Sıkıntı yapmayın, ne olacak bu bahar da böyle olsun :)
Evet biraz serin gidiyor, hatta önümüzdeki haftanın ilk günlerinde sıcaklıkların birkaç derece daha azalması bekleniyor. Yağışlar cumartesi günü yer yer batı, pazar günü ise orta ve doğu bölgelerde olacak. Sıcaklıklar da pazara kadar birkaç derece azalıyor.
İnsanoğlu gerçekten çok unutkan! Yine bir araştırma sonucunu okuyorken fark ettim, insanoğlunun unutma özelliği bilimin gelişimine dahi yansımış. Hayır, yanlış anlamayın genel anlamda bize yapılanları ya da bazı siyasilerin ortalığı talan etmelerini unutmaktan bahsetmiyorum!
*
Ev sahibimiz dünyanın iki büyük gücü var. Biri atmosfer, diğeri yer hareketleri. Değişimlerinden kesintisiz olarak etkilendiğimiz atmosfer üzerine çalışmalara MÖ 600’lerde başlamışız. Evet, yer hareketlerini izlemek çok daha zor ama araştırma zamanı ve yoğunluğu meteorolojide çok daha fazla olmuş. Gerçi bu doğal bir yaklaşımdır, yani bir olayın ne kadar içerisindeyseniz, ilginiz ve gelişiminiz o konuda, o denli fazla olacaktır. Yirmi dört saat etkisini gördüğümüz bir konu üzerine bilgisiz kalmanız mümkün mü? Ama deprem de bu şekilde değil, sonuçları çok dramatik olsa da tekrarını aylar yıllar sonra gördüğümüz için unutuyoruz. "Yok öyle değil" demeyin, evlerimizi depremden sonra kaçımız kontrol ettirdik, ya da kontrol ettirenlerin oranı nedir? Ama hava durumuna hemen herkes bir şekilde bakıyor. Sismoloji biliminde, meteorolojide ulaştığımız noktaya gelebilseydik keşke! Günlük-üç günlük-beş günlük deprem öngörüleri yapabiliyor olsaydık!
Bakın, Pasifik Okyanusu’nda 1940’ların sonlarından bu yana Tsunami uyarı sistemi bulunuyor. Bu uyarı sistemi 1964’te Alaska’da büyük bir deprem tarafından oluşan bir tsunami etkisi ile 100’ün üzerinde insan kaybedilmesinin ardından bayağı bir geliştirildi. Sarsıntıları ölçen aygıtlar, uydu kontrollü deniz seviyesindeki ölçüm aletleri ağı, derin deniz algılayıcıları dakika dakika izleniyor. Bu sistem Hawaii, Alaska ve Japonya’daki izleme istasyonlarına bağlanmış durumda. Bilim adamları tsunamilerin yayılma yollarını ve olası etkilerini modelleme çalışmaları ile öngörebiliyorlar.
26 Aralık 2004 yılında Hint Okyanusu’ndaki tsunamiyi hatırlıyorsunuz. Bakın size ne söyleyeceğim, Hint Okyanusu’nda, Pasifik Okyanusu’ndaki tsunami uyarı sistemi yok!!!
Dünya üzerinde kaç tane meteoroloji istasyonu var? Eminim Güneydoğu Asya’da binlerce meteoroloji istasyonu vardır. Neden? çünkü günlük tropikal yağmurların zamanlarının tespit edilmesi lazım. Neden? Çünkü sıklıkla hava bozabiliyor. Neden? Çünkü hem bölge insanı hem de turistler buralara gittiklerinde gezinti planlarını havaya göre yapıyor. Yani hava kendini unutturmayacak sıklıkta değişimler gösteriyor.
26 Aralık’ta meydana gelen, büyüklüğü Richter ölçeği ile 9 olan deprem, geçen yüzyılda yaşanmış en büyük depremlerden biriydi. Depremin merkez üssü Endonezya’ya ait Sumatra Adası’nın kuzeybatı sahiliydi. Asya ve Hindistan tabakaları, yani iki tektonik ya da kıtasal tabaka, fay hattı boyunca (1000 km) yer yer 20 metrelik mesafelerle yer değiştirdi. Hep bahsediyorum bazı meteorolojik sistemlerin (güçlü bir siklonda ya da tayfunda) enerjisi atom bombasının 1000 katı olabiliyor diye, burada ise enerji çok daha büyük. Asya ve Hindistan tabakasının yer değiştirmesi ile oluşan tsunaminin enerjisi Hiroşima’ya 1945 yılında atılan atom bombasının açığa çıkarttığı enerjinin 20.000 katından daha fazlaydı.
Özele dönecek olursak, dünyanın garip yaklaşımının yanında bizim depreme bakışımız çok daha enteresan. Depremden çok korkuyoruz ama hiçbir şey yapmıyoruz. Güneş tutulmasında Antalya-Side’de çok enteresan bir şey dikkatimi çekti. Herkes uzmanlara, aynı zamanda birbirlerine "Güneş tutulmasının ardından deprem olur mu?" diye soruyor, eş zamanlı olarak da ıslık çalıp, güneş tutulmasına şahit olmalarını alkışlıyorlardı. Maalesef bizim depreme bakışımız bu şekilde!!!