Paylaş
Dinleyen kim... İşte arkadaşımın başına gelen son örnek:
Bodrum Yalıkavak’ta Xuma Beach’te 1 yaşındaki çocuğa bile giriş parası alınıyor.
Tam 65 lira... Bırakın ücretsiz olması gerektiğini, indirim bile yok.
Yetişkin de aynı para, kucaktaki bebek de... Bu nasıl mantık?
1 yaşındaki çocuğa uçak, tren, tatil, otel ve otobüste para alınmazken Bodrum beach’lerinde para alınıyor.
Hâlâ anne sütüyle beslenen yavrucak 65 liralık ne yiyip içebilir.
İşletmeler güzel bir bahane buldu, ramazan giderek yaza denk geldiği için ‘sezon kısa’ bahanesinin arkasına sığınıyorlar.
Bu nedenle son iki yıldır güneyde kazığın adı ‘sezon kısa’ oldu.
Merak etmeyin arkadaşlar, Türkiye moziği zengin bir ülkedir ramazan ayı nereye denk gelirse gelsin oruç tutmayan, sizin beach’lerinizi dolduracak müşteri her zaman çıkar.
O yüzden bırakın bu bahaneyi...
Bırakın ve 1 yaşındaki çocuktan 65 lira giriş ücreti almak gibi dünyanın en saçma fiyat politikalarını uygulamayın.
Arkadaşlarımın ne yaptığını da söyleyeyim.
Önce itiraz etmişler, sonra “Bu kadar yolu geri mi döneceğiz” diyerek parayı ödemişler.
Belki de işletmeler bunu bildikleri için tuttuklarını öpüyorlar Bodrum’da...
NOTLAR
Ece Gürsel, üç yıldır albüm çıkardığını söyleyip duruyor. Yine bir tanıtımda albümünün hazır olduğunu söylemiş, ne bitmez bir albümmüş...
TDK’nın bulduğu bazı karşılıkları sevdiğimi yazmıştım. “Klip” yerine “görümsetme” gibi zorlama kelimeler de var diyerek. TDK Başkanı Şükrü Halûk Akalın bir mesaj göndermiş: “Görümsetme sözünü yetkili kurullarımızda yeniden değerlendireceğiz” diyor. TDK dalga geçilmeyecek kadar işini ciddi yapıyor.
Yatak odası özel alandır, teras değil
Şahan-Berrak fotoğrafları yayınlanmamalıymış, teras özel alana girdiği için fotoğrafları çekilemezmiş.
Gazeteciler söylüyor bunları.
Terasta herkesin göreceği şekilde öpüşüp sevişeceksin, sonra da gazetecilerden bunu görmemesini isteyeceksin.
Benim bu işteki kıstasım belli; Tekne, teras, evin-otelin balkonu, beach fark etmez...
Herkesin görebileceği yerde bir halt yapıyorsan bunu gazeteci de görür, çeker ve basar... Teknenin kamarasında ne yaparsan yap kimseyi ilgilendirmez ama
herkesin gördüğü güvertede çıplaksan, bunu gazeteci de görür ve çeker.
Yatak odan özeldir ama balkonda çıplak gezemezsin, sevişemezsin...
“Ben balkonda da sevişirim, terasta da... Beni çekmeyin” demeye kimsenin hakkı yok.
Zaten sen ‘public fantasy’ olayına girdiysen gazeteci çekmese, komşun çeker...
Bu yüzden Berrak’la Şahan’ın fotoğrafları son yılların en iyi magazin haberlerinden biridir.
“Yayın yönetmeni olsam yayınlamazdım” diyen gazeteciler var. Hatta “Haber değeri olmadığını” iddia edenler var...
Bu arkadaşlara tek bir şey söyleyebilirim:
“Zaten bu yüzden yayın yönetmeni değilsin, zaten bu yüzden Twitter yazarısın”...
Yemezler...
Bodrum’da Demet Akalın’la kocası arasında yine şiddetli bir kavga çıkmış da, cam çerçeve inmiş de, çift boşanmanın eşiğine gelmiş de, miş miş de muş muş...
Bunu alıp kocaman kocaman haber yapan arkadaşlar hiç düşündünüz mü:
Bu çift neden hep perşembe kavga edip, cuma günleri gazetelere haber oluyorlar?
Programları pazar akşamları da o yüzden.
Bu haberler sayesinde ayrılacaklar mı, barışacaklar mı merakı uyandırıp akılları sıra seyirciye gel gel yapıyorlar.
Bütün medya da bu zokayı yutuyor.
Arkadaşlara da tavsiyemdir: Şu programları bitene kadar Demet-Önder haberlerine temkinli yaklaşın.
Ahlak kıstası
Türkbükü’ne giren yabancı bir teknede güvertede anadan uryan dolaşan kadınlı-erkekli grubu bizim Türk tekneleri korna çalarak uyarmış...
“Hoop aile var” hesabı.
Ahlak kavramı ne kadar görece değil mi?..
Toplumun bazı kesimlerine göre Türkbükü’nde yarı çıplak gezenler ahlaksız.
Türkbükü’ndekilere göre de çırılçıplak teknede gezinenler ahlaksız...
O çıplaklara sorsanız, yaptıklarında herhangi bir ahlaksızlık yok.
Ahlak kavramı böyledir işte, koya giren tekne gibi bir anda ezberinizi bozar.
Paylaş