Porto ile deplasmanda oynamak öyle kolay değil. Sahasında yenmediği takım neredeyse yok.
Aslında adamların yeri UEFA da değil. Çok güçlü bir ekip. Takımda ki tüm oyuncular Avrupa' nın sayılı kulüplerinin transfer listesinde. En büyük gelirleri sattıkları oyuncular. Porto kupaların daimi takımlarından.  Porto takımına karşı sahada ki 11' in çok koşması ve pas yüzdesinin çok yüksek olması lazım. İlk yarıya bakıyoruz Tabata tüm topları rakibe bırakıyor, Aurelio topla neredeyse buluşmadı, Guti defansa kadar gelip pasörlük yapmaya çalışıyor, Nihat boş boş koşular yapıyor (dahası ne yaptığını bilmiyor) Hilbert birçok kez orta sahada topu arkadaşı yerine rakibe devrediyor.  Beşiktaş' ın ilk yarıda ki en önemli pozisyonu 3. dakikada Bobo' dan geliyor. Helton' u geçse skor değişecek ama son hamlesini yapamıyor. Maça bakıyorum iki takımda uykuya geçmiş. Atanın kazanacağı maç gibi. Beşiktaş rakip sahaya gitmekte zorlandığı gibi, defansdan topu çıkarmakta da oldukça zorlanıyor. Falcao ve Hulk yaptıkları presle defansı hataya zorluyor. Ve maçın 35. dakikasında şaka gibi bir penaltı ile Porto golü buluyor. Şaka gibi bir penaltı diyorum çünkü; Hakan çok acemi bir şekilde topa çıkıyor. Bu kalecinin kendine güveni neredeyse kalmamış. Bir kaleci bu şekilde topa çıkmaz. Çıktın madem penaltı gibi penaltıya sebebiyet ver. İzlerken kızmaktan çok güldüm. Allah iyiliği versin Hakan. Hakan aslında fena kaleci değil. Çok zor toplarda başarılı kurtarışlar yapabiliyor. Acemiliklerini üstünden atsa kalenin vazgeçilmezi olabilir. Bir zamanlar Fevzi vardı kartalın file bekçisi. Oda aynı Hakan gibiydi. En zor topları çıkartır, en rahat topları kalesinde görürdü. Hakan bana güven vermiyor ve geldiği günden beri de veremedi.  Sakatlıktan yeni çıkmış ve hiç de hazır olmayan Mehmet Aurelio' nun yerine keşke başka biri oynasaydı. Sahanın en kötülerinden hatta ve hatta en kötüsü o oldu.   İkinci yarıya Schuster hatalarının birinden vazgeçerek Tabata' nın yerine sahaya Holosko' yu sürdü. Holosko' nun oyuna girmesi ile kara kartal hücumda daha etkili olmaya başladı. 55. dakika Rodriguez 2. sarıdan oyundan atıldı. O dakikadan sonra Beşiktaş rakibini ısırmaya başladı ki, 60. dakika Holosko' nun topu direkten dönerken, 62. dakikada Nihat' ın füzesi ile skor eşitlendi. Maçı alırız umudu yükselirken 66. dakikada Toraman' da 2. sarıdan kırmızıyı gördü ve oyundan atıldı. Umutlar bir anda suya düştü. 75. de Bobo' nun 45 metreden gönderdiği top üst direkte patladı.  Hoca ile aralarında ki kavgadan sonra Fatih Tekke hiç değilse son 20 dakika oynar demiştim ama Alman inadı böyle birşey olsa gerek. Fatih' i bundan sonra zor izleriz gibi gözüküyor. Bu konuda yönetimin araya girmesi gerekmektedir.  Neticede Porto deplasmanından alınan 1 puan Beşiktaş' ın elini kuvvetlendirdi. Gruptaki en yakın rakibi ile arasındaki puan farkını 4' e çıkardı. Kara kartal bu gruptan Porto ile güle oynaya çıkar.  Bir tepkimi dile getirmek istiyorum. Porto seyircisi dün akşam acaba kaç kişiyi delirtti. Pozisyon yokken bile hakemi etki altına almak için verdikleri tepkileri gördünüz mü? Bizim taraftarlar Porto' lu oyuncuları alkışladır. Centilmenlik kötü birşey değil. Avrupa'da hangi kulübümüzü alkışladılar alınan galibiyet sonrasında. Ben bu yaşımda hiçbir ülke takımımızın yurt dışında rakip takım seyircisi tarafından alkışlandığını hatırlamıyorum. Porto taraftarı maçı çevirebilmek amacı ile hakeme oynuyorlar. Bizimkilerde kendi takımına tepki vermek için rakibi alkışlıyorlar. Avrupalı ile aramızda ki fark bu malesef. Onlar taraftar bizimkiler de, tepkitar. Şimdi pişmanmısınız eyy büyük Beşiktaş taraftarı.  İbrahim Üzülmez yaşının adamı falan değil. Bu adam olsa olsa 20 yaşındadır. Helal olsun kaptan sana. Sahanın en iyisi ve alkışı en çok hak eden adam deli ibo.Ernst bu takımın vazgeçilmez oyuncusu olduğu birkez daha gösterdi. Ersan Gülüm' de alkışı hakendenlerden biri bana göre. Defansda neredeyse sıfır hatayla oynadı. Maç 1-1 devam ederken çizgiden çıkardığı topla Beşiktaş' ı ipten aldı. Aferin Ersan sana. Gülüm benim.  Farkettiniz mi bilmiyorum ama; teknik kadro da dahil olmak üzere Beşiktaş' da gülen birine denk gelmedim. Herkesin suratından düşen bin parça. Ne oldu bunlara anlamak mümkün değil. Mutsuzlar gerçekten mutsuzlar. Tek gülen Guti ile Aurelio. Guti hep gülen yüzlü birisi zaten. Aurelio' nun da mizacı böyle. Korkarak iş yaparsan korktuğun başına gelir.