Paylaş
Bazen kişiye dayanılmaz bir acı verebilir. Genel olarak bakıldığında çocukluğunda ihanete uğramış, terk edilmiş, reddedilmiş, düş kırıklığına uğramış, küçük düşürülmüş ya da tecrit edilmiş kişilerin veya kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları görülmektedir. Bazen kıskançlık aşırı boyutlarda olabilir. Kıskançlıklarla zedelenen evlilik ilişkisinde sevgi, saygı ve güven azalmaya başladığı için cinsel yaşam sekteye uğrayabilir. Bunun sonucunda kadınlarda en sık cinsel isteksizlik ve orgazm sorunları, erkekte ise sertleşme sorunları ve erken boşalma görülür; sözü edilen sorunlardan dolayı ilişki içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Yani kıskançlık cinsel sorunlara yol açabilir.
TADI KAÇMAMALI
Eşleri bir arada tutmaya yarayan, evlilik bağlarını güçlendiren, patolojik olmayan ve tadında bırakılan kıskançlık ilişki için yararlı olabilir. Çünkü tadında bir kıskançlık; ilişkiyi canlı tutabilir, kişileri birbirine bağlayabilir, ilişkinin korunmasını sağlayabilir, kişiye önemli ve değerli olduğunu hissettirebilir, çifte kaybetme duygusunu hatırlatabilir, çiftin birbirine emek vermesine yol açabilir, ilişkide var olan duyguları güçlendirebilir, aşkın ateşlenmesini sağlayabilir ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılabilir. Ancak, kıskançlığın tadı kaçırılırsa, ilgiden, sevgiden yoksun kalma kaygısı çok ciddi düzeylere ulaşırsa, bu hem çifte hem de ilişkilerine zarar verebilir. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır.
YARALARI ONARIN
Kadın ve erkeklerin kıskançlık duygusu ile baş etme yöntemlerinde büyük farklılıklar bulunur. Kadınlar genel olarak kendi hak ve isteklerinden vazgeçen ve alttan alan bir yaklaşım göstermekteyken; erkekler genellikle tehdit ederek ya da kaba kuvvet kullanarak sonuç elde etmeye çalışırlar. Oysa kıskançlık duygusu ile mücadelede ilk adım geçmişin yaralarını onarmak ve onları bugünün ilişkisinde iyileştirmektir. İkinci adım güven duygusunun onarılmasıdır. Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık iletişimin olmamasıdır. Bu nedenle imalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekir. Kişi kıskançlığının altında yatan duygu ve düşüncelere ulaşmalı, kıskançlık duyduğu anlardaki düşüncelerini incelemeli ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmelidir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve mantıklı olup olmadıklarına daha tarafsız bakmayı sağlar.
SEVGİYİ PAYLAŞIN
Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları şey ilişkiyi korumak ve sürdürmektir. Sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanmalıdır. Çift sevgisini birbirine ne kadar çok verirse, o kadar çoğu geri dönecektir, çift kullandığı ölçüyle ölçülecektir. Çoğu insan sevginin sadece bir duygu olduğunu sanır, oysa sevgi duygudan ziyade bir mevcudiyet biçimidir. Sevgiyi paylaşmak ve göstermek bir tercihtir. Olgun sevgi eşlerin birbirlerine dikkat, kabul, takdir, şefkat sunması ve kendileri olmakta özgürlük tanınması üzerine inşa edilebilir ve içinde patolojik kıskançlığın barınmasına izin vermez.
Ön sevişme çok önemli
Yaklaşık olarak 2 yıllık evliyim fakat henüz karı koca olamadık. Benim vajinismus problemim vardı. Bir şekilde kendi başımıza bu sorunumuzu çözdük. Ancak, sonrasında isteksiz olmaya ve cinsel ilişkide ağrı hissetmeye başladım. Sizce vajinismusu çözdükten sonra neden bu problemi yaşıyorum?
Vajinismus toplumumuzda sık karşılaştığımız bir cinsel işlev bozukluğudur. Tedavisi kolay olan vajinismus, cinsel terapi süreçleri ile en sağlıklı şekilde çözümlenebilir. Cinsel terapiyi bilmeyen, sorununu tam olarak anlamayan çiftler, çoğu zaman kendi başlarına kalarak çözüm üretirler. Bu çözümlerde ilaç tedavisi başta olmak üzere farklı farklı yöntemleri deneyen çiftlerde hep aynı hata yapılır. Çiftler cinselliği sadece vajina-penis birlikteliğinden ibaret düşünürler ve cinselliğin diğer boyutlarını göz ardı ederler. Öncelikle eşinizle konuşup penis-vajen birlikteliğinden çok duyulara odaklı ön sevişmenin olduğu bir cinsellik yaşamanız gerekli. Uyarım noktaları dediğimiz erojen bölgelerinizin keşfini gerçekleştirilmeli ve cinsellikle ilgili doğru bilgileri içeren yayınları okumanız gerekli. Ancak probleminiz halen çözüme kavuşmazsa bir cinsel terapistten yardım alarak cinsel terapi sürecine başlamanızda yarar var.
En az 6 hafta
Ben 1 senelik evliyim. Eşim 15 gün evvel doğum yaptı. Kanaması devam ediyor ama biz normal şartlarda da adet döneminde cinsel ilişkiye giriyorduk. Şimdi de girsek olur mu? Cinsel ilişkiye girmemiz için bu süre yeterli midir. Ayrıca şu an bebeği emziriyor. Korunmamıza gerek var mıdır? Öyle ise hangi yöntemi kullanmamız sağlıklı olur?
Hamilelik süreci yaşayan ve ardından doğum yapan her kadının bedeninde bir takım değişikliler olur. Hamilelikte ve doğumda ortaya çıkan değişikliklerin normale dönmesi için gereken süre yaklaşık 6–8 hafta arasıdır. Bu dönemde miktarı giderek azalan, rengi ve kıvamı açılan vajinal kanamalar olur. İster normal, ister sezaryenle doğum yapmış olsun, eşinizin kanamaları tamamıyla bitmeden ilişkiye girmek sağlık sorunlarının oluşmasına neden olabilir. Rahmin içi ve vajina doğum sonrası meydan gelen lohusalık kanaması ile hassaslaşır ve bundan dolayı mikroplar daha kolay üreyebilir. Bu tarz iltihaplardan ve enfeksiyonlardan korunmak için doğumdan sonra kanamaların bitmesini beklemek gerekir. Normal doğum sonrası, vajina dokusu ödemlidir. Doğum sırasında vajinada oluşmuş zedelenmeler ve yırtıklar söz konusudur. Doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra, bu dokular kendini toplar ve cinsel yaşam başlayabilir. Cinsel yaşama başlamadan önce kadının jinekolojik muayene yaptırması ve doktorunun önerileri doğrultusunda başlaması daha sağlıklıdır.
GÜNÜN SÖZÜ
Hayatınızı ve kendinizi seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayın, “sevin ve üretin” lütfen, ruhunuza iyi gelecektir.
Paylaş