Farklılıkları avantaja dönüştürmeliyiz

Türkiye için başarının iki anahtarı var.Bunlardan ilki, katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üretmek.İkincisi de kadınların iş dünyasına katılımını artırmak.

Haberin Devamı

Gelişmiş ülkelerde Endüstri 4.0, 4. Sanayi devrimi ile birlikte, kadın ve erkek çalışan oranında önemli bir değişim yaşanması bekleniyor.
Yıkıcı inovasyon olarak nitelendirilen dördüncü sanayi devriminin çözümü olarak görülen, nesnelerin interneti, yapay zeka gibi teknolojilerin doğası gereği, yeni ve gelişmekte olan meslek dalları ve esnek çalışma ortamının, cinsiyet farklılıklarının ortadan kalkmasını sağlayacak potansiyele sahip olduğu düşünüyor
Peki Türkiye’de neler oluyor?
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Gap Raporu 2015’te, Türkiye 145 ülke arasında 130. sırada bulunuyor.
Ekonomik Katılım ve Fırsat alt endeksinde bölgede en düşük performans gösteren ülke konumunda.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi, Türkiye İstatistik Kurumu, ‘İstatistiklerle Kadın 2017’ çalışmasının sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye’de 40 milyon 535 bin 135 kişilik erkek nüfusuna karşılık, 40 milyon 275 bin 390 kişilik kadın nüfusu bulunuyor.
Hanehalkı iş gücü araştırması sonuçlarına göre 2016 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı yüzde 46,3 olarak belirlenirken, bu oran erkeklerde yüzde 65,1, kadınlarda ise yüzde 28 seviyesinde gerçekleşti.
Eğitim durumuna göre iş gücüne katılım oranına bakıldığında kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe iş gücüne daha fazla katıldıkları görülüyor.
Kadın ve erkeklerin iş hayatındaki farklılıklarını Bursa’da iş hayatında olan başarılı kadınlar ile konuştuk.
İş hayatında kadın, erkek diye sınıflandırmanın cinsiyet farkından dolayı birçok problemi de yanında getirdiğini ifade eden TOBB Bursa Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir, “Bu ayrımı doğru bulmuyorum elbette, ama bu kadın, erkek arasındaki farkları görmezlikten getirmiyor. Fiziksel farkların ötesinde; değer yargılarımız, olaylara yaklaşımımız, tutum ve davranışlarımız da farklılıklar var asıl. İletişim, problem çözmek ve stresle mücadele etmede bu farklar daha net görülüyor diye düşünüyorum. Kadın ve erkeğin iletişim amaçları daha en başından, kökten farklı… Erkek bilgi alıp vermek için iletişime geçerken, çok kelime kullanmadan görüşünü ifade eder. Oysa ki bizler, bilgi alışverişi dışında birçok konuda iletişimdeyiz. İlişkilerimizde güven oluştururken, stres yönetiminde, duygularımızı ifade etmede daha cesuruz. Her sorunun çözümünde olduğu gibi kadınların iş yaşamında karşılaştığı problemlerin çözümünün de “eğitim” ile sağlanacağına inancım tam. Sosyal değerleri değiştirmek kolay değil. Oysa ki, yaratılışımız sebebiyle olan farklılıkları olumlu yönleri ile değerlendirmeliyiz. Netice de ; kadın ya da erkek olmaktan ziyade “insan” olmak zor zanaat..” diyerek iş yaşamında kadın ve erkeği özetledi.
Sözlerine BUİKAD’ın markası haline gelen olan “Kadın Güçlenir ise Türkiye Güçlenir” sloganı ile başlayan Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği (BUİKAD), Başkanı İpek Yalçın, her iki cinsinde birbirine göre iş hayatında avantaj ve dezavantajları olduğunu kaydetti.
Farklılıkların avantajını iyi kullanabilmenin önemli olduğunu dile getiren Yalçın, “Kadınların annelik duygusundan gelen empati kurma yetenekleri, birden çok işi biranda yapabilme becerileri, çok yönlü düşünebilmeleri avantaj. Dünya artık kadını iş hayatına eşit şartlarda kattığında verimlilik ve karın arttığını kanıtlamış ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yöneldi. Nüfusunun ve ekonomisinin yüzde 50 sini oluşturan Türkiye’de eşitlik temelli politikalar geliştirilmeli kadın acilen istihdama dahil edilmelidir” dedi.

Haberin Devamı

EN MAJÖR FARKLILIK, BAŞARI KARŞISINDAKİ DAVRANIŞ

Haberin Devamı

Dünya genelinde kadınların, erkek profesyonellere oranla kendisini ispat etme ve başarılı olmak adına daha fazla performans sergileme baskısı hissettiğinin altını çizen Esperto Danışmanlık Kurucusu Selma Çetinkaya Türker de “Bugüne kadar ki deneyimlerime baktığımda, kadın ve erkek profesyoneller arasındaki yönetsel yaklaşımlar ve iş yapış şekillerinde major bir farklılık görmedim. Sanırım en major farklılık, kadın elde ettiği başarı konusunda daha mütevazi davranırken erkeğin bu durumdaki davranışlarının daha abartılı olmasında. Bu davranışsal farklılık erkek egemen iş dünyasında, bazen özgüven eksiğiymiş gibi algılanmaya sebep olabiliyor. Kadınların duygusallığı birçok kurum kültüründe zafiyet olarak görünürken uzun yıllardır bu duygusallıktan doğa gelen empatinin yönetim sürecinde kadının elini güçlendirdiğini görmekteyim. Kadın birçok özelliğinin yanı sıra, daha dışa dönük, empati kurabilen, esnek ve daha sezgisel bir bakış açısına sahip olması nedeniyle yönetim süreçlerinde bu ve buna benzer özellikleriyle elini daha da güçlendirebiliyor” açıklamasında bulundu.
Daha önce de bir yazımda belirtmiştim.
Üretmenin cinsiyeti yok.
Ne zaman ki çalışma hayatında cinsiyet eşitliğini sağlayacağız, farklılıkları avantaja çevireceğiz, o gün ekonomik olarak da gelişmiş ülkeler arasında yer alacağız.
Sanayi devrimlerini kaçıran ya da arkadan takip eden değil, söz sahibi konuma geleceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları