Bu yeni James Bond’a methiyeler düzülmeye başlandı ya ben James Bond filmi yerine başka film mi izledim acaba...
Evet dayak yemesi, karizmayı çizdirmesi, aşkı için işini bırakması, yüzü gözü yara bere içinde dolaşmasıyla, duygusallığıyla eski Bond’lara oranlara daha insani bir Bond var karşımızda...
Ama bunun yanı sıra içimizi kıyan uzun aşk sahneleri, hiçbir heyecanı olmayan ve bitmeyen kumar sahneleriyle, gereksiz uzatılmış bir Bond filmi Casino Royale...
Daniel Craig’i Ömür Gedik çok beğenmiş, Ayşe Arman ilan-ı aşk etmiş ama bu çipil gözlü kepçe kulakta ne buldular anlamış değilim...
Bu yeni Bond, Kurtlar Vadisi ekibiyle Irak’ta ’çarpışan’ Memati’yi andırıyor daha çok...
Düşündüm, düşündüm neyi eksik Bu Bond’un diye...
Sonunda buldum; Asaleti yok!
Milyon dolarlık oyunların döndüğü salonlarda sakil duruyor.
Zaten kafadan filmin açılışında dönerek ateş ettiği klasik Bond sahnesinde notunu verdim adamın.
O sahnede bile hareketin hakkını verememiş.
Olmamış, olmamış...
Sarışın Bond olmamış!
Hıncal abi aman bir yere kaybolma
Dün sabah gülmekten geberdim Sabah’ı okurken...
Ekonomi sayfasını açtım bir de ne göreyim bizim Ankara temsilcisi Erdal İpekeşen, 100 zincirlik restoran kurmuş.
Sabah’çılar da fotoğrafını bulup koymuşlar Aydın Ayaydın’ın köşesine.
O da ne; Fenasi Kerim adında bir okur yorum yapmış, editörler de aynen sayfaya basmışlar.
Bu kadarı şaka herhalde dedim...
Yahu bilmez misiniz, Fenasi Kerim "en popüler Türk ünlülerindendir", hatta yıllar önce Yıldo’nun programına telefonla bağlanıp dakikalarca kafa bulmuştu...
Sabah’ın 30 yıllık gazeteciyi dönerci yapmasına mı güleyim, Günaydın’ın Fenasi Kerim diye okuru olmasına mı üzüleyim şaşırdım kaldım...
En iyisi Hıncal Abi, "Abbas yolcu" demesin bir daha... Ne zaman ortadan kaybolsa editörler işi seriyor.
"Dünyanın en kolay işi Sabah’ta editörlük yapmaktır" sözünü kanıtlarcasına çalışıyorlar.
Başka gazetelerin hatalarını kovalamaktan kendi gazetelerini unutuyorlar.
Dünyayı Kurtaran Adam’ın fragmanını izledim.
Görünen o ki bir ’ucuz komedi’ filmimiz daha oluyor.
Fragman ne için yapılır?
Filmin en can alıcı sahnelerini göstermek, bir iki iyi espri koymak ve seyirciyi çekmek için.
Dünyayı Kurtaran Adam’ın fragmanı bile ilginç değil!
Fragmandaki espriler böyleyse, filmdekileri düşünmek bile istemiyorum.
Belki film iyidir de fragmanı kötü hazırlanmıştır diyeceğim ama bu fragmanı gördükten sonra filmi izler miyim bilmiyorum.
Korse!
Beyaz’ın 10. yıl kutlamasında sahnede gördüğüm Deniz Seki’nin ne kadar zayıfladığını yazacaktım dün, iyi ki de yazmamışım fena madara olacaktım. Flaşlar patlayınca ortaya çıktı, meğer görüntü korse marifetiymiş!
Deniz diyor ki, "Memleket meselesi mi bu?"
Haklı, Deniz’in kiloları memleket meselesi değil ama siyah ince elbisenin içine beyaz korse giymesi magazin meselesi...
Artık sanatçılar flaşları hesaplayarak giyinmeyi öğrenmeliler.
Miras!
Önce Fahrettin Aslan’ın oğlu çıktı, "Babam Emel Sayın’ı bir paşaya götürdü" dedi.
Sonra Aziz Nesin’in oğlu çıktı, "Annem babamı aldatıyordu" dedi...
Bu konular bu kadar önemli olsaydı, babaları hayattayken açıklamaz mıydı.
Neden babalarının sır olarak mezara götürdüğü, üstelik doğruluğu bile şüpheli şeyleri oğulları açıklar oldu.
Hovarda mirasyediler gibi...
Merak ediyorum babalarının bıraktığı tek miras bu mu?