Tayland’da bir farkındalık : Gülmenin önemi

Taylandan’dan herkese merhaba...

Haberin Devamı

Dünkü yazıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Son dönemde özellikle hepimizin yargılarımız, ailesel bakış açıları, inanç ve cinsel ayrımcılık gibi pek çok etkenden dolayı ne kadar büyük bir baskı altında olduğumuzu fark ediyorum.

Çocukluğumda çok güldüğüm zaman annem: ‘Can ciddi ol, erkek adam ciddi olur’ derdi.

İnanın gerçekten çok iyi bir anne olmasına, her daim bana karşı sonsuz sevgisi ile yaklaşmasına rağmen oda beni bir erkek çocuğunu yetiştirmesi gerektiğini düşündüğü gibi yetiştirmeye çalışıyordu.

Muhtemelen benim büyüdüğüm zaman kendi babası, dedesi gibi ağır başlı bir adam olmamı düşlüyordu.

Çünkü insanlar ailelerinden her neyi görüyorlarsa, onu doğru olarak kabul ediyor ve tüm dünyaya onu yansıtmaya çalışıyorlar. Hatta bu iş, ilişki, siyaset ve cinsellikten hayattaki her noktaya kadar aynı şekilde devam ediyor.

Haberin Devamı

İnsanların ailesinin inançları ve gelenekleri her ne ise, onlara göre herkes o şekilde olmalı. Bu da onlar gibi düşünmeyenleri ve onlara ters hakaret edenleri dışlamalarına neden olabiliyor.

Bugün şunu düşündüm; Tibet’te bir bebek budist olarak, Hindistan’da başka bebek Hindu olarak, Suudi Arabistan’da başka bir bebek Müslüman olarak, İtalya’da bir başka bebek Hıristiyan olarak ve İsrail’de başka bir bebek Yahudi olarak doğdu. Aslında ailelerinin sahip oldukları dinlerden dolayı o dine mensup olarak dünyaya geliyorlar. İlerleyen hayatlarında yaşadıkları ülke ve şehirin yargıları, çevrelerinde dönmekte olan kültürel akıştan dolayı yaşam biçimleri ve inançları şekil alıyor.

Tabi bu sırada her inanç grubu, kendilerinin doğru yolda, hatta daha iyi bir yolda olduklarını düşünüyorlar. O zaman o masum ufacık bebekler tamamen doğdukları alanın gerçekliğini yaşamaya başlıyorlar. Ve bir gün, o bebekler büyüdükleri zaman, kendilerinden farklı olanları belki de dışlayacaklar.

Sonuç olarak söylemek istediğim şu; Bizler ne zaman ki her birimizi olduğumuz gibi kabul ederek, birbirimize saygı duyup, kimsenin kimseden üstün olmadığı gerçeğini kabul ettiğimizde Dünya gerçek anlamda gülümsemeye başlayabilecek...

Haberin Devamı

Bazen üstümüze gelen baskı o kadar ağırlaşıyor ki zar zor gülebiliyoruz.

Tekrar gelelim konumuza.

İnanın bana ben uzun yıllar gerçekten gülemedim, gerçek anlamda kahkaha atamadım.

Sonra kendi üstümde çalışa çalışa, yaşadığım farkındalıklarla kendi içimdeki neşe ve doğal kahkaham ile buluşabildim.

Türkiye’de mutlu olmak, kahkaha atmak bazen genel anlamda ciddiyet ve mutsuzluğu benimsemiş insanlar tarafında hoş karşılanmayabiliyor. Lakin elbette bu da değişebilir. Değişebilir derken, herkes durduk yerde kahkaha atsın demiyorum. Sadece birbirimize saygı duymayı, yargılamamayı, kökenimizdeki çeşitliliklerden dolayı farklı ve zengin olduğumuz gerçeğini kabul ederek yaşayabiliriz. Farklılıklarımızı severek daha da mutlu olabiliriz.

Haberin Devamı

Tayland’da etrafta devamlı gülümseyen, kahkaha atan ve bundan keyif alan insanları gördüğüm zaman bizim de bu gerçekliği keşfetmemiz gerektiğinin farkına vardım. Siz kahkaha atabiliyor musunuz? Neşe içinde gülümseyebiliyor musunuz? Mutlu olmaya karşı üstünüzde bir baskı varmı?

Sevginin kaynağı seni içime davet ediyorum. İçimdeki neşeyi, mutluluğu ve sevinci tam olarak yaşamaya, bu bedende o coşku ve sevgi dolu ruhun neşesinde yaşamaya niyet ediyorum...

Sizi seven bir Can...

 

Yazarın Tüm Yazıları