Paylaş
Şarkıcılar bir yandan...
Yapımcılar bir yandan...
Yayıncılar bir yandan...
İtiraz üzerine itiraz.
Yok bazı yapımcılar söz konusu müzik paylaşım sitelerinde bilerek yer almıyormuş, yok onların yer aldıkları siteler ölçümlere dahil edilmemiş.
Yok iTunes değerlendirmeye alınmamış...
Telefonlarım susmadı.
Ne yapabilirim arkadaşlar?
Var olan liste bu, eldeki veri bu.
Üstelik bu listeyi de ben kafamdan uydurmadım.
Bana kırılıp darılacağınıza müzik sektörü olarak oturun hepinizin memnun kalacağı bir sistemi hayata geçirin.
Sisteminiz bozuk!
Kimse bozuk sisteme kızmıyor, bozuk sistemin rakamlarını yayınladığım için bana kızıyorlar.
Ben bu kadar birbirinin arkasından konuşan, alavere dalavere çeviren bir başka sektör daha görmedim.
Yapımcılar neredeyse birbirlerinin gözünü oyacaklar ama yan yana geldiklerinde can ciğer kuzu sarması!
Her seferinde diyorum bu müzik sektörüyle ilgili bir daha yazı yazmayacağım diye ama bir türlü sözümü tutamadım.
Bu arada herkes bu listeyi nereden aldığımı öğrenmeye çalışıyor. Kusura bakmayın da arkadaşlar söylemem...
“Arkadaşın olduğu için MÜYAP Başkanı Bülent Forta verdi” dediler önce.
Doğru, eskiden veriyordu ama artık bu deliliğin ortasında kalmamak için son iki yıldır vermiyor.
Sonra dediler ki; “Samsun Demir verdi, çünkü Gülşen onun sanatçısı”...
“Hayır. Adamın günahını almayın. Ama bu liste Kral TV’ye giden liste” dedim.
Hay demez olaydım, bu kez de Gezegen Mehmet’in üzerine yüklendiler “Sen verdin” diye...
Vallahi Gezegen’den almadım arkadaşlar.
Peki kimden mi aldım?
Ee, müzik sektörünün de bir Fuat Avni’si vardır canım...
Ajda, Kayahan’a ne hediye aldı?
Geçen gün Kayahan Usta’yı evinde ziyarete gittim.
Gazeteci olarak gitmedim, o yüzden konuştuklarımızı yazmayacağım.
İlerleyen saatlerde Ajda Pekkan ve Behzat Gerçeker de geldi eve.
Dün sevgili Ajda, Pazar Kelebek’te yazdı evdeki muhabbetimizin bir kısmını...
Gerçekten anlattığı kadar güzel bir gündü.
Kayahan gitarını alıp şarkılar söyledi bize.
Ajda’yla düet yaptılar...
İpek Acar yeni çıkacak albümünden şarkılar söyledi...
Şimdi haklı olarak soracaksınız, “Bu nasıl hasta ziyareti birader” diye.
Ne hastası? Ortada hasta falan yoktu ki...
Şaka yapmıyorum, durun şurada tahtalara vurayım, inanılmaz iyi gördüm Kayahan’ı ben...
Eski Kayahan’dan hiçbir farkı yoktu.
En önemlisi de ne biliyor musunuz; inanılmaz yüksek bir enerjisi vardı...
Şarkılar söylüyor, şakalar yapıyor, kahkahalar atıyor...
Yine müzikle yatıp müzikle kalkıyor...
Yine sözünü sakınmıyor...
İşte o gün Kayahan’ın evinden birkaç not:
* Ajda Pekkan, gelirken çikolata ve birkaç kitap hediye getirdi Kayahan’a. Paketi açınca gördüm; kitaplardan biri Paul Auster’in “Sunset Park”ıydı...
* Kayahan, yeni çıkacak ve Tarkan’dan Ajda’ya pek çok sanatçının şarkılarını seslendireceği ‘tribute’ albümü üzerine çalışıyor...
* Okul çıkışı kızı Aslı Gönül geldi bir ara yanımıza, babasına sarılıp öptü. Kayahan “Allah’a emanet ol” diyerek gönderdi kızını. Kursa gidiyormuş...
* Şimdiden ilan edeyim geleceğin starını: Aslı Gönül’ün müthiş bir sesi var. Çok da güzel gitar çalıyor...
* Kayahan’ın deniz tutkusu herkesin malumu. Evin pek çok yerinde duvarlara asılmış denizcilik aksesuvarları var. Başköşede de kocaman bir yelkenli maketi...
* İpek Acar’ın Berkeley diplomalı olduğunu bilmiyordum ben. Kayahan’ın yeni bestelediği şarkılardan oluşan yeni bir albümü çıkacak, eli kulağında...
Kayahan’ın ricası: Sigara içmeyin
Özel konuştuklarımızı yazacak değilim ama şunu söylemeliyim...
Oturur oturmaz Kayahan, “Sigara içiyor musun?” diye sordu.
“Hayır” deyince, “Hayattaki en doğru şeyi yapıyorsun” dedi.
Kendisi uzun yıllar içki ve sigara kullanmış.
Kızı Aslı Gönül 4-5 yaşındayken alkolü bırakmış, 10 yıldır içmiyor...
Sigarayı bırakalı da 2-3 yıl olmuş.
“Lütfen içmeyin” diyor: “Sigara içen herkese sesleniyorum; çok geç olmadan lütfen bırakın şunu.”
Andrzej Wajda gelemedi ben ona gittim
“Andrzej Wajda’yla röportaj yapar mısın?” dediler.
Hiç düşünmeden, “Evet” dedim.
Çünkü Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda’nın filmleri yıllarca İstanbul Film Festivalleri’nin en heyecan verici yanıydı bizim için...
Filmlerini kaçırmazdık, röportaj yapma, tanışma fırsatını kaçırır mıyım dedim sinemanın bu büyük ustasıyla...
Üstelik bu yıl Yaşam Boyu Başarı Ödülü alacak İstanbul Film Festivali’nde.
Kendisi 88 yaşında.
Bu yüzden ödülünü almaya İstanbul’a gelemeyecek.
“Sen yanına gider misin?” dediler.
Bu yüzden ‘uçarak’ geldim Varşova’ya...
İstanbul Film Festivali’nde 12 Nisan’da “Ustalar” bölümünde gösterilecek yönetmenin son filmi “Walesa: Man of Hope”u dün akşam oturup otel odamda izledim.
Bugün de Andrzej Wajda’yla buluşacağım.
Kendisi Slovakya sınırına yakın Krakov’da yaşıyor.
Bu röportaj için Varşova’ya geldi, 2,5 saatlik yol kat edip.
Röportaj bir kenara, sinemanın yaşayan efsanesiyle tanışmak bile heyecanlandırıyor beni...
Tarlabaşı’nda ölen şair: Adam Mickiewicz
Andrej Wajda’yla röportaj için Adam Mickiewicz Enstitüsü’nün davetlisi olarak Varşova’ya gittim.
Peki kimdir Adam Mickiewicz?
Polonya’nın en önemli şairlerinden biri.
Ülkenin bağımsızlığı için mücadele etmiş, yıllarca sürgünde yaşamış ve vatan hasretiyle ölmüş bir şair...
Yıllarca sürgün yaşadığı Paris’ten 1855 yılında Kırım Savaşı’nda Türk hizmetinde çalışan Polonyalılarla ilişkileri güçlendirmek için İstanbul’a gelmiş ve Tarlabaşı’nda bir eve yerleşmiş.
Kurtuluş’ta kolera hastalarının bulunduğu çadırı ziyareti sırasında kolera mikrobu kapıyor ve Tarlabaşı’ndaki evinde 1855 yılında ölüyor.
2014, Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600’üncü yılı.
İşte Polonya’nın ünlü şairi Adam Mickiewicz adına kurulan bu enstitü de Türkiye-Polonya ilişkilerinin güçlendirilmesi için çaba gösteriyor...
Paylaş