Bağdat şarkısının İslami versiyonu...

Radyolar sürekli çalıyor, şarkı herkesin dilinde...
İzmir-Bornova’da birkaç üniversite öğrencisinin girişimiyle kurulan Sözler Köşkü diye bir topluluk var; İslami, bilimsel ve felsefi konuları ele alan sohbetler yapıyorlar...
Ama arada da popüler şarkıların İslami versiyonlarını yapıyorlar...
Bu gruptan Volkan Atmaca, şimdi de Ayla Çelik’in Bağdat şarkısının İslami versiyonunu yapmış...
Daha önce de Halil Sezai’nin İsyan şarkısını “İslaaam” olarak seslendirmişti...
Bu kez de, “Ben Leyla’yı, Mecnun’u, Ferhat’ı, Aslı’yı, Kerem’i bilmem ama...
Kabe’yi iki gözüm kapalı bulabilirim” diye söylüyor şarkıyı...
İslami kesimde iyi müzik yapan pek çok genç isim ve grup var...
Kendi dünya görüşlerini, inanışlarını sözlere döküyorlar, müzikleriyle aktarıyorlar...
Buna söylenecek hiçbir şey yok, dediğim gibi çok iyi yapanlar da var...
Peki popüler şarkıların İslami versiyonlarının böyle değiştirilmesine ne diyeceğiz?
Çok ciddi müzik yapıyorlar desem, değil...
İşin şakasını yapıyorlar desem, hiç değil...
Öyleyse bunun adı ne?
Sizin söyleyecek sözünüz, yapacak müziğiniz yok mu da popüler bir şarkıyı böyle revize ediyorsunuz?
İsyan’ı “İslaaam” diye söylemek...
Bağdat’ı Kabe’ye çevirmek...
Açıkçası bana çok fazla zorlama geldi, sempatik bulmadım, sıcak bakamadım bu tarza...
Peki Ayla Çelik bu konuyla ilgili dava açsa, benim şarkımı değiştirdiler dese ne olacak?
Ya da Halil Sezai, İsyan’la ilgili aynı tepkiyi gösterse...
Sözler Köşkü’ndeki arkadaşlar, bu tür imitasyonlarla uğraşacağınıza, daha orijinal şeyler yapmayı deneyin lütfen...

Kabe’yi iki gözüm kapalı bulabilirim...

Bağdat şarkısının İslami versiyonunu şöyle yazmışlar:
Yine Allah’ı sevmekten başka
Hiçbir şey yapmadım bugün
Dedikodu yaptı durdu dostlarım
Boşver takmadım bugün
Ne harama baktım ne de bir yalan
Günahı yasakladım bugün
Kaç sevap olmuş inanamazsın
Kazamı (namaz) hesapladım bugün
Dün gece yine tam üç ay bir gün
Ben dünyanın en büyük aşığı olabilirim
Ben secdede yüz sene, bin sene durabilirim
Ben Leyla’yı, Mecnun’u, Ferhat’ı, Aslı’yı, Kerem’i bilmem ama
Kabe’yi iki gözüm kapalı bulabilirim

Keşke havaalanı daha önce böyle korunsaydı

45 kişiyi kaybettiğimiz saldırıdan sonra havalimanı, metro gibi yerlerde güvenliği ağır silahlı özel timin ve askerin sağlaması gerektiğini yazmıştım...
Atatürk Havalimanı’nda elleri tetikte özel tim görev yapmaya başladı...
Doğrusu da bu...
Kendini patlatmaya gelmiş teröriste karşı en caydırıcı yöntem bu...
Bu önlem saldırıdan önce alınmış olsa...
Havalimanlarına saldırılacağı istihbaratı alınmışken eli sailahlı özel timler yerleştirilseydi...
Teröristler saldırmaya cesaret edebilir miydi?
Bakın, Amerika 4 Temmuz Bağımsızlık Günü’nde saldırı olabileceği ihtimaline karşı ağır silahlı timleri havalimanlarına konuşlandırdı...
Bizim de yapmamız gereken bu olmalıydı...

Çekya’yı sevdim

Çekoslovakya bizim çocukluğumuzun en ilginç ülke isimlerinden biriydi...
Çekoslovakyalılaştırdıklarımızdan mısınız...
Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız...
Diye zor söylenen tekerlemesiyle hepimizin en çok bildiği ülkelerdendi... Doğu bloku dağılıp ülkenin Slovakya kısmı ayrılınca ülkenin adı Çek Cumhuriyeti oldu...
Çek’in sonuna habire “Cumhuriyeti” lafını takmak zorunda olduğumuzdan yazarken de konuşurken de hiç ısınamamıştım Çek Cumhuriyeti’ne...
Önceki gün ülke yakın tarihte ikinci kez ismini değiştirdi ve Çekya aldını aldı...
Czechia yazılacak, Türkçe Çekya okunacak...
Söylemesi kolay, yazması kolay...
Ben Çekya’yı sevdim...

Bu yazın içkisi: Mavi şarap...

Yaz şarkılarından, yaz mekanlarından bahsediyoruz da bu yazın içkisinden niye söz etmeyelim...
Bu yazın popüler içkisi hızla yükselen mavi şarap olacak...
Eminim pek çoğunuz mavi şarap da nedir diye soruyorsunuz şimdi...
Mavi şarap İspanyol Gik firmasının ilk olarak geçtiğimiz yıl ürettiği bir şarap türü...
Kırmızı ve beyaz İspanyol üzümlerinin karışımından yapılıyor...
Şarap mavi rengini üzümün kabuğundan elde edilen ‘anthocyanin’ adlı bir pigment ve indigo bitkisinden alıyor...
Bir de kalorisi olmayan tatlandırıcı ekleniyor, böylece tadı tatlımsı beyaz şaraba dönüşüyor...
İşin daha da ilginç yanı ne biliyor musunuz?
Şirketi bu yeniliğe iten en önemli etken Instagram, Snapchat gibi popüler sosyal medya uygulamaları olmuş...
Fotoğraf ve görüntü paylaşmayı seven alkol tüketicilerinin mavi şarabı sadece tadıyla değil, görüntüsüyle de çok seveceğini ve sosyal medyada paylaşacaklarını düşünüyorlar...
Mavi renkli şarabın değişim, sonsuzluk ve hafifliği temsil ettiğini vurguluyorlar...
Özellikle son 10 yılda rose şaraba büyük ilgi gösteren kadınların mavi şarabı da seveceğini söylüyorlar...
Gik’in, İspanya’dan sonra bu yaz Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya’da satışa sunduğu mavi şarap henüz Türkiye’de satılmıyor...
Belki bu yazıdan sonra Bodrum’un, Çeşme’nin beach’lerinde de görmeye başlarız mavi şarabı...