Fotoğraflardan biri yurtdışından. İspanya’dan.Bask bölgesinin güzel şehri San Sebastian’da çekilmiş. Bir kürsü. Soldan sağa Jonathan Powell, Pierre Joxe, Kofi Annan, Gro Harlem Bruntland, Bertie Ahern, Gerry Adams.
Jonathan Powell son aylarda birkaç birlikte olduğumuz, Tony Blair’in müsteşarı, Kuzey İrlanda sorununun çözümü için müzakerelerde İngiliz tarafından Blair’in yanısıra başrolü oynamış olan isim. Pierre Joxe, Mitterrand döneminden kalma eski bir sosyalist siyaset adamı. Fransa’nın eski sanayi, içişleri ve savunma bakanı. En önemli özelliklerinin başında Korsika sorununun çözümü sayılan Korsika Yasası’nı hazırlamış isim olması geliyor. Kofi Annan malum. Gro Harlem Bruntland, sosyal-demokrat, eski Norveç başbakanı. Bertie Ahern, Kuzey İrlanda barış çözümü sırasındaki İrlanda Başbakanı. Gerry Adams ise sorunun çözüm müzakerelerinde yer almış olan Sinn Fein’in Başkanı, eski IRA liderlerinden. Geçen Perşembe günü kapalı toplantıdaki konuşmamın ardından toplantıyı yöneten Tony Blair’e Jonathan Powell’dan söz etmiş, Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün girişimi çerçevesinde Powell’ın katkısıyla Temmuz ayında Londra, Belfast ve Edinburgh’da aklımızda Türkiye’nin Kürt sorunu, Birleşik Krallık’ın sorun çözümü deneyiminden yararlanma gezisi yaptığımızı, yakında da İrlanda başkenti Dublin’e gideceğimizi söylemiştim. Tony Blair, müsteşarı ve yakın çalışma arkadaşının adını duyunca, “Döner dönmez, Jonathan’la buluşacağım. Sizi gördüğümü ona söyleyeceğim” demişti. Demiş olup olmamasının önemi yok, şimdi ben, Tony Blair’in ETA’nın silah bırakma açıklaması yapacağından ve Jonathan Powell’ın bu amaçla San Sebastian’a gideceğinden haberdar olduğunu anlıyorum. Muhtemelen, sürecin bir yerinde Tony Blair de yer almıştı. San Sebastian’ın düşündürdükleri San Sebastian’daki konferans Kofi Annan’ın başkanlığında yapıldı. Kofi Annan’la da Tony Blair’in ardından birkaç gün önce İstanbul’da sohbet etmiştim. Hiç renk vermedi doğrusu. Fotoğrafın içinde Gro Harlem Bruntland’ı görünce, aklıma iki konuya bir anda gidiverdi. Yakın geçmişte kaseti ortalığa yayılan MİT-PKK görüşmesi Oslo’da yapılmıştı. Yani, Norveçliler, Türkiye’nin Kürt sorununun çözümü işinin içindeler. Zaten, Demokratik Gelişme Enstitüsü’nün TBMM üyelerinin katılımıyla düzenlediği bizim İngiltere-Kuzey İrlanda-İskoçya gezisinin finansmanında Norveçlilerin rol aldığını öğrenmiştim. Bertie Ahern’in fotoğraftaki varlığı IRA’nın silahları terketmesine giden Kuzey İrlanda barış çözümünün İrlanda yanını ifade ediyor, Gerry Adams ise Sinn Fein olarak çözümün doğrudan tarafıydı zaten. Jonathan Powell, Londra’da bizlere verdiği brifingde, “Kuzey İrlanda çözümü için Güney Afrika tecrübesinden çok şey öğrendik. Siz de bizimkinden öğrenebilirsiniz. En azından bizim hatalarımızı yapmazsınız, kendi hatalarınızı yapın, bizimkilerden ders alın” diye söze girmişti. Şimdi, fotoğraftaki insan profillerine bakınca, İspanya tecrübesinden de öğrenebileceğimiz bir aşamaya çok yaklaştığımızı farkediyorum. Zaten, Birleşik Krallık gezisini çok yakında İrlanda gezisi, onu da bir yıl içinde Güney Afrika ve İspanya gezisinin izlemesi planlanmıştı. Yine fotoğraftaki profillere baktığımda ve MİT-PKK görüşmesinin Oslo’da da yapılmış olduğunu ve içeriğini hatırladığımda, PKK’nın silahları bırakması ve Kürt sorununa çözümün çok da uzakta olmayabileceğini düşündüm. Kendi ülkem adına sözünü ettiğim fotoğraftan yüreklendim. Biz, Şimon Peres’e atfen, yine Temmuz ayındaki Londra brifinglerinden birinde dinlediğimiz durumdayız şu anda. Peres, İsrail-Filistin barışı için “Tünelin ucunda ışık var ama tünel yok” demiş. Türkiye’deki durum biraz bu sözün kastettiğini andırıyor. Bizde tünel de var aslında da, öylesine karanlık ki, tünelin ucundaki ışığa varmak için, tünele nereden girileceğini seçemiyoruz bir türlü. Çözümün ve onun ister istemez ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olan PKK’nın silahları terketmesi için zorunlu Abdullah Öcalan’ın şartlarını ve Kandil ve hapishanedekileri genel affı (unutmayın bir İsrailli Gilat Şalit karşılığı terörist oldukları suçlamasıyla hüküm giymiş 1000’i aşkın Filistinli tutuklu dün serbest bırakıldı) da kapsayan çözüm parametrelerini “tünelin ucundaki ışık” olarak görebilmek mümkün. Çözümün nasıl olabileceğini bilmiyor değiliz. Işığı gördük. Ancak, o ışığa ulaşmak için içinde yol almamız gereken tünel o ışığa ulaşmamızı çok güçleştiren şekilde çok karanlık. Çukurca’da sıfır noktasında Gelelim ikinci fotoğrafa. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hakkari’de, Çukurca civarında sıfır noktasında, üzerinde askeri parka, yanında aynı parkadan sefer giysileri içinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ve diğer komutanlar. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve bir komutanın işaret parmakları Kuzey Irak ufuklarını gösteriyor. Dramatik bir fotoğraf. Yaklaşık 20 yıl öncesine gitti zihnim. Çok can alan bir PKK eylemi üzerine Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte, eylemin yapıldığı sıfır noktasına gitmiştik. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Füsunoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, üst rütbeli bir sürü komutan, Çukurca civarında sıfır noktasında brifing vermişti. İşaret parmakları yine Kuzey Irak yönüne doğrultulmuştu da, o anı tespit eden fotoğraf çekilmedi. Öğle yemeğini, Hakkari Komanda Tugayı’nda –adı öyleydi galiba- birkaç saat önce Kuzey Irak’ta sınır ötesi operasyondan dönen askerlerle karavanayı paylaşarak yemiştik. Birkaç gün önce Abdullah Gül’ün yaptığı gibi. Turgut Özal, geçen gün Abdullah Gül’e benzer açıklamalar yapmıştı. Kürt hakları tanınacak, demokrasi içinde çözüm üretilecekti ama teröre karşı acımasız olunacaktı. Devletin teröre müsamahası yoktu. O tarihte PKK’nin silahlı eylemleri 18 yaşındaydı. Çukurca’da Turgut Özal ile sıfır noktasında gitmemizin üzerinden bugün 19 yıl geçti. Abdullah Gül oralarda. Fotoğraftakilerin -19 yıl önce sıfır noktasında çekilmiş olsaydı- sıfatlarında, jestlerinde, mimiklerinde, ağızlarından çıkanlarda fark yok. Fark, o sıfatların altına girenlerde. 19 yıl önce orada fotoğraf çekilmiş olsa, kelleri kazıyıp, şimdiki Cumhurbaşkanı ve general fotoğraflarını yerleştirerek, resimaltını aynı bırakabilirdiniz. San Sebastian fotoğrafını dünkü gazetelerde görmek, Kürt sorununda silahların susması ve terkedilmesi ihtimaline dair beni ne kadar heyecanlandırdıysa, Çukurca-sıfır noktası fotoğrafı da bana pek sıkıcı, pek tanıdık ve bıktırıcı ölçüde pek olağan geldi. İlk fotoğrafta tünelin ucundaki ışık görünüyor. İkinci fotoğrafta ise uzun, kapkaranlık bir tünel. Dağ başındaki parkalı Abdullah Gül fotoğrafı, masada dünyada sorun çizmiş liderlerle birlikte oturan parkasız Abdullah Gül ya da Tayyip Erdoğan fotoğrafı ile yer değiştirdiği vakit, muhtemelen dağda kimsenin kalmasına da gerek olmayacak. Türkiye-Irak sınırının sıfır noktasında önemli sıfat sahibi büyük adamların işaret parmaklarını güneydoğu ufkuna doğru çevirmenin de gereği kalmayacak.