Paylaş
Cezaevindeyken ziyaretine gitmiş röportaj yapmıştım, o ziyaretin nezaketen karşılığını vermek istemiş, Papermoon’a davet etti beni.
Oturduk uzun uzun lafladık.
“Cengiz daha ben cezaevinden çıkalı 5 ay oldu, bu kadar sürede benim her şeye adapte olmamı bekliyorlar. Ama ben orada 3,5 yıl yaşadım. Neler gördüm neler... Bu yaşadıklarım kolay şeyler değildi. İnsanlar benim hepsini unutup normal magazin, sahne, sosyal hayata karışmamı bekliyorlar” dedi.
O kadar hak verdim ki...
Bu kadar süre, dört duvar arasında yaşamak hiç kolay değil.
Oradan çıktıktan sonra da hiçbir şey olamamış gibi davranmak kolay değil.
Aşk, ayrılık, nişanlısı, ihanet, tokat meseleleri üzerine ‘off the record’ konuştuğumuz şeyler bende kalacak, onları yazacak değilim.
Ama şu mide ameliyatı meselesine bir şeyler söyleyeceğim.
Deniz’e de söyledim biraz kilo aldığı görülüyor ama özgürlüğe kavuşmuş birinin bunu yaşaması o kadar normal ki...
Biraz kilo aldığı herkesin malumu ama bunu kafaya takmamalı Deniz...
Geçmişte diyetle, sporla kilo verdi, zayıfladı, yine aynısını yapabilir.
O ise hemen bıçak altına yatmak niyetinde...
Geçen gün bir röportajında gördüm, sihirli değnek değmiş gibi bir anda zayıflamak istiyor.
Bunun için de daha yüksek riskler taşıyan mide by-pass’ı ameliyatlarını düşünüyor.
Ben uzman değilim ama sihirli değnek değmiş gibi zayıflamak diye bir şey yok sevgili Deniz.
Varsa da sağlıklı olmadığı kesin.
21 Kasım’da bıçak altına yatacak Deniz Seki.
Bence bu kadar acil karar vermemeli, bu kararını bir daha gözden geçirmeli.
Ben bu kararın cezaevinden çıkalı henüz 5 ay olmuş birinin psikolojisiyle verilmiş karar olarak görüyorum.
Başta kardeşleri ve menajeri Özgür Aras olmak üzere Deniz’i bence bu işten vazgeçirmeliler...
Zamana bırak sevgili Deniz, acele etme...
Sen en önce sesin ve şarkılarınla varsın, görüntünle değil.
Aman dikkat diyorum.
Magazinin yükselişi
Son iki-üç yıldır hep söylüyorum; magazin hiç olmadığı kadar yazılı basında yükselişe geçecek diye...
Kelebek’in okunma oranları bugün pek çok gazetenin okur erişiminden yüksek.
Magazin ekleri hiç olmadığı kadar revaçta, neredeyse bugün hemen her gazetenin bir magazin eki var.
İnternette en çok magazin haberleri okunuyor.
Siyaset yazarları bile oturup her gün bir magazin konusu yazıyor artık.
Hem de öyle böyle değil ‘hard core’ magazin yazıları; Yasmin Erbil’den Tuba Büyüküstün’e kadar her şeyi yazıyorlar.
Magazin ekleri yazarlarıyla yarışıyorlar artık.
Böyle bir ortamda Akşam’ın Life adıyla bir magazin eki çıkarmasını çok doğru buldum.
Barış Kocaoğlu yönetiminde, Ebru Yaşar’ın da köşe yazdığı güzel bir gazete hazırlamışlar.
Hatta sadece cuma günleri değil, haftanın 3-4 günü çıkmalı.
Herkesin magazine bu kadar ihtiyacı olduğu dönemde sektör için iyi haberler bunlar.
Siyaset yazarlarına malzeme lazım Barış!
Osmangazi!
Osmangazi Köprüsü’nden her geçerken, o yolları her kullandığımda hafiften bir ürpertiyle sürüyorum aracı.
Perşembe günü yayından sonra 14.30 gibi Eşref Kolçak’la buluşmaya Gemlik yollarına düştüm.
Geniş yollar, her zamanki gibi az araç sayısı sürüş keyfi veriyor ama sonuçta ortalık ıssız.
Akşam 20.00 gibi dönerken epey tedirgin oluyor insan,
Ama Allah’ı var otoyolda servis alanlarında kurulan AVM’ler, dükkanlar, benzinciler çok modern... Günün birinde bu Osmangazi yolları da yoğunlaşacak ama biz o saatte kadar geçmediğimiz halde ödediğimiz paralarla kalacağız.
Çünkü hale garanti edilen araç sayısından aşağıda rakamlar ve fark hepimizin cebinden çıkıyor.
YARIN
Eşref Kolçak’la, Harun Kolçak’ın mezarı başında
◊ 90 yaşındaki usta oyuncu Eşref Kolçak, oğlu Harun’u kaybettikten sonra neler yaşadı?
◊ Bir dönem araları küs müydü, hastanede neden ziyaret etmedi?
◊ Gemlik’te tek başına sürdürdüğü hayatında neler yapıyor?
◊ Birlikte Harun Kolçak’ın mezarını ziyarete gittiğimizde neler söyledi?
◊ Harun’un tabutuyla selfie çekenlerden bile daha çok üzüldüğü konu ne oldu?
Yeşilçam’ın efsane oyuncusu anlattı...
Paylaş