Paylaş
Geçen yıl semtin şişman kedisi Tombili’nin kaldırıma bir heykelini yapmışlardı...
Şimdi de Hasanpaşa girişine usta karikatürist, sevgili abimiz rahmetli Oğuz Aral ve fenomen karakteri Avanak Avni’nin heykelini diktiler.
Keşke Ayşe Aral da görebilseydi, baba yarısı Oğuz Amca’sının heykeliyle poz verip güzel bir yazı yazardı.
Kadıköy Beldiyesi’nin çabası güzel de ne yazık ki biz bu güzellikleri koruyamıyoruz.
Şişman kedi Tombili’nin heykeli monte edildikten 1 ay sonra çalınmıştı.
Yeniden yerine kondu...
Bu kez önünde bulunduğu apartman kentsel dönüşüme girdi ve bir ay önce Tombili heykeli yok oldu gitti...
Tıpkı Cihangir’deki Oğuz Aral heykelinin yıllar önce yok olup gittiği gibi...
2005’te ölümünün 1’inci yıldönümünde Cihangir Parkı’na, öğrencisi olan karikatüristler çok güzel bir heykelini dikmişlerdi Oğuz Abi’nin...
Karikatürist Bahadır Baruter’in tasarladığı, 3 metre boyunda çok güzel bir heykeldi...
Sadece 3 yıl kalabildi Cihangir Parkı’nda Oğuz Aral’ın heykeli...
Önce 2007’de yakıldı, kapkara bir hale dönüştü...
Temizlendi, elden geçirildi...
Bu kez 2008’de tamamen parçalandı...
Kolu, bacağı, Oğuz Abi’nin elinde tuttuğu tarama ucu, her biri ayrı bir tarafa atıldı heykelin.
Bir daha da yerine konmadı.
10 yıldır da kimsenin aklına gelmiyor yerine yeniden koyalım demek.
Şimdi Kadıköy Belediyesi’nin çabasıyla bir kez daha heykeli dikildi Oğuz Aral’ın...
Bu kez yanında Avanak Avni var, eliyle Karikatür Evi’ni gösteriyor.
Umarım onların sonu da Cihangir’deki Oğuz Aral heykeli gibi olmaz...
Ya da kimsenin peşine düşmediği Tombili gibi...
2017’de Kadıköy’e dikilen Oğuz Aral ve Avanak Avni heykeli
Bomontiada’da otel fantezisine tanık olmak
Yer Bomontiada... Geçen gün kadınlı erkekli bir grup oturmuş bira içiyoruz...
Saat 21.45 civarları, hava kararmış artık...
Gidenler bilir, Bomantiada’nın hemen yanında Hilton Bomonti oteli vardır...
Büyükçe bir otel ve pek çok odanın penceresi Bomontiada tarafına bakar.
Tam bira şişesini kafama dikiyorum, üst katlardan ilginç bir an gözüme çarptı.
Çıplak bir kadın pencere önüne geldi ve bir süre sonra pencere önündeki koltuğa oturdu.
“Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz?” diye masadakilere sordum...
Bizim masa bir anda röntgene başladı diyeceğim ama olay röntgenden daha çok açıkhava sineması gibi...
Hepimiz kafamızı kaldırdık oteli izliyoruz...
Kadın koltuktan kalktı, yeniden cam kenarına geldi... Bu arada erkek arkadaşı hemen arkasında beliriverdi... Devamını anlatmayayım artık.
Odanın ışığı yandığı için bizimle birlikte herkes olup biteni görüyor.
İki ihtimal var diye düşündük; Ya çift İstanbul manzarasına karşı fantezi yapıyor...
Ya da nasıl olsa otelin camları koyu, dışarıdan görünmez diye düşünüyorlar...
İlkiyse kendi bilecekleri iş...
Ama ikincisiyse aklınızda olsun, koyu camlı otel odaları ışık yandığında dışarıdan tabak gibi görünüyor...
Fikret Hakan mezar taşını bile yazmış
Dün Cumhuriyet’te Ayşe Emel Mesci’nin köşesinde okudum.
Meğer 11 Temmuz’da kaybettiğimiz Fikret Hakan, 2013 yazında Torba’da bir kağıda mezar taşını tasarlamış...
Tasarlamakla kalmamış, mezar taşının iki yüzüne ne yazılacağını da kaleme alıp Ayşe Emel Mesci’ye “vasiyetimdir” diyerek vermiş. İşte 4 yıl sonra dün o kağıdı köşesinde yayınladı Ayşe Emel Mesci.
Mezar taşının 1’inci yüzü:
Burada yatan merhumun...
Bumin Gaffar’dı adı...
O da Sirano gibi...
Hiçbir bok olamadı...
Mezar taşının 2’inci yüzü:
Burada yatan merhumun...
Fikret Hakan’dı adı...
O da Jak Landın gibi...
Acısız yaşamadı...
Ben Fikret Hakan’ın gerçek adı Bumin Gaffar’ı, Cyrano de Bergerac gibi görmesini çok sevdim...
Nasıl koca burunlu Cyrano, aşık olduğu Roxanne için Christian’ın gizli gölgesi, şiiri, sesi oluyorsa...
Demek Bumin Gaffar’ı da hayatı boyunca Fikret Hakan’ın gizli gölgesi gibi görmüş usta aktör...
Ceceli’nin mesajı
Mustafa Ceceli’yi boşanma, evlenme sürecinde en çok eleştirenlerden biri benim...
Muhabbetimiz de vardır ama bu süreçte konuşamadık hiç...
Önceki sabah, ortada hiçbir şey yokken bir mesaj Mustafa’dan...
Aynen aktarıyorum:
“Abi selam, bugüne kadar içyüzüne dair hiçbir bilginiz olmayan konularla ilgili yazıp konuştunuz, ben de güldüm geçtim...
Ama evliliğimle ilgili ‘zorunda kalmak’ yorumu yalnızca yalan senaryolar kaynaklıdır...
Çünkü biz gerçekten severek ve isteyerek evlendik, bilmende fayda var diye düşündüm, sevgiyle” diyor...
Mustafa Ceceli’nin sözünü ettiği konu, boşanma ve evlilik sürecine hocası Ahmed Hulusi’nin dahli olup olmadığı...
Şeyhim dediği Hulusi’nin Ceceli’nin evliliğini onaylamadığı, Selin İmer’le yuva kurmasını istediği türünden haberler yapılmıştı...
Mustafa da diyor ki “zorunda kalmak” diye bir şey ortada yok.Gerçekten severek ve isteyerek evlendik.
Bu durumda bize aşıklara inanmaktan başka bir şey düşmez...
Mutluluklar diliyorum ikisine de...
Mykonos cahili ben!
Mykonos’a gitmeyeni dövüyorlarsa, ilk dayak yiyeceklerden biri olmaya adayım.
Çünkü bugüne kadar Mikonos’a adımımı atmadım.
Kos va Thassos dışında bir Yunan adası da görmedim.
Cezama razıyım hakim bey!
Paylaş