Paylaş
Nehrin, konik tepeler arasında kıvrılarak doğayı dantel gibi ördüğü, göl ve koy görüntüleri verdiği çok geniş bir alan sahneydi. Ve, bu yeryüzünün belki de en geniş ve en göz kamaştırıcı güzellikteki doğal sahnesinde bir Çin masalının mükemmel bir koreografiyle sergilendiği gösteriyi iki saat boyu seyrettik. Bunca yıllık ömrümün unutulmaz anlarından biriydi.
Gösteri, rejisörü ve koreografının adıyla biliniyordu: Zhang Yimou...
Bu ismi ilk kez duymuştum. On hatta yüz milyarlarca Çinli için çok ünlü bir isim. Çin’in en parlak sanatçılarından biri. Ne kadar önemli birisi olduğunu anlayabilmem için, “Beijing Olimpiyatları’nın açılış ve kapanış törenlerinin koreografisini o yaptı” bilgisi verildi.
Beijing Olimpiyatları, yarın açılıyor. Olimpiyatlar tarihinde daha görkemli, daha çarpıcı, daha unutulmaz bir açılış göreceğinizden emin olabilirsiniz.
*** *** ***
Söz konusu Çin olunca, herşey, hatta her bildiğiniz ve inandığınız, gündem öncelikleri, isimler, rakamlar, olaylara bakış açınız; herşey farklı oluyor. Boyutlar değişik zira. Batı’da ortalama bir ün sahibi herhangi bir isim, bizim bilgi dağarcığımızda olabiliyor da, yüzmilyarlarca insanın pek iyi bildiği isimleri bilemeyebiliyoruz.
Çin’in cahiliyiz biz.
Oysa, Çin, 21.Yüzyıl’ı bir “Çin Yüzyılı” yapma potansiyeli taşıyan ve ayağa kalkmakta olan bir “dev”.
Bu da bizim gibileri için hayli “ironik”. 1992 yılında 3. İzmir İktisat Kongresi’nde Turgut Özal, tarihi konuşmasında Türkiye’nin önünde ancak birkaç yüzyılda bir açılabilecek “hacet kapıları”nın açıldığını söyleyerek, Türkiye’ye hedef koymuştu: “21.Yüzyıl’ı Türkiye’nin ve Türklerin yüzyılı yapalım!”
Sovyetler Birliği’nin dağılması ve sosyalist sistemin çökmesi, 20.Yüzyıl tarihinin en büyük olaylarından biriydi. Alan Greenspan, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü, “zamanımızın en büyük ekonomik olayı” olarak tanımladı. Sovyetler Birliği’nin çöküşü, sadece “sosyalist ekonomi”nin değil, “karma ekonomi” anlayışının da “ölümü”nü beraberinde getirdi.
Pazarlar, küresel ekonominin çerçevelediği biçimde alabildiğine açıldı. Geniş coğrafyaları “dünyaya kilitli” tutmak imkansızlaştı.
Türkiye ile yeni Türki cumhuriyetler arasında bir “yeni dünya”da buluşmanın şartlarının doğduğu varsayıldı.
Turgut Özal’ın 1993’teki ölümünden sonra Türkiye, 20.Yüzyıl’ın son yıllarını “kayıp yıllar” olarak tarihe kayıt düşürdü. 1999 sonunda, “AB aday üyeliği” sayesinde “21.Yüzyıl perspektifi” edinebildik.
Bir imparatorluk mirasçısı olduğumuz için, kendimizi “dünyanın merkezi” görmek ve buna ilişkin –kimisi “komplo”- binbir teori geliştirme alışkanlığından kendimizi sıyıramadık.
“Dünyanın merkezi” olarak “Merkezi Krallık”ın doğduğunu göremedik, sezemedik. “Merkezi Krallık”, Çin’in Çince adı. Çinliler, Çin’e kendi dillerinde “Zhonguo” (Conguo) diyorlar. “Zhonguo”, Merkezi Krallık demek ve Çinliler de öteden beri dünyanın geri kalanı pek de umurlarında olmadan kendilerine “dünyanın merkezi” görme alışkanlığındalar. O nedenle, ülkelerini bu anlamda “Merkezi Kralllık” olarak adlandırıyorlar.
Çok da haksız değiller. Çin nüfusu, “tek süperdevlet” ABD’nin dört misli; 1.3 milyar. Dünyadaki her 4-5 kişiden biri Çinli. Bir kıt’a büyüklüğünde, yüzölçümü neredeyse tüm Avrupa kadar. 3000 yıllık, benzersiz bir uygarlık.
Napoleon Bonaparte, ilginç bir öngörüyle “Bırakın Çin uyusun, zira uyanırsa dünyayı sarsacak” demişti.
Ve, Çin uyandı. Beijing Olimpiyatları ile tüm dünya Çin’in uyanışına tanık olacak...
*** *** ***
Çin, bağımsız yeni bir devlet olarak, Mao Zedong’un Beijing’in Tienmanmen Meydanı’nda “Artık hakaret ve aşağılanmaya maruz bir ulus olmayacağız. Ayağa kalktık” sözleriyle 1949’da doğmuştu. Ancak, dünya tarihine asıl damgasını vuracak hale gelişinin başlangıcı, Mao’dan çok büyük ölçüde saparak, Deng Xiaoping’in gösterdiği doğrultuda, 1978’de dünyaya açılması ve ekonomisini “dünyaya açması”yla başladı. 30 yıl sonra geldiği nokta şöyle ifade ediliyor:
“Bir buçuk yıllık açlık, savaş, zayıflık, yabancı işgali ve devrimci aşırılıktan sonra, artan sayıda Çinliler, Olimpiyat Oyunlarına ülkelerinin en sonunda ‘Asya’ın zayıf adamı’, ‘savunmasız dev’, yanlış yörüngedeki Kültür Devrimi’nin kurbanı... gibi eski klişelerden sıyrıldığı, çok uzun zamandır beklenen simgesel an olarak bakıyorlar.” (Orville Schell, The New York Review of Books, son sayı)
Çin’in izleyeceği “güzergah”, 21.Yüzyıl’ın nasıl bir yol izleyeceği ve nasıl biçimleneceğini de belirleyecek.
“Merkezi Krallık”a, “dünyanın merkezi”ne, Beijing Olimpiyatları’na hoşgeldiniz...
Paylaş