LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SIKINTILI günler geçirdiğinizi biliyorum.
Yaşadıklarınızla ilgili sizlerden bir sürü telefon ve elektronik posta alıyorum.
Zor bir dönemdesiniz.
Bu mektubu sizlere ümit aşılamak için yazmıyorum.
İstiyorum ki, yaşadığınız krizi fırsata çevirin.
Gücünüzü doğru ve tam yerinde kullanın.
Sizi "hiçe" sayanlar, boylarının ölçüsünü alsınlar.
Kimler mi?
Önce orada bu oyunun içinde yer alan siyasi partiler.
Ermenilerin isteğine uyup Türk adayları listelerinden çıkaranlar.
Hıristiyan Demokratlar (CDA) ve İşçi Partisi (PvdA).
Sonra buradaki iktidar partisi.
Almanların isteğine uyarak size seçme ve seçilme hakkını çok gören Adalet ve Kalkınma Partisi.
Bu satırları ben yazmak zorunda kalıyorsam...
Varın siz hesap edin gerisini.
Buradaki kamuoyunun dikkatinden kaçtı ya da kaçırıldı.
Başınıza örülen bu çoraptan birkaç hafta önce, Ali Babacan’ın devirdiği bir çam var.
Sayın Başmüzakereci, NRC Handelsblad’ın 9 Eylül 2006 tarihli nüshasında diyor ki:
"Ermeni soykırımını tanımaya kapalı değiliz!"
* * *
Ne büyük tesadüftür ki, biz de bugünlerde Ermenilerin soykırım iddialarıyla yatıp kalkıyoruz!
Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi ve Elif Şafak’ın Baba ve Piç romanı var gündemimizde.
Günlerdir zannediyordum ki, sadece roman kahramanlarından birinin sözleri yüzünden haksızca suçlanıyor yazar.
Büyük çoğunluk hálá öyle sanıyor.
Çünkü öyle takdim ediliyor.
Oysa kitabı bitirince gördüm ki...
Çok da öyle değil!
Meğer ki, Elif Şafak’ın işi gücü kalmamış, Ermeni soykırım iddialarını üzerine vazife edinmiş!
Bunları yazarken, mahkeme önlerinde "şiddet" içeren gösterileri tasvip ettiğim sanılmasın.
Yalnız...
Kitabı okuyunca anlıyorsunuz ki, Şafak’ın bu kitabı öyle söylendiği ya da sanıldığı gibi sütten çıkmış ak kaşık da değil...
* * *
Kısacası, elin oğlu boş durmuyor.
Orada da, burada da harıl harıl çalışıyor.
O zaman size ve bize düşen kolları sıvamak, çarıkları giymek olacak.
Hollanda’da 22 Kasım’da yapılacak erken genel seçimlere elli gün var.
Konuşun ve kararlaştırın.
En etkili, en çok ses getirecek ve sizi hiçe sayanları en çok sarsacak demokratik yolu bulun.
Bu arada, bilmeyenler için utanarak da olsa yazayım.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri 45 yıldır becerememiş olsa da, Hollanda’da çifte vatandaş olan herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Ben de bu hakkımı, bu sefer özellikle sandıkta kullanacağım.
Bir oy, bir oydur.
Şunu bilin ki, bugün Türkiye’de yaşayan binlerce dostunuz da, oylarını mektupla değil bizzat gelerek kullanacaklar.
Mektubuma son verirken diyorum ki, biz hazırız.
Toplantıysa toplantı, kampanyaysa kampanya...
Yapın hazırlığınızı, alın kararınızı.
Biz altına imza atmaya hazırız!
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları