* Fenerbahçe'de neler oluyor? Christoph Daum, formasını atan Tomas'a gösterdiği tepkiyle aslında kimlere mesaj yolluyor?
Daum'un beyanatlarından önce dikkate alınması gereken Tomas'ın açıklamaları. Tomas, ‘‘Herkes uyur gezer gibi oynuyor. Kimse birbirine yardım etmiyor’’ diyor. Söyledikleri doğru ve bu sahada da gözüküyor. Önemli olan buna çare olmak.
F.Bahçeli futbolcu gol attığı için sevinirken kart görüyor. Takım arkadaşlarına koşacağına, bayrak direğini yerinden söküyor. Bunu yapan Tuncay, böyle bir şey var mı? Böyle ceza alınır mı? Tuncay, şampiyonluğa giden takımın umut bağlanan genç yeteneği. Sonra da özür diliyor. Böyle iki de bir her yaptığın şeyden özür mü dileyeceksin, Tuncay?
Bizde yeni yeni şeyler doğdu. Futbolcu gol atıyor, antrenöre koşuyor. Sanki gol pasını antrenör verdi. Takım arkadaşlarıyla hiç bağı yok, herşey sahtekarlık üzerine kurulu. Oysa o top sana gelene kadar, takımın içindeki arkadaşlarının büyük emekleri var.
Başka örneği var mı?
Sorarım size, Avrupa'da futbolcunun golü attıktan sonra gidip, antrenörünün elini öptüğünü gördünüz mü?
Futbolcu, antrenöre koşarken öyle bir depar atıyor ki, maçta böyle bir deparı yok. Arkadaşları, onu yakalarsa yere yatırıp öpmeyi başarıyor. Onu yere indirirken sakatlık da yaşanabilir. Futbolcunun gol attıktan sonra koşacağı tek yer vardır, arkadaşları. Seyirciyi de selamlarsın, antrenörü de belki ama bu arkadaşlarınla sevinci yaşadıktan sonra olur. Böyle bir göz boyama, sahtekarlık düzeni kurulmuş ki, akıl alacak gibi değil. Futbolcu aktör gibi oynuyor.
Mesaj değil icraat
Başa dönelim, F.Bahçe'yi toparlayacak olan Daum'dur. Takımdaki birlik, beraberliği, yardımlaşmayı sağlayacak olan odur. F.Bahçe kötü oynuyor, orta sahası yok. Orta sahan yetersiz bile olsa, bazı eksikleri yardımlaşarak ortadan kaldırabilirsin, ama bu da yok. Ümit'e bakıyorsun, bir kenarda top bekliyor. ‘Yardım edeyim’ düşüncesi yok. Selçuk'un yetenekleri kısıtlı, Aurelio pır-pır ama yetmiyor. Yani orta sahada yardımlaşma şart. Ne var ki, herkes kendi havasında. Küme düşen Adanaspor karşısında bile bu kadar vurdumduymaz oynanmaz ki, bu maç şampiyonluğa giden takım için çok önemli. Demek ki, F.Bahçe takım olamamış, herkes kendini kurtarmaya bakıyor.
Şimdi deniyor ki, Daum mesaj veriyor. F.Bahçe zaten her rakibine 5-6 atıp da maç kazanmıyor ki. Kazanırken emdiği süt burnundan geliyor. Adamların ayakları zaten havada değil ki, hep yerde. Ne mesajı, bunu düzeltmesi gereken Daum'un kendisi. Mesaj değil, gerekeni yapması lazım.
Tomas'ı çıkarmak hataydı
* Tomas'a ceza verilmeli mi, ya da nasıl bir ceza verilmeli?
Formayı atmak çirkin bir davranış. Biz formaya biraz fazla hassassız. Türk insanı için bayrak gibidir forma. Tomas özür dilemiş, ama muhakkak ceza alacak. Sonra affedilir mi, affedilmez mi, bilmem. Ama bir gerçek var ki; F.Bahçe'nin en çok savaşanlarının başında o geliyor. Tomas'ı çıkartıp, başka yabancıyı soktuğunda, demek ki sen takımı yanlış kuruyorsun. O takımda hiç çıkmayacak adam Tomas. O da reaksiyon gösteriyor. Antrenör de, iş büyümesin diye görmemezliğe geliyor. Ama herhalde konu tatlıya bağlanır.
Susunca işler yoluna girdi
* Beşiktaş için yeniden bir çıkış başladı diyebilir miyiz?
Beşiktaş, Gaziantepspor karşısında ilk yarı fevkalade iyi oynadı. Tabii Gaziantep'in de F.Bahçe'ye karşı olduğu gibi açık bir futbolu tercih edip kazanmayı düşünmesi bunda etkili oldu. İkinci devrede oyun ortada geçti.
Beşiktaş'ın morale ihtiyacı var. Futbolcunun morali iyi oldu mu, iyi oynar. Zaten Beşiktaş'ın iyi oynayacak oyuncuları var. Yalnız dediğim gibi moralsizseniz, beyninizden çıkan emirleri adaleniz yapmaz. Korku da girdi mi işin içine, bu kolay kolay atlatılmaz. Lucescu'nun da dediği gibi, futbolcular çok faul yapıyor. Çünkü rahat değiller, kendilerine güvenleri yok. Şimdi bunu kazanmaya çalışması lazım Beşiktaş'ın. Yoksa hakem, federasyon, şunun bunun hakkındaki beyanatlarla bunlar kazanılmıyor. Bazı futbolcular gönderilecek, paraların bir kısmı ödenmeyecek gibi sözlerle futbolcuya da ruhsal yara açılıyor. Yanlış, rakibi küçük gören beyanatlara son verildi.
Beşiktaş'ın önünde 7 tane maç var ve şampiyonluk da yüzde yüz F.Bahçe'nin değil. Samsunspor maçıyla başlayan, yönetimin de açıklamalarıyla hatalarının olduğu süreç de noktalandı. Beşiktaş düzelecek ve daha iyi olacak, zaten düzelmek de mecburiyetinde.
Galatasaray önce omurgayı oturtmalı
* G.Saray'da bir transfer harekatı başladı. Yıldıray, Hamit gibi futbolcular başta bir çok isim geçiyor. Bu isimler G.Saray'ın ilacı olabilir mi?
Olmaz. G.Saray bir kere en başta omurgasını oturtacak. Ondan sonra transfer yapacak. Şu anda omurgayı teşkil edecek oyuncuları yok. Bir sürü oyuncu değiştirmek gibi maddi olanağı da yok G.Saray'ın. Bazıları fedakarlık yapacak, ama bu ekonomik düzende ne kadar fedakarlık yapabilirler. Gözüken o ki, G.Saray, Beşiktaş ve F.Bahçe'nin talip olduğunun peşine düşüp, fiyat artırıp, rakiplerinin önünü kesme yarışında. G.Saray bunları yapmak zorunda. Futbol takımını güçlendirmek istiyor ki, şampiyonluğa oynamayan bir takıma alışık değil.
Ne var ki, Hamit Altıntop ve Yıldıray ile bu iş gitmez. G.Saray'a ağır, güçlü oyuncular lazım. Bunlar kim olabilir? Yabancılar. Onları nasıl alacaksın, o da ayrı bir problem. G.Saray için zor. ErgunGürsoy'un işi daha da zor. Çünkü o ister ki, hep takımı güçlü olsun. G.Saray Futbol Şubesi’nin başına da bu yüzden geliyor ama imkanlar ne kadar elverecek, bunu göreceğiz.
Şenol Güneş'e haksızlık edildi
* Futbol Federasyonu ile Şenol Güneş'in yollarının ayrılmasını ve yaşananları nasıl yorumluyor sunuz?
Şenol Güneş istifa mı ediyor, yoksa ettiriliyor mu? Sözleşmesine 500 bin dolar tazminat konuyor, adam benim haberim yok diyor. Bir tazminat olur da 500 bin dolar olmaz. ‘Ben bu parayı almıyorum yayıncı kuruluştan’ diyorsun, adam sesini çıkarmıyor. Sonra yine de suçlu oluyor. İyidir, kötüdür bu tartışılır, ama Türk futbolunda en büyük başarıya imza atmış. Kimisi Milli Takımı Avrupa Şampiyonası'na soktu diye göklere çıkarıyor, Güneş, öyle veya böyle dünya üçüncüsü yapmış, eleştiriliyor. ’5 maç kaybettim’ diyor Güneş. Sen onu gönderiyorsun, neden Avrupa Şampiyonası'na gidememiş. Kötü oynamış girememiş. Güneş'e haksızlık ediliyor. Paragöz olarak gösterilmesi yanlış. Hakkı olanı istiyorsa, federasyon da vermek zorunda. Lafı dolaştırmanın anlamı yok. Adam seni bir yere getirdiyse, sen de parasını pulunu yaptığı sözleşmeye göre vereceksin. Bir sürü adamı uçaklar tutup, çoluğuyla çocuğuyla maça götüreceksin, en lüks otellerde ağırlayacaksın, sonra da antrenörünün maaşını ve tazminatını vermeyeceksin. Böyle yağma yok.
Bizans oyunları
Federasyon başkanlığının da Türkiye'de ne anlama geldiğini anlamış değilim. Başkan ‘Genel Kurul'da adaylığımı koyduğumda seçilirim‘ diyor. Neden seçiliyor, iyi iş yaptığı için mi, yoksa idare edemediği için mi? Dünya üçüncülüğünü koz olarak mı, kullanıyor? Bu başarıyı başkan mı sağladı? Teknik direktör ve futbolcu ne yaptı? Başkan, teknik direktörü müydü o Milli Takım’ın?
Zaten federasyon başkanının Milli Takım’la ne işi var. Federasyon teknik direktörü atar, işi organize eder. Yoksa 50 Bizans oyunuyla antrenörü göndermez ki. Teknik direktör çıkıyor, bas bas bağırıyor, ‘‘Aldığım parayı verdim’’ diyor. Şimdi Şenol Güneş'i suçlamanın bir anlamı yok.
Federasyon başkanı futbolu iyi idare ettiği için mi her türlü hakem dümeni dönüyor? Hangi hakemi ne zaman hangi maça vereceğini iyi organize ediyor. Kulüplerin istediği bu mu? Neden kulüplere paralar gönderiliyor? Avantaj sağladığın zaman fevkalade iyi.
Federasyonun herşeyi hakkaniyetle götüren bir kurum olması gerek. Hakemlerin işine karışmayan, takımın puan kazanmasına sevinen, yenilmesine de sevinmeyen bir federasyon olması lazım. Beşiktaş önce ‘‘Hakemler hakkında konuşmuyoruz. Çünkü cezalandırılıyoruz’’ diyor. Bir hakem veriliyor, bir takımın kafası kopartılıyor.
Federasyon iyi idare ediyorsa devam etmesi lazım. Keşke iyi idare etsinler de 40 sene görevde kalsalar.