Paylaş
Türkiye tarih boyunca pek çok dine ve uygarlığa ev sahipliği yapan, farklılıkları sevgi ile kucaklayan muhteşem bir varoluş...
Osmanlı bir çok dinin ve toplumun barış içinde yaşadığı, İslam dininin kutsal ayı, 11 ayın sultanı Ramazan’ın sevgi ile yaşandığı bir toplum olmuş.
Çocukluğumda 11 yaşımda, bütün Ramazan ayı boyunca oruç tutarken, bir taraftan o yaşımda Ramazan’ın derinliğini araştırmaya başlamıştım.
Oruç tutmanın pek çok dini öğretide olduğunu gördüğüm zaman, önemini çok daha iyi algılamaya başladım.
Tabi oruç tutarken bir taraftan bu bir nefs terbiyesi olduğu için, sadece beslenme ile değil olumsuz duygu ve sözcüklerden de kendimizi özgürleştirmemizin ve kimsenin kalbini kırmamamızın önemini daha iyi anladım.
Ramazan ayı herkes ile hatta tüm dünya ile barış imzalayabileceğimiz, yaşama daha çok sevgi ile bakabileceğimiz bir süreç için önemli bir başlangıç olabilir.
Ramazan ayının arzu edenlerin oruç tutacağı, aynı zamanda da daha fazla sevgiye, barışa, huzura ve iyiliğe yöneleceği bir zaman olduğunu düşünüyorum.
Kolektif bilinç içinde toplu olarak yapılan her hareketin, çok daha etkili olduğunu hepimiz biliyoruz.
Tabi önemli olan Ramazan ayında hayatımıza adapte edeceğimiz nefs terbiyesini, iyilik ve yüksek maneviyatı tüm senemize, hatta tüm yaşamımıza yaymalıyız. İyilik yapmak ve sevgi içinde olmak sadece bir ay ile sınırlı kalmadan tüm yaşamımıza yayılmalı.
Bilim adamı Yoshinori Ohsumi islami şekillerde olmasa da, orucun insan sağlığına iyi olduğunu bilimsel olarak ispat etti ve 2016 Nobel Tıp Ödülü kazandı. Bu konudaki araştırmasında bilim adamına göre 3 günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık sistemini yenileniyor, kanser hücreleri vücuttan temizleniyor.
Ramazan ayında tutulan orucun ramazan sonunda kolesterol ve tansiyon düzeylerini düşürdüğüne dair ciddi tibbi kanıtlar mecvuttur.
Ramazan ayında oruç tutmayanlara karşı da olumsuz duygular beslememeliyiz. İnsanlar sağlık problemleri nedeni ile veya kendi tercihlerinden dolayı tutmamak özgürlüğüne sahiptir. Bu tür negatif tutum ve davranışların Ramazan‘ın ruhuna aykırı olduğuna inanıyorum.
Bizler her daim yargısız, sevgi, hoşgörü ve iyilik içinde olmalıyız. Dünyada sadece sıvı beslenen hatta hiç bir sıvı veya katı gıda almadan tamamen yaşam enerjisinden beslenen insanların olduğu kanıtlanmış.
Hindistan’da ve Dünya’nın farklı yerlerinde nefslerinin hatta tüm bedenlerinin kotrolünü ele geçiren kişiler, nabızlarını tıbbi cihazların onların öldüğünü zannedecekleri düzeyde düşürüp sonra eski haline getirebiliyorlar.
Haftalarca, hatta yıllarca yemek yemeden yaşayabilen ve enerji ile beslendiği söylenen insanlar var.
Sonuç olarak yaşam gördüklerimizin, bildiklerimizin ve düşündüklerimizin çok ötesinde gerçekleri de barındırıyor.
Her daim kendimizi çok daha yüksek farkındalıklara açmalı, ışığın ve evrimleşmenin izinden ilerlemeliyiz.
Dünya sonsuz mucizeleri sürekli barındırıyor, yeter ki sizler de kendinizi mucizelere açın.
Hepinize mucizeler yaşadığınız, tüm küslüklerin bittiği, yaşamınızdaki farkındalıkların çok daha fazla yükseldiği, nefsinizin gerçek anlamda efendisi olmaya başladığınız bir Ramazan ayı diliyorum.
İyilikler hepimizin her bir yanını sarsın, bütün ülkemiz ve dünya sevginin ışığı ile aydınlansın.
Bu Ramazan ayı sadece Müslüman alemine değil bütün Dünya’ya müslümanların sevgileri ve gösterdikleri tutumlar ile ışık saçtıkları bir ay olsun...
Ramazan ayında sadece kendimiz değil, tüm insanlar adına kalben iyilik ve sevgide olabilmemiz için sonsuz olasılıklar nelerdir?
Sevginin kaynağının gücünü, kalbinize çağırın. Sevginin gücü sözlerinizden ve gözlerinizden herkese aksın...
Sizi seven bir Can...
Paylaş