Paylaş
Soma maden faciası karşısında yüreğimiz yandı, günümüz karanlık, canlarımız hala yer altında, acımız çok büyük, başımız sağ olsun Türkiyem...
Her gideni “şehit ve mekanı cennet” sözleri ile kutsayıp, geride bırakılanların yaşadığı cehennemi bir zaman sonra unutan başka bir memleket var mıdır, bilinmez ama ölümün bu denli övgü aldığı çok az coğrafya vardır herhalde... Ne yazık ki bugünlerde duyduğumuz feryatları yarın duymayacağız ve o insanları acılarıyla, kendi cehennemiyle baş başa bırakacağız... Ve biz unuttuğumuz için bu acılar yine, yeni, yeniden yaşanacak ve bir zaman sonra bu yazılanları da unutacağız ta ki bir dahaki derin acıya kadar... Yapılanlar da yine her zaman ki gibi kar kalacak ihmali olanların yanına ve ateş hep düştüğü yeri yakmaya devam edecek... Ben bir çözüm var mı, bilemiyorum ama bildiğim tek şey, bir vicdanımız olduğunu sadece felaketlerde değil, her zaman hatırlamak...
YALNIZLIK, HÜZÜN, ÇARESİZLİK
Ekmek aslanın ağzındaydı, artık kömür karasında ve toprağın altında... Orhan Veli bir şiirinde, “Yüz karası değil, kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası” diyordu. Maden faciasında yaşamını yitiren işçilerden birinin avucunda bulunan kağıtta “Oğlum, hakkını helal et” yazması, ölümü göze alarak çalışanlar için yazılan bu şiiri bize tekrar hatırlattı... Bu nedenle söylenecek çok şey varken, derin acılar karşısında susmak, erdemdir... Ama maden ocakları matem ocaklarına dönüşmüşken, ‘insan’a değil ‘taş’a yatırım yapılmışken, susmak, acıların en beteri... Mevlana’nın dediği gibi; “Dokunamadığım, göremediğim dindiremediğim bir acı taşıyor yüreğim, biraz yalnızlık, biraz hüzün, biraz çaresizlik...” Geriye doğru baktığımızda, bir avuç kömür için, ömür verenlerin yaşadığı, kara ve karalar bağlamış bir şehir olan Soma, bize millet olduğumuzu tekrar hatırlattı...
TERAPİSTLER GÖREV BAŞINDA
Hayatı trajik kılan en temel özelliklerin başında ölüme doğru giden varlık oluşumuz geliyor. Bu nedenle gerek işçi yakınlarının mağduriyetinin giderilmesi, gerekse arama kurtarma görevi yürüten personelin olumsuz koşullar altında çalıştıkları göz önünde bulundurularak, Soma’daki maden ocağı faciasından sonra devletin çeşitli kurum ve kuruluşlarında görev alan psikiyatri hekimlerinin, terapistlerin, uzman psikologların ve sosyal hizmet uzmanlarının madencilerin ailelerine ve yakınlarına psikososyal destek vermesi çok önemli... Çünkü travmatik kayıplar kaygı bozukluklarına yol açabiliyor. Kişiler yaşadıkları travmaları zihinlerinde flashbackler, kabuslar veya travmayla ilgili gün içerisinde zihne gelen ve durdurulamayan düşüncelerle tekrar tekrar yaşayabiliyorlar, kaçınma davranışları, uyku problemleri, öfke ve konsantrasyon güçlüğü gibi fiziksel olarak uyarılma belirtileri gösterebiliyorlar. Kişinin kendisi ve dünya hakkındaki görüşlerini derinden etkileyen maden trajedileri gibi travmalarda, kendine zarar verme davranışları görülebiliyor, ilişki problemleri yaşanabiliyor ve kısa süreli paranoyalar görülebiliyor. Travma sadece zihinde, davranışta ya da duyguda kodlanmıyor, beden travma yaşandığı anda nasıl tepki verdiğini hep hatırlıyor. Bazı durumlarda zihin tarafından bastırılmış, hafıza tarafından getirilmekte zorlanan sahneler, anlar veya yaşantılar, beden tarafından hatırlanıyor.
Paylaş