Aşkın ömrü 1 yıla düşmüş...

İtalyan bilimadamlarının yaptığı son araştırmaya göre aşkın ömrü 1 yıla düşmüş.

Oysa Fransız yazar Frederic Beigbeder, "Aşkın Ömrü Üç Yıldır" (L'Amour dure trois ans) demişti bize...

İlk yıl tutku, sonra bir yıl şefkat ve nihayet bir yıl can sıkıntısı.

Ne diyordu Beigbeder;

İlk yıl eşyalar satın alınır.

İkinci yıl eşyaların yerleri değiştirilir.

Üçüncü yıl eşyalar paylaşılır.

Şimdi bilimadamlarının son araştırması romantikleri 'üç yıla şükredin' noktasına getirdi.

18-31 yaş arasında 58 kişide yapılan araştırmaya göre ilişkinin başlangıcında olanların kanında 'sinir büyüme faktörleri' adı verilen protein yüksek miktarda bulunuyor.

Bu faktörlerin el terlemesi, ürperme gibi etkileri var.

Bir yıldır aynı kişiyle beraber olanlarda bu madde normal seviyeye dönüyor.

Yani aşkın şiddeti bir yılda azalıyor, rutinleşiyor...

Demek ki dört yılda aşkın ömrü iki yıl kısaldı...

Aşkın Ömrü Üç Yıldır kitabında Beigbeder diyordu ki;

İlk yıl "Beni terk edersen kendimi öldürürüm" denir.

İkinci yıl "Beni terk edersen acı çekerim, ama kendimi toparlarım" denir.

Üçüncü yıl, "Beni terk edersen şampanya patlatacağım" denir.

Şimdi bunların hepsi bir yıla sığacak! Bu hayat daha ne kadar hızlanacak?..

Organize İşler'in başrolünde İstanbul var

Geçen akşam Yılmaz Erdoğan'ı Lucca'da gördüm.

Söz, benim "Keloğlan'ın fragmanı Kahpe Bizans'a benziyor" iddiamdan açılıp Organize İşler'in fragmanına geldi...

"Üç kez izledim hiçbir şey anlamadım" dedim.

Fragmana bakıp da Organize İşler'in komik mi, ciddi mi, eğlenceli mi, asık suratlı mı olduğunu anlamak mümkün değil.

"Tam da istediğim buydu" dedi Yılmaz Erdoğan.

Çok komik film beklentisi yaratmak istemiyormuş Yılmaz, bu yüzden fragmana konan esprileri bile çıkartmış...

"Bakma sen fragmana, bu benim bugüne kadar çektiğim en komik film oldu, çok güleceksin" dedi.

Bir de uçan-kaçan kamera merakını sordum Yılmaz'a...

Malum Vizontele'de fly-cam'i sık kullanmıştı.

Oganize İşler de bu kez helikopter kamera var. Fragmanlarda kamera Boğaz Köprüsü'nün altından girip üstünden çıkıyor.

Bu kamerayı kullanan bir Fransız'mış. "Muhteşem işler çıkardı" diyor Yılmaz.

Almanya'da montajdaki yabancılar görüntüleri görünce "Biz İstanbul'u biliyorduk ama bu kadar güzel tahmin etmiyorduk" demiş.

Yılmaz da zaten filmin başrolünde İstanbul'un olduğunu söylüyor.

Temizlik mi, gürültü mü?

Beyoğlu Belediyesi'nin yaz başından bu yana sürdürdüğü bir uygulama var.

Sokakların arasında gezen küçük boy bir çöp toplama kamyoneti, kaldırım kenarlarında biriken çöpleri süpürerek topluyor.

Bu araca Cihangir sokaklarında günün her saatinde rastlıyorum.

Güzel bir uygulama, sokaklar pırıl pırıl...

Gelelim çirkin olana!

Söz konusu çöp süpüren araç o kadar gürültülü ki, bir sokak öteden bile geldiğini duyuyorsunuz.

İnanılmaz bir gürültüyle her sabah 7.30'da işe koyuluyor.

Ben her sabah 7'de kalktığım için uykumu bölmüyor. Peki ya yaşlılar, çocuklar, evde hasta yatanlar ne olacak?

Kapı pencerenin açık olduğu yaz aylarında iş daha da çıldırtıcıydı.

Beyoğlu Belediyesi sokakları temizlerken, gürültü kirliliği yaratıyor.

Yok mu bunun bir orta yolu?..

Medyadaki İzmir lobisi

İzmirli gazetecilerin medyadaki etkinliği malum...

Başta Ertuğrul Özkök olmak üzere çok sayıda İzmir kökenli medya üst düzey yöneticisi var.

Bunu biliyordum da, bu kadarını tahmin etmiyordum.

Geçen akşam Feriye'deki İzmirliler buluşmasında gözlerime inanamadım.

Ben bu kadar ünlü gazeteciyi ve yayın yönetmenini birarada görmedim.

Kimlerin katıldığı bugünkü Kelebek'te var, bir göz atın medyadaki İzmir lobisi hakkında yeterince ipucu verecektir.

Geceye katılanlar arasında benim gibi İzmirli olmayanlar da vardı, Haşmet Babaoğlu gibi 'latan İzmirli' olanlar da...

Bu kadar üst düzey medyanın biraraya toplanmasında en büyük etkenlerden biri de Nebil Özgentürk.

Özgentürk'ün İzmir üzerine çektiği belgeselden kısa bir bölüm izledik.

Müzikleri, görüntüleriyle bu kez "Bir Yudum Şehir" hazırlamıştı. Umarım bir kanal alıp yayınlar da İzmir'in güzelliklerini herkes görür.

Bence ülkenin en şanslı Belediye Başkanı İzmir'inki; Aziz Kocaoğlu.

Bu kadar güçlü medya ordusunu başka hangi il biraraya toplayabilir ki...
Yazarın Tüm Yazıları