Paylaş
Benim çocukluğum, annem ve babamın sayesinde cumhuriyetin güzellikleri ile son derece özgür bakış açıları olan bir ortamda geçti. Mükemmel miydi? Kesinlikle hayır. Yargılar var mıydı? Kesinlikle evet!
Yıllardır çocukluğumdan bu yana taşıdığım pek çok kalıbı dönüştürmek üzerinde çalışıyor muyum? EVET
Tabi annemin ve babamın çevresindeki insanlar, ortakları, iş yaptıkları insanlar, akrabalarımız ve sosyal çevre içinde her türlü insan ile karşılaştım ve büyüme sürecimde çok farklı ortamlardan geçtim.
Babam Ankara Üniveristesinde okurken, o zamanın sağ ve sol olaylarından dolayı yaşadıkları zorlukları bana anlatmıştı.
Her dönem insanlar sağ, sol, aşırı sağ, aşırı sol, dinci, müslüman, hıristiyan, yahudi, kadın, erkek, gay, lezbiyen, biseksüel, transeksüel, zengin, fakir, akademisyen, sanayici, işçi, v.s... saymakla bitmeyecek kadar insanları ayrıştıran ve yargılayan kavramlardan dolayı, bir türlü birlik olarak dünyanın ötesine açılamamışlar.
İnsan kendi içindeki kaosu aşmadan nasıl kendi dışındaki güzellikleri fark edebilir ki?
Belki dünyada bu kadar karmaşa olmasa, şu ana kadar çoktan ölümsüzlük keşfedilmiş, başka gezegenlerde koloniler bile kurmuştuk. Belki de ölümsüzlük çokdan keşfedilmiştir. Ben ölümsüzlüğün çoktan keşfedilmiş olduğunu düşünüyorum. Niye açıklamıyorlar derseniz, sizce neden?
Çevremizdeki kedi ve köpekleri bile sevemez, onlar ile barış içinde olamaz, onları bile şikayet ederek ölmelerine neden olurken nasıl evrimleşeceğiz? Gerçi bunu soruyorum ama evren biz istesek de istemesek de bizi evrimleştirecek.
Her kim ufacık bir kediye zarar verirse mutlaka yaşam ona, onun yaşadığı acıyı yaşatacaktır. Tabi o ufacık kedi de belki de pek çok insanın unuttuğu vicdanı ile bağlantısını sağlamasına aracılık etmek için kendini feda etmektedir.
Kedi ve köpekler hayvan olabilirler, LAKİN ONLAR BİZLERİN YEDİĞİ TAVUK, BALIK YADA KUZU İLE EŞİT DEĞİLLER. KEDİ VE KÖPEKLER BİZLERİN DOSTLARIDIR... Aslında insanın kendisinin de bir hayvan türü olduğunu Homosapiens kitaplarının yazarı Yuval Noah Harari anlatıyor.
Sonuç olarak beynimizde sürüngen beyin denilen son derece ilkel bir kısım var. Belkide bir sürü insan bu sürüngen beynin kontrolü altına alınmış bir durumda olabilir. O sürüngen beynin kontrolü altında yaşıyor olmasa nasıl kediye, köpeğe, tavşana tecavüz edebilir ki?
Size adeta içimden geçenleri şu an şelale gibi akıtıyorum...
Bazen gördüğüm ve okuduklarım hatta yaşadıklarımın karşısında şok geçiriyorum. Lakin sonra fark ediyorum ki, aslında bu şok geçiren tamamen benim egom.
Benim kendi farkındalık düzeyim şok geçirmez, yargılamaz, eleştirmez, aşağılamaz, ayrıştırmaz, kınamaz ve kalıplaştırmaz. Sadece farkındalıkta kalarak farkındalık yaratmaya odaklanır. Farkındalıktan derinleşmeye odaklanır. Şu an köpekler ile ilgili olan bu gündem Türkiye’nin astroloji haritasında 6. evde, yani hayvanları temsil eden evde Satürn son derecede olduğu sırada ortaya çıktı. Bu da aslında hepimizin içindeki sevginin, vicdanın ve farkındalığın bir sınavı...
Yaşadığımız bu dönemde her şeyin altında aslında sevgi yatıyor. Her şey sevgi ve sevginin gücü adına gelişiyor. Sevgi bizim evrimleşmemizi, karanlıkta kalan yanlarımızın aydınlanarak daha fazla farkındalığa ulaşmamızı hedefliyor.
Bizler çevremizde olan gelişmelerin içinde sevginin farkındalığında mı kalıyoruz, yoksa gözümüzü kapatarak ışıktan kaçıyor muyuz? Elbette sevginin ışığı ile ışık elçileri olarak sevgi adına hareket etmeliyiz.
Eğer bizler can dostlarımızın yanında olmaz, sevginin elçisi olmayı seçmezsek, evren de bizim karanlıkta kalmak istememize saygı duyacak ve seçimlerimizi bize yaşatacaktır.
İçimi döktükten sonra gel gelelim doğum günüme ve yeni yaşıma...
Bugün 33 yaşıma giriyorum. Otuzüç yaşım için çok heyecanlıyım. Bazı insanlar otuzlu yaşlarına geldikleri zaman adeta her şeyin su gibi aktığını söylüyorlar.
Bana soracak olursanız, adeta 200 yıldır yaşıyormuşum gibi hissediyorum.
Sanki 33 yaşında değil de, 330 yaşındaymışım gibi hissediyorum. Arkama dönüp baktığım zaman WWWWOOOOOOOWWWWW diyorum.
O kadar büyük deneyimler yaşadım, o kadar ciddi mücadeleler verdim ki, hem kendi içsel ve zihinsel yolculuğumda hem de ruhani arayışımda adeta kendimi galaksileri gezmiş gibi hissediyorum.
Şu an geldiğim bu yaşımda sanki eski benden eser yok ve her şey bambaşka...
Geldiğim yeni yaşımda, 33 rakamının benim için büyük mucizeler barındırdığını ve hepiniz ile hayallerimizin ötesinde güzellikleri paylaşacağımızı hissediyorum.
Her gün bambaşka aydınlanmalar yaşıyor ve her gün bildiklerimin farklı bir boyutunu keşfediyorum.
Lakin yaşamın içinde başka insanlar ile konuştuğum zaman, her şeyin çok çabuk geçtiğini, zamanın nasıl aktığını anlamadıklarını söylediklerini duyuyorum.
Şu an ki farkındalığımdan baktığım zaman görüyorum ki, aslında bu insanlar kendi içlerinde yolculuk yapmadıklarından aynı benlikleri ile yaşamaya devam ediyorlar. Ataları, astroloji, kolektif bilinç ve bilinç altlarının sürüklemesi sonunda da zamanın içinde akmış ve tabi bu sürede yine varoluşa hizmet etmiş oluyorlar.
Eğer insan farkındalığa yönelirse, zaman başka bir anlam kazanarak onu fark etmeni ve apayrı bir seviyeden yaşamanı sağlar.
Tabi eğer farkındalığa kendini kapatıp, uzaktan kumandalarının seni yönetmesine izin verirsen zamanı da tam anlamı ile fark edemezsin.
Yeni yaşımda sizlerle daha çok paylaşım yaşamayı ve çok daha fazla insana hatta milyarlarcasına paylaşımlarımın ulaşmasını diliyorum...
Sevginin kaynağının gücü, lütfen 33. yaşımda mutluluk, kolaylık ve huzur ile milyarlarca insana paylaşımlarımın aynı anda ulaşabilmesini sağla.
Sizi seven bir Can...
Paylaş