Panik yok, mayıs böyle geçmeyecek!

Hava yine bulanık, yine serin ve yine bölgesel yağışlar var. Yağış aralıklarla ve yer yer ancak bulutlar yurt semalarının büyük kısmını kaplıyor.

Sıcaklıklar düşük seyrediyor. Ama panik yok, böyle gitmeyecek. Şu anki görünen tabloya göre ayın 11-12’sinden sonra ısınıyoruz, o zamana kadar biraz sabır.

"Küresel ısınma salt bir ısınma değil, bir hareketin tetiklenişi, bir başlangıcı". Küresel ısınma iklim değişimine, oluşturduğu sonuçlar da ikincil bir ısınmaya ve dolayısıyla ikincil bir iklim değişimine yol açıyor. "Küresel ısınma sonuçları" dediğimde ilk ne geliyor aklınıza? Evet, benim de aklıma ilk gelen o, buzulların erimesi! Erime bir sonuç ama bu sonuç nedeni ile ikincil bir ısınma meydana geliyor. Buzulların küçülmesi sonucu, buzullardan geri yansıyan güneş ışını oranı azalıyor, daha az güneş ışını gökyüzüne geri dönüyor. Gökyüzüne geri dönmeyen ne oluyor? Okyanuslar tarafından emiliyor, deniz sıcaklıkları yükseliyor. Hava ile deniz suyu sıcaklıkları arasındaki denge bozuluyor, tayfunlar güçleniyor, tayfunlar güçlendikçe atmosfere daha fazla gizli ısı yayılıyor, yani ısınıyoruz. Küresel ısınmanın sonuçları da ayrıca sonuçlar oluşturuyor. Biraz karışık oldu ama böyle!

Bu ısınma zincirinde tek etki, ikincil ısınma değil, çoğaltılabilecek örneklerden biri; küresel ısınma kutup ayılarının zayıflamalarının, hatta bazen ölmelerinin nedeni. Kutup ayıları, besinleri olan fokları koklayarak buluyorlar. Bir kutup ayısı ıslık çala çala fokları ararken, yok hem ıslık çalıp, hem de koklayamaz, düzeltiyorum; koklaya koklaya fok arayan ayının irkilmesi ile kendini suyun içinde bulması bir oluyor. Çünkü erimeye başlayan buzulların bazı bölgeleri artık ağırlıkları kaldıramaz hale gelmiş durumda. İkinci olarak; fok bulma ümidiyle bir buz kütlesine ulaşabilmek için ayı belki 100 kilometre yüzmek zorunda kalıyorlar. Haliyle 100 kilometreyi aşan bu uzun süreli yüzmede zorlandıkları için boğulabiliyorlar. Boğulmayanlar da kilo kaybediyorlar. Neyse bu bir örnek, "ben trafikte her gün ölüyorum, kutup ayısı bir kez ölüyor" diyenler olabilir, farklı bir bakış açısı, hoş bulmamakla beraber saygı duyuyoruz :)

*

Ayı demişken, devam edelim. Koca bir kışı uyuyarak geçirmelerine karşın baharda kalktıklarında bu kadar zinde olmalarının nedeni nedir sizce?

İnsanlar dahil olmak üzere tüm canlılarda yaşam boyunca kemikler yenileniyor. Yaşlılık, hareketsizlik ve benzeri nedenler ile zayıflama ve erime, dönemlere göre değişim gösteriyor. Özellikle hareketsiz kalınan dönemlerde artıyor. Normal koşullarda koca bir kışı uyuyarak geçiren ayıların kemiklerinde zayıflama ve kaslarında erime beklenir. Ayılarda da hareketsiz kalınan bu dönemde kemikler eriyor, hatta normalden fazla ama eş zamanlı olarak kemik üretimi de devam ediyor. Yani kemik yoğunluğunda kayda değer bir değişim yok. Hayvanın tekrar hareketlenmesiyle kemik üretimi en üst seviyeye çıkıyor ve kemikler eski gücüne kısa bir sürede geliyor. Gelelim kaslara; kış boyu uyuyan bir ayı kas gücünün yalnızca yüzde 22’sini, proteinlerinin ise yüzde 15’ini kaybediyor. Tabii referans olmadan bu rakamlar bir şey ifade etmemiştir, bakın aynı sürede insanlardaki kayıp yüzde 85-90’lar seviyelerinde. Normal koşullarda vücuttan atılan zehirli madde olan üre, ayılarda protein kaynağı. Kış uykusunda ayının boşaltım sisteminden üre tekrar emiliyor ve protein oluşumunda kullanılıyor. Sonra vücutlarına yerleştirilen hissediciler ile kış boyunca kaslarında birtakım hareketlerin olduğu belirlenmiş. Bu sayede uyandıklarında kaslarında ciddi bir kayıp meydana gelmiyor. Yağ ile beslendikleri için büyük değerlerde kilo vermiş şekilde uyanıyorlar, tek kayıp bu!

Ayılardan gittik hep, yazıyı da ayılarla alakalı bir soru ile bitirelim bari; bir ayı 5 metre yükseklikten, tam 1 saniyede yere düşüyor. Bu ayı ne renk? Yalan-dolan yok, gerçek bir soru! Siz düşünün, haftaya görüşürüz tekrar...
Yazarın Tüm Yazıları