Bu hafta sonu da yurdun büyük kısmı açık ve güneşli ama İç Anadolu’nun doğusu ile özellikle Doğu Anadolu için durum farklı.
Bu bölgelerimizde dondurucu gece soğukları var. Doğu Anadolu’da bölgesel olarak sıcaklık -30 derecenin altına inebiliyor. Tabii gündüz güneş görülse de, sıcaklık artsa da -30’dan ne kadar yükselebilir ki? -10 ya da -15 derecelere yükseliyor, bu da en yüksek değer. Gece dışarı çıkmamanızı öneriyoruz.
Bir süredir bahsettiğim uzun vadeli tahmini bu hafta sonunda da tekrarlıyorum; ayın 23-24’üne kadar batıda kar yok ama bu tarihlerden itibaren sürpriz. Yo yoo, yanlış anlamayın, bilgi vermiyor değilim, hava bir sürpriz yapabilir. Soğuk bir dalga görünüyor ama haydi hayırlısı:)
Biraz biraz içimiz rahatlamaya başladı değil mi? Hava durumlarımızda ve birçok kaynakta barajlardaki su seviyelerinin arttığını görüyoruz. Başkent hariç su sıkıntısı yaşayan birçok bölgede barajlarda su seviyesi gözle görülür biçimde arttı. Çünkü Başkent’te su seviyesi hálá yüzde 1 bile değil, yetkililer ölü hacimden su kullanıldığını söylüyorlar. Ölü hacim ne, diyeceksiniz. Kabaca otomobillerde benzin bittiğinde, kırmızı ışık yandıktan sonra kullanılan yakıtın bulunduğu yedek depo gibi bir şey düşünebilirsiniz. Neyse İstanbul’da barajlar çıktı yüzde 30’lara, Bursa’da yüzde 35’lere. Sizce yırttık mı paçayı? Bu kadar yazdıktan sonra ve bu konuyu yine yazı konusu yaptığıma göre tahmin ettiğiniz gibi; evet, yırtmadık!
Bakın bugün size "Bu kadar yağdı ama bundan sonrası için suyumuzun durumunu olasılıklara bırakmayalım, şimdiye kadar yağdı, ya şimdiden sonra yağmazsa? şeklinde "Ağustos böcekliğini değil, karınca olmayı tercih edin" manasında önerilerde bulunmayacağım. Durumumuzun iyi olmadığını, aslında kuraklığın yerini alacak bir sistem içerisinde olmadığımızı istatistiki ve reel bilgilerle anlatacağım.
Şimdi, İstanbul’u ele alalım. Geçen yıl bu zamanlar barajlarımızdaki doluluk oranı yüzde 60’lardaydı ki, hatırlarsınız bahar gibi bir kış geçirdik. Şu an barajlarımızın durumu ne? Geldik kışın ortasına ve hayli fazla yağış almamıza nazaran şu an yüzde 30’larda, yani yarı yarıya. "Yahu dur, içimizi karattın, daha nisan-mayıs yağmurları var" diyecekler vardır, orada bir dakika diyorum, çünkü yine yanlış meteoroloji! Pek sayın hocam Prof. Kadıoğlu bize üniversitedeyken, "Yanlış meteoroloji" başlığı altında bir ders vermişti. Yanlış bilinenlerin içinde ısı ile sıcaklığın karıştırılması, ormanların yağmur getirmesi gibi konular vardı. Bakın içi su dolu bir küçük çaydanlıkla bir koca kazanı aynı kapasitede iki ocağın üzerine koyun ve 20 dakika ocak yansın. Küçük çaydanlığın da, kazanın da ısısı aynı değil mi? Çünkü ocaklar aynı miktarda ve aynı sürelerde yanıyor (Bu ısı, ısılar aynı). Çaydanlığa parmağınızı sokamazsınız, yanar. Ama kazandaki su ile bırakın yanmayı, banyo yapmaya kalksanız donarsınız (bu da sıcaklık, sıcaklıklar farklı). Yine ormanların yağış getirmesi - çekmesi meselesi. Ormanlar yağış getirmez, yağışlı olan bölgelerde ormanlar oluşur. İşte bilinen bu tür yanlış meteorolojilerin biri de "nisan yağmurları" üzerine. Çocukluğumuzdan beri bize öğretilir; Türkiye’mizde 4 mevsim birden yaşanır diye, e durum böyleyse çıkıp nasıl koca ülkenin tamamı için bu "nisan yağmurları" genellemesi yapılabilir? Bakın kırkikindi yağışları... Bana kırk gün üst üste ikindi saatlerinde İstanbul’da kim yağış görmüş, ya da kaç yıl üst üste görmüş söyleyebilir mi? Bu ülkenin doğusu var, batısı var, güneyi var, kuzeyi var. Dört mevsim diyoruz, aynı olabilir mi? Bakın istatistiki bilgiler batı bölgelerimizde yağışların daha çok kış aylarında yağdığını gösteriyor. Baharda ise iç ve doğu bölgeler daha yağış alıyor ve eriyen karlar ile bu yağmurlar birleşince sıklıkla seller meydana geliyor. Kışın kalan kısmında bir bu kadar daha yağış alırsak nisan ve mayısta barajlarımızdaki su seviyesi geçen yılın nisan-mayısıyla kafa kafaya gelecek. Ardından klasik bahar ve yaz aylarını yaşarsak 2007’den farkımız kalmaz. Bu nedenle olmayan bir şeye bel bağlamayalım. Suyunu Boşa Harcama demeye devam edip, TEMA’nın her yerde hatırlattığı tasarruf uygulamalarına devam edelim. Biz önümüzü kış tutalım, bırakalım yaz gelsin, baharda bol bol yağış alalım...