Paylaş
Ertuğrul Özkök röportajda başka bir detaya dikkat çekti.
“Bir televizyon kanalı yöneticisinin tacizine uğradım” demiş Beren Saat aynı röportajda.
Özkök de;
“Siz de merak etmiyor musunuz kimdir bu kanal yöneticisi, hâlâ aynı şeyleri yapıyor mu?
Hollywood’da aynı durumda ortalık yıkılırken bizde mesleki sessizlik neden sürüyor?” diye soruyor.
Biz merak etsek ne olacak Ertuğrul Abi?
“Genel müdür toto” mu oynayacağız? Beren şu genel müdürle çalışmıştı, bununla iş yapmıştı diye tahminler mi sıralayacağız?
Olacak iş değil bu yöntem.
Beren bunu 3-4 yıldır ağzında geveleyeceğine, çıkıp Hollywood’daki meslektaşları gibi “Beni şu, şöyle şöyle taciz etti” diye haykıracak.
Amerika’daki oyuncular öyle yapıyor.
Bizdekiler kamuoyuna bulmaca çözdürmeye çalışıyor.
Bilin bakalım Beren’i kim taciz etti?
Ya 3-4 yılda bir bu konuyu gündeme getirmeyecek Beren ya da çıkıp bangır bangır yaşadıklarını anlatacak.
Feminist olmak bunu gerektirir zaten.
Sözünü ettiği sektördeki “sessizlik yemini” de ancak böyle kırılır.
Millete bulmaca çözmeye çalıştırarak, birlikte çalıştığı tüm kanal genel müdürlerini zan altına bırakarak değil...
Fransa-İngiltere finaline doğru
Dünya Kupası’nda Arjantin, Portekiz ve Almanya’nın elenmesi herkesi şaşırttı.
Beni bir tek Almanya şaşırttı açıkçası.
Çünkü hak edenler çeyrek finale kaldı.
Daha grup maçları oynanırken Fransa, Belçika, Uruguay, Brezilya, Hırvatistan ve İngiltere’nin çeyrek finali hak ettiğini söyledim.
İsveç’in yerine Almanya, Rusya’nın yerine de İspanya olsaydı tam olacaktı.
Şimdi de diyorum ki;
Bu kupada finali Fransa ve İngiltere oynar.
İngiltere belki de penaltılarla kazanır. Kupayı Fransa hak etmesine rağmen...
Benim gönlüm, turnuvanın en iyi futbol oynayan takımı Fransa’dan yana olmasına rağmen...
En uzun veda
Dün Habertürk’ün son sayısını uzun süre elimden bırakamadım.
Köşe yazarlarının vedalarının tamamını satır satır okudum.
Okuru olmak dışında 10 yıldır hiçbir organik bağım bulunmadığı gazetenin ardından üzüldüm.
Umarım meslektaşlarımızın söylediği gibi, internette aynı şekilde ve güçte yoluna devam eder Habertürk...
Umarım işsiz kalacak arkadaşlarımızın sayısı en azda kalır.
Çünkü artık gazetecilikte iş bulmak, her zamankinden çok daha zor.
Hepimiz için geçerli bu...
Sektör daralıyor, medya boyut ve yön değiştiriyor, işsiz gazetecilerin sayısı artıyor.
Dünkü yazımda “İyi ki bugünleri Ufuk Güldemir görmedi” demiştim.
Bazı okurlar “Gazeteyi Güldemir çıkarmadı ki” dedi.
Gayet iyi biliyorum arkadaşlar ama markayı kuran rahmetli Ufuk Güldemir’di.
Dalyanlı turizmcilerin “Survivor” çağrısı güzel de...
Yaşanan cinayetin ardından Acun Ilıcalı’nın “Survivor” setini Dominik’ten taşıyıp taşımayacağı tartışması sürüyor.
Ben “taşıyacağını tahmin etmiyorum” demiştim, Ali Eyüboğlu “yer araştırıyor” diye yazdı.
Aradan Dalyanlı turizmciler çıkıp Acun’a çağrıda bulundular, “Gel Survivor’ı Dalyan’da çek” diye.
Olmaz mı, elbette olur!
Kıbrıs’ta final çeken Acun, neden yarışmanın tamamını Dalyan’da ya da Türkiye’nin başka doğa güzelliğinde çekmesin?
Ama olmaması için önemli bir neden var.
Acun, Dominik’te sadece bize “Survivor” çekmiyor.
Yunanistan’a “Survivor” çekiyor, beş ayrı ülkeye “Exathlon” yarışmasını çekiyor ve Dominik’i Latin ve Kuzey Amerika’ya bir adımda ulaşacağı ayak olarak kullanıyor.
Ama Dalyanlı turizmcilere sevinecekleri bir haber vereyim.
Acun, çalıştığı ülkelere Türkiye’yi tanıtmak için elinden geleni yapıyor.
Formatı kendine ait olan “Exathlon”da ödüller arasına Türkiye tatilleri, Boğaz turu, Kapadokya seyahati gibi ödüller koyacak.
Sırf dünya televizyonlarında Türkiye’nin tanıtımını yapmak için.
İşte o ödüllere Dalyan’ı da dahil edebilir Acun.
Paylaş