Paylaş
Antalya’da yapılacak çok iş var elbette ama biz bugün işin kültür sanat tarafına bakalım.
Eski Başkan Menderes Türel, iki yıl önce Antalya Film Festivali’nden Ulusal Yarışma kategorisini kaldırmıştı.
Bunun üzerine de sinemacılar Altın Portakal’ı protesto etmiş, festivale katılmamış ve hatta İstanbul’da alternatif bir Ulusal Film Yarışması düzenlemişti.
Sivas filminin yönetmeni Kaan Müjdeci’nin önayak olduğu bu alternatif yarışma iki yıldır İstanbul’da yapılıyor...
Peki bu yıl da yapacaklar mı?
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Ulusal Yarışma’yı tekrar festivale ekledik” dese sinemacılar Altın Portakal’ı protesto etmeyi bitirecekler mi?
İki yıldır Ulusal Yarışma’yı İstanbul’da organize den yönetmen Kaan Müjdeci’ye sordum bunları...
Çok önemli üç şey söyledi:
1- Antalya Film Festivali’nin tüzüğü değişmeli ve festival siyasetten arındırılmalı.
Şu anki tüzüğe göre belediye başkanları otomatikman festivalin de başkanı oluyor. Oysa İstanbul Film Festivali’nde başkan sadece kurul üyesidir, Antalya’da da böyle olmalı. Hangi partiden olursa olsun belediye başkanının festivalin de başkanı olması yapıyı bozuyor.
Bir belediye başkanı seçildiği zaman nasıl şehrin en büyük hastanesinin başhekimi olamıyorsa, film festivalinin de olmamalı.
Antalya Film Festivali sinemacılara bırakılmalı.
Ayrıca devlet meselesi değil bu alt tarafı bir film festivali.
Her sene bu kadar tartışmaya bile gerek yok sahnedeki hatasıyla, ödülüyle, kazananı kazanmayanıyla eğlenip geçeceğimiz bir organizasyon olmalı bu.
2- Bunun için Başkan Muhittin Böcek bir çalıştay düzenlemeli.
Sinema sektörünün tüm unsurlarının bir araya geleceği bir çalıştay sonrasında çoğunluğun içine sinen bir sistem oluşturulmalı.
3- İki yıldır İstanbul’da verdiğimiz Ulusal Yarışma’da ödül alanlara Antalya’da da ödül verilsin.
Çünkü o ödülleri aralarına Kadir İnanır’ın da olduğu çok değerli bir jüri üyeleri belirledi.
Yönetmen Kaan Müjdeci’nin söyledikleri özetle bunlardı.
Şimdi top Antalya’nın yeni başkanı Muhittin Böcek’te...
Burcu’nun başını açması
Ralli sporcusu Burcu Çetinkaya’yla en son geçtiğimiz ay Sarıkamış Rallisi’nde bir aradaydık...
Başını kapatmadan önce de tanıyordum kendisini, kapattıktan sonra da televizyon programlarıma geldi... Sarıkamış’ta da uzun süre sonra hasret giderdik.
Eşi Fatih Mehmet Bucak’ın CHP’den Siverek başkan adayı olmasından (AK Parti adayı Şeyhmus Aydın kazandı), birlikte ralli yapmaya kadar pek çok şey konuştuk.
O gün bana “Ben hiçbir zaman bir partiye üye olmadım, yakın durmadım ama bana demediklerini bırakmadılar” demişti
Önceki gün kendi hayatıyla ilgili bir karar aldı, 6 yıl aradan sonra başını açmaya karar verdi...
Baktım 6 yıl önce başını kapatmaya karar verdiğinde nasıl eleştirildiyse, 6 yıl sonra başını açtığında da öyle eleştiriliyor...
Sadece eleştirenler farklı...
Ben başını kapattığında da kararına saygı duymuştum...
Bugün başını açtığında da...
İnsanları giyim-kuşamı üzerinden yargılamayı bırakalım artık. Bırakın herkes istediği gibi yaşasın...
Sıla’nın dövmesi
Sıla yeni dövmesini sosyal medyadan yayınlayıp, kamuoyuyla paylaştı...
Vücudunun hangi bölümü olduğu anlaşılmıyor ama yazılan çok açık:
“Siz aşktan n’anlarsınız bayım” diyor...
Yeni bir şarkısının sözü mü, birilerine mesaj mı, yoksa erkeklerin tümüne gider mi yapıyor?
Ş harfini dolar olarak yaptırtması da “aşk mı para mı” arasında ikinciyi tercih edenlere bir gönderme olmalı...
Peki sevdim mi bu dövmeyi?
Hiç sevmedim...
İlk gördüğümde roman yazsaydın bari dedim...
Ben söyleyeceğini yazıyla değil, çizimle anlatan dövmeyi severim...
Ama beden onun, dövme onun, kime ne...
Helal olsun Sina
Sina Koloğlu’na yıllardır o kadar çok kızarım ki, kamuoyu gözünde televizyon eleştirmenliği müzisyenliğinin önünde olduğu için... Oysa adamın asıl işi müzisyenlik, öyle böyle de değil ha... Yıllardır Bulutsuzluk Özlemi’nin temel direklerinden biri... Yani bugün şarkıcı, müzisyen dediğimiz adamların Sina’nın karşısında önünü iliklemesi lazım, o derece iyi yani...
Müzik alanında daha çok üret, daha çok bestele, daha çok konserler ver diyoruz ama dinletemiyoruz. Bulutsuzluk konseri yakalayacağız ki Sina’yı sahnede klavye başında coşarken izleyelim... Sonunda yaptı.
Bunca yıl niye bekledi bilmem ilk solo albümünü geçen ay nihayet çıkardı...
Yılların birikimi olan şarkılarını bir albümde topladı...
Rock tınıları ile yerel enstrümanları harmanlamış...
Nasıl güzel, nasıl güzel besteler anlatamam...
“Geceden Sabaha” albümünü dinleyin lütfen...
Bayılacaksınız ve bu adama neden daha çok üretmediği için siz de benim gibi kızacaksınız...
Paylaş