İç Anadolu’da bugün yağış var. Doğu’da yağışlar haftasonu boyunca sürecek. Sıcaklıklar pazar gününden itibaren yine artacak ve Marmara’da 24-25 dereceler ölçülebilecek.
Doğu Anadolu’da ise gece sıcaklıklar sıfırın altına inebiliyor. Mayısın ikinci yarısında art arda gelen ılık gün sayısı daha fazla olacağa benziyor.
Haftayı bitirirken orta ve doğu bölgelerimiz yağış alıyor. Ama maalesef İç Anadolu yağışı bir gün alıyor, Doğu’da ise haftasonu boyunca sürecek. Sıcaklıklar pazar gününden itibaren yine artış yaşayacak ve Marmara’da 24-25 dereceler ölçülebilecek. Doğu Anadolu’da ise gece sıcaklıklar sıfırın altına inebiliyor. Bu arada geçtiğimiz haftalarda bahsetmiştim, mayısın ikinci yarısında art arada gelen ılık gün sayısı daha fazla olacağa benziyor.
İstediğimiz yağışları nisan ve mayısta alamadık, ama yaza giriş ve yaz aylarında Karadeniz’i dönemsel olarak sel bakımından riskli günler bekliyor. Hiç düşündünüz mü? Neden ara ara yağışlar olsa da Akdeniz güneşi bolca görerek yazı geçirir, öte yandan kuzeyde Karadeniz’de çokça, hatta tehlike oluşturacak seviyede yağışlı günler geçirilir? Bir başka soru; kıyı bölgelerimiz nemli ve yağışlı bir havaya sahipken, neden Afrika, Güney Amerika okyanusa açık olmasına karşın çöl iklimi yaşar, kıyı şeritleri bile pek yağış alamaz? Burada büyük oyuncular, hava ve deniz suyu sıcaklıkları.
Deniz suyu sıcaklığının, hava sıcaklığından fazla olması denizden havaya olan buharlaşmayı artırır. Bakın geçtiğimiz kış Marmara’da, İstanbulluların kabusu olan bir haftalık kar yağışının nedeni de buydu. Sistem şu şekilde gelişti; Açık ve ılık birkaç gün içerisinde deniz yüzeyi sıcaklığı arttı ve ardından kuvvetli soğuk süratli bir şekilde geldi ve deniz suyu ile hava sıcaklığı arısındaki fark deniz lehinde çok büyük oldu. Bu durumda buharlaşma her zamankinden daha fazla gerçekleşti ve soğuk hava sistemi yağış getirmemesine karşın, sürekli buharlaşma sonucu bölge hiç nemsiz kalmadı, kar kesilmeden devam etti. İşte sebep, sıcaklık farkı ile İstanbul’da denizden havaya sürekli buharlaşmaydı. Deniz suyu ile havanın sıcaklığı dengeye gelene kadar denizden buharlaşma, yani kar sürdü.
*
Gelelim Akdeniz ile Karadeniz arasındaki, ya da kuzey ve güney bölgelerimiz arasındaki farka. Kar örneğinde verdiğim mekanizmayı geniş dönemde, koca bir mevsime yayın, işte durum aynı.
Örneğin; temmuz ayında Trabzon’da deniz suyu sıcaklığı ortalaması 23.8, hava sıcaklığı ise 22.7 santigrad derece (hava sıcaklığı deniz suyu sıcaklığının altında, buharlaşma fazla). Mersin’de ise bu oran 26,8 - 27.6 santigrad derece (hava sıcaklığı deniz suyu sıcaklığının üzerinde, buharlaşma kuzeye göre az). Zaman zaman bu farklar daha da büyüyebiliyor. Deniz suyu sıcaklığının hava sıcaklığından yüksek olduğu zamanlar Akdeniz’de hiç mi olmuyor? Oluyor, Akdenizliler bilir, geçtiğimiz senelerde Hatay’ın yaşadığı bir sel vardı, şehir adeta altüst olmuştu. Burada da aynı mekanizma işlemişti, yazın bitmesi ile birlikte sonbahar serinlemeleri Akdeniz’i de sıcaklıkları 25 derecenin altına çekmişti. Ancak deniz suyu sıcaklığı 30 derecenin üzerindeydi. Sıcaklık farkı buharlaşmayı, serin hava da nemi yağışa dönüştürdü, yani bir geri besleme oluşmuştu. Günlerce sağanak yağışlar kesilmemişti. Bu nedenle, kesin olacak diye bir şey yok ama Akdeniz’de yaz sonunda, Karadeniz’de ise yaz boyunca sel bakımından riskli günler yaşanabilir. Bir bölgenin ormanlık ya da yeşillik olması için yağışın, dolayısıyla deniz suyu sıcaklığının önemi çok büyük.
Bu arada yeri gelmişken birçok kişi tarafından yanlış bilenen bir olayın düzeltmesini yapayım, ‘Ormanlar yağış getirir’ sözü yanlıştır, doğrusu şu: ‘Yağış alan bölgelerde ormanlar oluşur.’