hikayesinin’ perde arkası.

Haberin Devamı

Cuma günü Özcan Deniz’den haber geldi; "Seninle şu bornoz hikayesini konuşmak istiyor" diye...

"Niye benimle" diye sorarken yanıtı da kafamda verdim...

Bornoz haberini yapan da, o konserde olan da bendim.

* * *

9 ay önceydi.
/images/100/0x0/55ead04bf018fbb8f8985d97
BKM’de Özcan Deniz’in Hüsnü Şenlendirici’yle birlikte verdiği konserdeydim.

Özcan Deniz o gece konserini ’şarkıların hikayesi’ konsepti üzerine kurmuştu.

Söylediği her şarkıdan önce, o şarkının nasıl ortaya çıktığını anlattı.

Sıra "Ben de kaldı, bende kaldı" nakaratlı Bahane şarkısına geldi.

O günlerde Şebnem Schaefer, Şenol İpek’ten yeni ayrılmış yine ’kutsal bakire’ olarak ortalıkta dolanıyordu.

Özcan Deniz, bu konuya esprili bir gönderme yaparak şunları söyledi:

"Banyomu kullanan bir kız arkadaşım vardı, ayrıldıktan sonra bornozu bende kalmıştı. Onun üzerine bu şarkıyı yazdım. Bu kız Şebnem Schaefer’dı ve sadece banyoyu kullanıyordu. Malum Şebnem’le başka şeyler yapılmıyormuş."

Konserde en çok bu espriye gülündü.

Zaten Özcan da hemen bunun bir şaka olduğunu söyledi ve "Aman yanlış anlaşılmasın" dedi.

Konserde başka gazeteci yok muydu, yoksa haberi mi atladılar bilemiyorum.

Bir gün sonra bu haber, "Bornozu kalan Şebnem’miş" başlığıyla bir tek Kelebek’te çıktı.

Sonrası malum...

Dönem dönem gündeme gelen bornoz hikayesi, 9 ay sonra geldi ’biseksüel’ misillemesine döndü.

Şebnem Schaefer geçen gece Reha Muhtar Televizyonu’nda, "Bornozun intikamını aldım" diyerek itirafta bulundu zaten...

* * *

Cuma günü Özcan Deniz’le iş yoğunluğundan dolayı biraraya gelemedik, telefonda lafladık.

"O konserde sen de vardın duydun, bornoz olayı tamamen bir şakaydı, ’biseksüellik’ ise çok çirkin bir iftira artık" dedi.

Ne kadar konuşmak istemese de tartışmanın içine çekildiğini söyleyen Özcan Deniz, çok canının sıkıldığını, dinlenmek için Göcek’e arkadaşlarının yanına gideceğini söyledi.

Özcan Deniz cuma akşamı Dalaman’a uçarken, hukuki süreç de başladı.

Özcan bornoz olayını şöyle anlattı; "Hatırlarsan o konserde şarkıların hikayesini anlatırken hiç isim vermedim.

Başka ilişkilerimden de bahsettim ama kimsenin adını anmadım.

Bornoz olayında bir tek Şebnem’in adını söyledim, o dönem gündemde olduğu için bu espriyi yaptım.

Bunun espri olduğunun da altını çizerek belirttim.

Konser öncesinde böyle bir espriye hazırlanmamıştım, o anda aklıma geldi ve söyledim."

"Peki o bornoz sahiden Şebnem’in miydi" dedim.

Yanıt vermedi, sadece "Şu kadarını söyleyeyim. İnsan aylarca aynı evi paylaşıp nasıl bakire kalır? Böyle bir şey mümkün mü? Bunu sen anlayabiliyor musun..."

* * *

Özcan Deniz telefonu kapattıktan sonra düşündüm:

Bu tartışma sürüp giderken şu bakirelik meselesini bir de Beşiktaş’ın eski futbolcusu Ahmet Dursun’a sorsak...

Malum Ahmet Dursun, Şebnem Schaefer’ın ilk büyük medyatik aşkıydı.

Şebnem, Ahmet Dursun’un da mı biseksüel olduğunu söyleyecek, yoksa Ahmet Dursun mu ’kutsal bakireliği’ kabul edecek merak ediyorum.

Cannes’da bayılmadı Antalya’da bayıldı

Kim demiş Altın Portakal büyük bir festival değil diye...

Nuri Bilge Ceylan gibi, Cannes’da ödüller kazanmış bir yönetmeni bile heyecandan bayıltacak kadar büyük bir organizasyon Altın Portakal.

Nuri Bilge Ceylan, Uzak filmiyle 2003’te Cannes’da Büyük Jüri Ödülü kazandı.

Filmin oyuncuları Muzaffer Özdemir ve Mehmet Emin Toprak en iyi erkek oyuncu seçildi.

Hatta Uzak, Altın Palmiye’ye adaydı.

İklimler filmi ödülsüz dönse de, son Cannes Film Festivali’nde en güçlü ilk üç film arasında gösterildi.

Ancak bu kadar başarıya, kürsülere alışık olmasına rağmen Cannes’da bayılmayan Nuri Bilge Ceylan, Antalya’da bayıldı.

İklimler filmiyle aldığı En İyi Yönemen ödülünün heyecanına dayanamayıp yığıldı kaldı.

Demek ki Altın Portakal, Cannes’dan daha etkileyiciymiş!

Sky Türk’e en güzel cevap

Sky Türk yönetimi, Sky Türk ekranına çıkıp da "Savaşa Hayır-Çocuklar Ölmesin" demeyen ünlüleri eleştirmişti.

Ben de, "Bin dolar verseydik çıkarlardı" diyen kanalın Genel Yayın Yönetmeni Serdar Akinan’ı, "Böyle bir hakkın yok" diyerek eleştirmiştim.

Sanatçıların her kanalın her kampanyasına katılmak gibi bir zorunluluğu yok demiştim.

Serdar Akinan’ın sonraki açıklamalarına ise yanıt vermedim.

Hele hele izlenirlik konusundaki yaklaşımlarını görmezden geldim.

Çünkü Skytürk, derinlemesine yapılacak bir izlenirlik analizinin altından kalkacak durumda değil.

Özel televizyonculuk tarihinin bu en kötü kampanyasıyla ilgili en güzel yanıtı bugün Cem Yılmaz, Kelebek’te verdi.

Kampanyaya katılmadığı için eleştirilen isimler arasında olan Cem Yılmaz konuyla ilgili ilk kez konuştu.

Cem Yılmaz’ın sözlerini çok iyi oku Serdar.

Hatta kes duvarına as!

As ki, bir daha böyle hayırlı kampanyalarını talihsiz açıklamalarınla tartışılır hale getirme.

Yazarın Tüm Yazıları