Paylaş
Kordon’daki tarihi evlerin arasında bir tanesi çok özel bir kimlik taşımakta. Gündoğdu Meydanı’ndan Alsancak Vapur İskelesi’ne doğru yürürseniz; hemen solunuzda büyük, eski bir ev göreceksiniz. Bu ev 1875-1880 yılları arasında halı tüccarı Takfor Efendi tarafından yaptırılmış. Tekfor Efendi, 1922’de İzmir’i terk ederken, bu ev Türk Ordusu’nun karargahı olarak kullanılmış. 17 Şubat 1923 günü başlayan İzmir İktisat Kongresi’nde ise sözkonusu ev Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışma ofisi ve kaldığı yer olarak tarihe geçmiş...
Evet hemen her İzmirli’nin çok yakından tanıdığı bu bina Kordon’daki İzmir Atatürk Müzesi. İzmir Belediyesi tarafından satın alındığı 1926 yılına kadar Naim beyin işlettiği Naim Palas adı ile de tanınan bu bina, 1930 yılında Gazi’ye bir armağan olarak hazırlanarak, kullanımına sunulmuş.
1930-1934 yılları arasında Mustafa Kemal ve İsmet Paşa İzmir’e yaptıkları ziyaretlerde birçok defalar burada kalmış. Atatürk’ün ölümünün ardından 1940’da İzmir Belediyesi tarafından müze haline getirilen bina, 11 Eylül 1941’de ziyarete açılmış.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İzmir Arkeoloji Müzesi’ne bağlı olarak çalışan Atatürk Müzesi yaklaşık iki yıldır kapalı. Tadilat nedeniyle kapalıyız yazıları binanın birçok yerine asılmış durumda. Hiç bitmeyecek gibi görülen bu tadilatla İzmir’e gelen turistlerin gezebileceği bir mekan daha devre dışı bırakılmış oluyor. Bugüne kadar 1972, 1978 ve 1988 yıllarında yenilenen bina, son tadilatla neredeyse kapatılmış durumda. Umarım içinde Mustafa Kemal ile ilgili birçok eşyayı da bulunduran bu bina biran önce tekrar İzmir’e ve İzmirlilerin ziyaretine kazandırılır...
Kordon’un duvarları..
Geçtiğimiz hafta içinde Kordon’daki bir kafeteryanın inşa ettiği tuğla duvar İzmirlilerin gündeminde yer aldı. Verilen tepki sonucunda işyerinin ön bölümünde yer alan kaldırımın üstündeki tuğla görünümlü duvarlar yıkıldı. Bu duvarlar yıkıldı da; hemen yanındaki tahta kaplı duvar, onun yanındaki camdan yapılmış duvar ve daha nicelerine kimsenin tek söz söylediği bile yok.
Geçtiğimiz yıllarda soğuktan ve yağmurdan korunmak amacıyla derme çatma yapılan bedevi çadırlarının yerini şimdi çiçeklik üstü cam kaplamalı çiçeklik duvarları aldı. Estetik olarak ve emniyet açısından tabii çok daha güzel ve kullanışlı, ama burada inisiyatif tamamen işletmecinin zevkine ve beğenisine kalmış durumda. Kontrolü ise yok... İzmir’in en güzel yerinde, inşaat sayılabilecek bir yapılaşma sözkonusu; ama bunun kuralı, yönetmeliği hatta kontrol sistemi mevcut değil..
Sigara yasağı ile başlayan süreçte en soğuk günlerde bile, kafe ve restoranların kapalı bölümlerinde oturmak istemeyen müşterilerin yarattığı açık havada oturma kültürü; malesef düzensizlik ve hakkından fazlasını talep etme olarak Kordon’a yansımakta. Tabii bu biraz da İzmir’in mevsimsel yapısından da kaynaklanmakla beraber; acaba elektrikli ısıtıcılar olmasa soğuk kış günlerinde Kordon’un imbatında, poyrazında burada oturmak mümkün olabilecek mi?
Diğer bir açıdan baktığınızda ise Kordon Esnaf’ı da haklı. Çünkü bu mekanları kullanmak için vermek zorunda olduğu binlerce liralık kiranın getirisini dükanının önündeki yirmi-otuz metrekare alandan sağlamak mecburiyetinde. İşte böyle bir ikilem içinde Kordon’da duvarlar yapılıp, yıkılıyor; alanlar büyütülüp küçültülüyor.. Denetimsizlik ise gecenin karanlığı ile örtülerek tüm hızıyla devam ediyor..
Paylaş