PaylaÅŸ
Konuşma sonrası Harvard elitinin –Harvard bir üniversite olduğu kadar bir elitizm kavramı olduğuna göre, elitin eliti demek doğru olur- çeşitli vesilelerle biraraya geldiği tarihi Faculty Club'daki yemekte sol yanıma o oturdu.
Harvard'ın saygın İlahiyat profesörü Harvey Cox. Adını duymuştum zaten. Ceketinin altına iliştirilmiş, sol göğsündeki "Obama '08" yazılı badge dikkatimi çekti. "Az önce Pennsylvania'dan geldim" dedi, "Obama için orada günlerdir kampanya yürütüyordum…"
70 yaş dolayında olmalı, bir yandan da "rahip" sıfatı taşıyan Harvey Cox. "Pennsylvania'da az daha Sarah Palin'le karşılaşıyorduk" diye devam etti sözüne. "Keşke kalsaydınız, benim konuşmamı dinlemek için Harvard'a gelmekten daha ilginç olurdu" diye takıldım. Taşı gediğine koydu, "Seni görünce ben de aynı kanaate kapıldım. Sarah Palin'i görmek seni görmekten kesinlikle daha cazipmiş!"
Hayli nüktedan bir rahip-profesör Harvey Cox. O yaşında arı gibi Barack Obama için çalışıyor. Obama da Harvard'lı. Tanışıp tanışmadıklarını soruyorum. "Harvard'dayken tanışmadık" karşılığını veriyor, "Yakın zamanda kampanya sırasında tanıştık. Kendisinden ne dilediğimi sordu şakayla…"
- Ne dilediniz?
"Ne dileyeceÄŸim.. Beni Vatikan'a büyükelçi ata dedim!"Â
Tam adamına denk gelmişim. Harvey Cox'a Obama'nın hangi kiliseye mensup olduğunu soruyorum. Protestan "Congregational" Kilisesi'ne kayıtlı olduğunu söylüyor.
Ne özelliği var o kilisenin?
Ritüelleri son derece basit, sade bir Protestan kilisesi imiş. Daha önemli özelliği ise Harvey Cox'un ağzından, "Bu üniversiteyi kuranlar o kiliseye kayıtlıydı. Harvard'ın temelinde Congregational Kilisesi vardır…"
Bu kez "inisyatifi" elime alıyorum. "Barack Obama'nın Protestan olduğundan çok emin olmayın. Biz onu Müslüman sayabiliriz. Unutmayın, o Barack Obama değil sadece. Barack Hussein Obama!"
Harvey Cox gülüyor, "Biz bu konuyu hiç açmıyoruz. Seçim gününe kadar yani. Seçim günü hele bir geçsin, söyleyebiliriz…"
***Â Â Â Â Â Â Â Â ***Â Â Â Â Â Â Â Â ***
Harvard hocaları ile Harvard'da biraraya gelince, hele şu günlerde Harvard'lı Obama'dan başka ne konuşulabilir? Obama konuşuyoruz. Hem de bol dedikodu yaparak.
Birisi ortaya soruyu atıyor, "Obama, Harvard'dan Washington'a kimi götürecek dersiniz?"
Sorudan kasıt, Obama'nın siyasete yani kendisi altında oluşacak Amerikan yönetimine kimi çekeceği. Üzerinde tereddüt edilmeyen isim, Elena Kagan. Harvard Hukuk Okulu Dekanı.
Masadakilerden bir kadın öğretim üyesi, bana Elena Kagan'ın önemini, dünyanın bir numaralı Hukuk okulu sayılan Harvard Hukuk'un "ilk kadın dekanı" olduğunu vurgulayarak anlatıyor.
Bu arada, dünyanın en önemli hukuk dergisi olarak kabul edilen Harvard Journal of Law'un "ilk siyah genel yayın yönetmeni"nin de Barack Obama olduğunu bir kenara kaydetmeliyiz.
Bu ne kadar önemli diye soracak oluyorum. "Çok, çok önemli" cevapları geliyor. Dünyanın kendilerince "en elit topluluğu"nu oluşturan Harvardlılar nezdinde, öyle bir sıfat "çok, çok önemli" imiş.
Obama'nın Harvard'da Üniversite'nin 20 profesöründen biri olan (Harvard'da öyle bir sıfat var. Fakültelerdeki profesörlerden gayrı, 'Üniversite Profesörü' sıfatı başlı başına bir otorite olmayı ifade ediyor ve sayıları 20 kadar) "büyük anayasa hukukçusu" olarak anlatılan Larry Tribe'ın asistanı olduğu hatırlatılıyor. Larry Tribe'ın masadaki bir yakını, Hocaların Hocası'nın Obama'yı göklere çıkardığını, çok sevdiğini, kendisinden dinledikleriyle anlatıyor.
"Obama, Harvard'dan ayrıldıktan sonra o yetenekleri ve hukuk bilgisi ile milyarder bir avukat olabilirdi. Öyle yapmadı. Yıllarını sivil toplum faaliyetlerine harcadı" diyerek, Amerika'nın muhtemel müstakbel Başkanı'nın "idealizmi"ni övüyor.
Söze University of Chicago'daki eğitimini 600 sayfalık bir doktora teziyle tamamlamış olan Boston'un önemli avukatlarından Anthony Martin karışıyor. "Biz Chicago Üniversitesi mezunları aramızda çok güçlü bir dayanışmaya sahibizdir. Harvard'lılar, Yale'lılar, Princeton'lular tarafından Chicago'ya kıyıda kalmış, taşra üniversitesi muamelesi yapıldığını biliriz. Gerçi Nobel ödüllerini genellikle bizimkiler toplar ama bu Doğu Kıyısı üniversitelerinin o tavrının farkında olmak bizi birbirimize daha da sıkı kenetler. Geçenlerde aramızda konuşuyorduk. Aramızdan birinin Amerika Başkanı olacak olmasından gurur duyuyoruz" diyor.
-      Obama'nın seçmen tabanının Chicago'da olduğunu biliyorum ama siz, University of Chicago mezunları niye pay çıkarıyorsunuz?
-      "Ne demek niye pay çıkarıyoruz? Obama, Chicago Üniversitesi Hukuk Okulu'nde ders verdi. Bizden biri o!"
Tüm Afrika kıtası için Siyah Obama, İslam Dünyası için Hüseyin Obama, Amerika Birleşik Devletleri'nin en seçkin beyazları nezdinde özel bir saygınlığa sahip. Bunu en kesin biçimde ölçmenin yeri "Beyaz Amerika"nın geleneksel kalesi Boston ve özellikle Boston'un ünlü Charles Nehri'nin karşı kıyısında yer alan Cambridge'deki Harvard.
***Â Â Â Â Â Â Â Â Â ***Â Â Â Â Â Â Â Â ***
Ben, Charles Nehri'nin karşı kıyısına geçmeden, Harvard'a gitmek üzere Cambridge'e yola çıkmadan önce, "Beyaz Amerika"nın kalesinin giriş noktası olan Boston'un Logan havaalanına ayağımı bastığım anda bunu fark edebildim.
Boston'a inip uçaktan çıkar çıkmaz, havaalanında yürürken, bir ses: "Ne işin var senin burada?" Peter Galbraith ile burun buruna geliyoruz. Beni getiren uçakla o Washington'a, orada resmi bir ziyaret yapmakta olan Mesut Barzani'yi görmeye gidiyor. Ters yönlerde hareket halindeyken, Logan havaalanında biraraya geliyoruz.
Kahvelerimizi yudumlarken, "Seçim gecesi yazı yazmak için çok oyalanmayacaksın. Sonuç çok çabuk gelecek" diyor.
-      Kaç puan fark bekliyorsun?
-Â Â Â Â Â Â 10!
-      Bu kadar farkı hiçbir kamuoyu yoklaması göstermiyor…
-      Göreceksin. Yüzde 55-45 çıkacak. En az…
Amerikan Başkanlık seçimlerinin yakın tarihinde "ezici seçim zaferi" dendiğinde 1964'te Lyndon Johnson'un (Demokrat) Barry Goldwater (Cumhuriyetçi) karşısındaki yüzde 60'a 40'lık ve Richard Nixon'un (Cumhuriyetçi) George McGovern'a (Demokrat) karşı benzer oranla elde ettiği seçim zaferleri ifade edilmiş oluyor. Obama'dan da McCain'e karşı yaklaşık oranda bir başarı bekleniyor.
Peter Galbraith'ten Boston havaalanı terminalinde işittiğimi birkaç saat sonra 70'lik İlahiyat profesörü, Obama kampanyasının militanlarından biri olan Harvey Cox'tan işitiyorum. "En az yüzde 55" diyor.
Obama'nın beklenen başarısı için yaşlı rahip-profesör "Obama, kuşak değişimini temsil ediyor" diye konuşuyor. "Seçimde kendi lehinde oy patlamasına yol açacak olan genellikle sandığa gidiş oranları her seçimde daha da düşen 18-23 yaş grubunu müthiş biçimde harekete geçirmesi. Milyonlarca genç Obama için sandığa gidecekler…"
"Beyaz Amerika"nın kalbi, Amerikan Bağımsızlık Mücadelesi'nin başlangıç noktası Boston'dan, çağdaş dünyanın bir numaralı irfan merkezi Harvard Üniversitesi'nin koridorlarından yansıyanlar böyle.
Babası Kenyalı, çocukluğu Endonezya'da Müslümanlar arasında geçmiş, siyah Barack Hussein Obama, beyazların gönlünü kazanarak Beyaz Saray yolunda emin adımlarla yürüyor.
"Beyaz Kale", siyah çocuğunu Beyaz Saray'a uğurluyor gibi…
PaylaÅŸ