Ali Poyrazoğlu, 400 milyara salon sahibi oldu

"Kurulda yer alıp, en fazla parayı kendi tiyatrosuna aktarıyor" diye eleştirilir Poyrazoğlu.

Bu yıl parayı dağıtan kurulda yer almadı ama en fazla yardımı yine onun tiyatrosu aldı.

Helal olsun, fazlasını bile hak ediyor.

Bakmayın siz tiyatrocuyum diye ortalıkta gezinip tiyatro yapmayanlara, Poyrazoğlu’nun aldığı yardımlara kafayı takanlara.

Poyrazoğlu iş üretiyor, tiyatroya yatırım yapıyor, ya diğerleri?..

38 yıldır tiyatrosu ayakta...

Daha kimsenin haberi yok, en son gitti ne yaptı biliyor musunuz?

Şişli’de daha önce Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu olan, son olarak Nedim Saban’ın Tiyatrokare’sine ev sahipliği yapan salonun işletme haklarını satın aldı.

Benim de tesadüfen haberim oldu, salonun inşaat işlerini yapan firmalardan birinden.

Gidin görün 320 kişilik muhteşem bir salon yaptı.

Döşemelerin ve koltukların tamamını yeniledi, yurtdışından getirdiği malzemelerle.

Duvarları dünyanın dört bir yanından topladığı masklarla döşedi.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun Şişli’de olmasını çok istemiş ve bu salonun 17.5 yıllığına Ali Poyrazoğlu’na kiralanmasında başrolü oynamış.

Çünkü salonun 20’ye yakın mirasçısı varmış, "Sarıgül olmasa bu işi çözemezdik" diyor Poyrazoğlu.

Nisanda Tak Tak Takıntı adlı oyunuyla açılışını yapacak.

"Maltepe Üniversitesi Tatbikat Tiyatrosu öğrencileri burada oyunlarını sergileyecek. Genç tiyatroculara salonu ücretsiz vereceğim. Bir de tiyatro kursu açacağım" diye anlattı salonla ilgili hayallerini.

400 milyara yakın para harcamış salona...

Şimdi anladınız mı, neden aldığı devlet yardımı için "helal olsun" dediğimi...

Hoş, devlet yardımıyla olacak işler de değil bunlar, bu adamın Kolombiya’da altın madenleri var diyorum kimse inanmıyor bana...

Dad, I’m gay! Excellent!

Vodafone reklamları yeni versiyonlarıyla devam ediyor, Telsim’den bu yana yaptıkları en iyi kampanya oldu bu.

n Anne ben Afrika’ya taşınıyorum. - Çok uzak!

n Siz kardeşsiniz evlenemezsiniz versiyonlarından sonra aynı güzellikte devam ediyor seri.

n Beşizimiz olacakmış aşkım - Çokmuş yav!

n Aslan kaçmış müdürüm - Çaktırma!

İngiliz Vodafone’dan uyarlanma kısa, vurucu reklam spotları bunlar.

Bu kadar hoş, ince düşünülmüş, esprili reklam serisinde, kızın, "Baba ben okulu bıraktım, dansöz olacağım" dediği, babanın da "Mantıklı" yanıtını verdiği versiyon "Kötü örnek oluyor" eleştirilerinden sonra yayından çekilmişti.

Türkiye bu küçücük espriyi bile anlamayıp çok ciddiye aldı.

Oysa bakın İngiltere Vodafone reklamlarında ne diyaloglar kullanılıyor;

n Dad, I’m pregnant.

n Oops!

(Baba ben hamileyim. Eyvah!)

n Dad, I’m gay!

n Excellent!

(Baba ben eşcinselim. Mükemmel!)

Sırtındaki ruj izi

Evli bir kadın, kaçamak bir aşkın sonrasında yatakta çırılçıplak uzanmış yatarkan sevgilisinin küçük bir oyununa kurban gider.

Sevgilisi kadının sırtına kırmızı rujla "seni seviyorum" yazar.

Ruj izini silmeyi unutur kadın, giyinip evine kocasının yanına gider.

Gece aynanın karşısında soyunurken sırtında rujla yazılmış yazıyı kocası görür ve kadını gözünü kırpmadan öldürür.

Bu sahne Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si olarak kalmış aklımda, Ornella Muti’nin sırtı olarak hatırlıyorum.

İki hafta önce vizyona giren Kolera Günlerinde Aşk’ta da benzer bir sahne var.

Karşılıksız aşkının peşinde 50 yıl koşan adam (Javier Bardem-İhtiyarlara Yer Yok’taki psikopat), bir ara evli bir kadınla birlikte olur.

Seviştikleri bir günün sonrasında kadının karnının altından aşağıya doğru rujla bir ok çizip, "Bu benim" diye yazar.

Kadın da bu yazıyı unutup giyinir ve evine gider.

Akşam evde karısının karnında rujla yazılmış yazıyı gören koca, hiç düşünmeden kadını oracıkta, aynanın önünde öldürür.

Bu film de Gabriel Garcia Marquez uyarlaması.

Peki bundan nasıl bir sonuç çıkaracağız;

1- Aynı sahneler farklı filmlerde karşımıza çıkabilir.

2- Bir şeye intihal demeden önce iki kere düşünün.

3- Fantezi yaparken dikkatli olun!