Paylaş
atv, tarihinin en kötü sezonunu yaşıyor.
Türkiye’nin en çok izlenen dört kanalından biri, hızlı bir şekilde Kanal 1 olma sürecine girdi yönetim kademesinde kimse farkında değil.
Sadece Dünya Kupası için 10 milyon dolar yatırdıkları, bir o kadar parayı da programlar için harcadıkları Kanal 1, mart ayında 1 share’in altını da gördü.
Yani bazı günler izlenme payında TRT 3’le yarışıyor.
Kanal 1 grubun eline yapışmış durumda; Bir 10 milyon doları daha çöpe mi atalım, kendi haline mi bırakalım?..
Yönetim Kanal 1’le uğraşırken, tehlikenin büyüğü atv tarafında.
Kanal aylardır büyük kan kaybı yaşıyor.
Geçtiğimiz pazar günü (11 Mart) atv’nin prime time izlenme payı 2.40 olarak gerçekleşti.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Fox’tan, TRT 1’den, Kanal 7’den, STV’den az izlenmek demek.
O gece atv, sadece kardeşi Kanal 1’i geçerek 8’inci olabildi.
atv tarihinde prime time’da böyle bir rakam yok.
atv’nin sadece sinyali bile 1.5-2.0 share demek.
Yani bırakın televizyonculuğu bilmeyi, sokaktan ilk çevirdiğinizin adamı koysanız 2.40 share’i gözü kapalı alır.
Tek bir güne bakarak atv’nin kağıttan kaplan olduğunu iddia edecek kadar televizyondan bihaber değilim.
Çarşamba Avrupa Yakası’nı, cuma Sıla’yı çekin koca kanalın içi boşalır.
Profesyonel yarışmasını yanlış güne koyup ölü doğuran da, gündüz kuşağında tek bir işi tutturamayan da, Hülya Avşar’ı deneme tahtasına çevirip başarısız kılan da, bu sezon yaptığı tek bir işi (Sıla hariç) konuşturamayan da aynı yönetim...
İşte son olarak Dicle ve Affedilmeyen dizilerini aynı gün peş peşe koyarak kaderlerini birbirlerine bağladılar.
Aynı gece Özcan Deniz’in dizisi Star’da ilk bölümüyle ikinci olurken, Dicle ve Affedilmeyen kol kola dizi mezarlığına yürüyor.
Kanal, 2007 Ocak-Şubat ortalamasında tüm günde 10 share’in altında kalarak, dördüncü oldu.
Geçen ay 8.10 share’le Kanal 7 ensesindeydi.
Kanalların rating kaybı buz dağlarının erimesi gibidir, küçüldükçe daha hızlı yok olurlar.
atv bunun paniğini yaşıyor.
Rating kaybettikçe yanlış yapıyor, yanlış yaptıkça rating kaybediyor.
Tüm bunların üzerine bir de logo değiştireceklermiş.
Cevabım başlıktadır.
Yeni Peluş İsmail YK
Cem Yılmaz’ın Peluş ve Mayk bebeklerine rakip gelmiş de haberimiz yok.
Fotoğrafı bizim Esra Midillili trafikte çekmiş.
Bir oyuncak firmasına ait kamyonun arkasında "Ben İsmail YK oyuncaklarım çıktı aldınız mı" yazıyor.
Fotoğraftan seçebildiğim kadarıyla, İsmail YK’nın asker, gelin-damat ve popçu haliyle bebekleri var.
Oyuncak firmasının adresini internetten aradım, İsmail YK oyuncaklarına internetten ulaşmaya çalıştım ama bulamadım.
İsmail YK’nın sitesinde de konuyla ilgili bir açıklama yok ama Mehmet Çalışkan’ın "Barbie out, İsmail Bebek in" başlıklı haberi vardı.
1O liraya satılıyormuş İsmail Bebek’ler ve şarkıcı satışlardan çok memnunmuş...
İsmail Bebek, "Allah belanı versin" diye bağırıyor mu acaba?..
300 Spartalı komedisi
300 Spartalı’nın bu kadar ses getirmesinin nedeni, filmin pazarlama stratejisinin Amerika-İran gerilimi üzerine oturtulmasından başka bir şey değil.
Ben de pek çok izleyici gibi filme, "Acaba İran’ı kızdıran ne" merakımı gidermek için gittim.
Kızılacak bir şey yok, stüdyo-masa başı çalışmasıyla kotarılmış, bilgisayar harikası tam bir komedi film!
Kral Leonidas, bizim Soner Olgun’un vücut çalışmış hali.
Soner sazı nasıl konuşturuyorsa, Leonidas da mızrağını öyle konuşturuyor.
Emrindeki özel yetişmiş her biri erkek güzeli 300 askerle birlikte, eciş bücüş onbinlerce Pers’i telef ediyor.
Cesetlerden duvar inşaat edecek kadar çok adam öldürüyorlar.
Evet, film bir grafik romandan uyarlanmış ama ben sinemada bu kadar grafik animasyonun, bu kadar bilgisayar efektinin kullanılmasını sevmediğime karar verdim.
Galiba bu yüzden Abdullah Oğuz’un Mutluluk’taki "gerçek fotoğrafları" beni daha mutlu ediyor.
Paylaş