Dünkü Kelebek’te yer alan Angelina Jolie’nin degajesine doğru uzandığım fotoğraftan da anlaşılacağı üzere bir haftadır Amerika’daydım.
Amerika’dan sonra ilk olarak Türkiye’de bu cuma vizyona girecek olan Sky Captain and The World of Tomorrow filminin galasında Angelina Jolie’yle buluşmak kadar, Amerikan televizyonlarının yeni yayın dönemi heyecanına tanık olmak da ilginçti.
Kanalların yeni dizileri ve program tanıtımları sadece televizyonda değil, sayfa sayfa gazetelerde, billboard’larda, ışıklı panolarda, her yerdeydi...
USA Today, Oprah Winfrey’in 19’uncu sezona başlamasını manşetten duyurdu. Winfrey de ilk programında izleyiciye tam 23 Pontiac marka araba dağıtarak sezona yine iddialı başladı.
Bir başka kadın televizyoncu Barbara Walters da ekranda 25’inci yılını kutladı. ABC de, Gandhi’den Castro’ya; Margaret Thatcher’dan Boris Yeltsin’e kadar konuşmadık kimse bırakmayan usta habercisine saygı olarak 20/20 programının 1.5 saatlik özel bir bölümünü yayınladı.
Bizde geçtiğimiz sezon Kanıt Peşinde adıyla TRT’de izlediğimiz ama ne yazık ki bu yıl ortalıkta göremediğimiz CBS’in başarılı dizisi CSI’ın yeni bölüm reklamları neredeyse bütün otobüslerin üzerindeydi. Amerika’nın bu en çok izlenen dizisinden Türk izleyicisi de mahrum kalmamalı.
Geçtiğimiz hafta Amerika’nın güney batısını vuran Ivan kasırgası nedeniyle herkesin gözünün üzerinde olduğu kanal ise Weather Channel’dı. Doğrusunu söylemek gerekirse fırtınanın ortasından canlı yayın yapan ve Ivan’ı adım adım takip eden Weather Channel da işin hakkını verdi.
Diğer kanallar da Ivan kasırgasına önemli yer verdiler. Kasırga gelmeden önce neredeyse hangi evlerin yıkılacağına kadar ayrıntılı bilgiler ve haritalar vardı ekranlarda.
Haber kanalları arasında ise Fox’un agresif yayıncılığı sürüyor. Fox, seçimler öncesinde ‘Amerika kararını verdi’ diyerek hem seçim haberlerinin Fox’tan izleneceğini hem de izlenme oranlarında CNN’i açık ara geçtiklerini reklamlarla duyurdu.
Merakla beklenen bir başka program da emlak milyarderi Donald Trump’ın The Apprentice adlı şovuydu. İlk sezonu geçtiğimiz yıl yayınlanan ve insanlara iş bulan program ‘You are faired / Kovuldun’ sloganıyla dillerde.
Hatta Donald Trump, New York’taki meşhur Trump Tower’ın girişine bile kendi resmiyle birlikte kocaman bir ‘You are faired’ afişi asmış.
Yarışmanın geçtiğimiz yıl yayınlanan son bölümlerinden birinde Donald Trump yarışmacılardan, Trump Towers’ta Cem Uzan’ın eski dairesini bir geceliğine yılbaşı partisi için kiraya vermelerini istemiş. Ve bir yarışmacı da tam 80 bin dolara bir geceliğine kiraya vermeyi başarmış daireyi.
Bu yarışmayı yeni sezonda Kanal D ekrana getirecek. Sakıp Sabancı’nın hayattayken bu programa gösterdiği ilgi de bugünkü Kelebek’te yer alıyor zaten.
Biraz da ESPN adlı spor kanalından bahsedeyim. ESPN yayın yönetmeni American Airlines’ın dergisine verdiği röportajda ‘Her Amerikalı’nın günde 17 dakikasını ESPN’e ayırdığını’ söylüyordu. Bizdeki futbol programları gibi ESPN’de de bitmek bilmeyen rugby analizleri var.
Ama bizim spor programı yapımcıları mutlaka ESPN’i izlemeli. Muhteşem tanıtımlar, analizler sırasında harika grafikler kullanıyorlar.
Özel bir sponsorlukla gerçekleştirilen ‘sky cam’ bölümü var ki; sahanın üzerinde oyuncuyla birlikte hareket eden kameranın gözünden izliyorsunuz pozisyonları.
Sadece Türkiye’de değil Avrupa televizyonlarında da futbol yayıncılığı, Amerikan futbolu yayıncılığının çok gerisinde kalmış durumda.