Bulutlar ve yer yer yağış olmasına karşın kuzey bölgelerde sıcaklıklar 20, güneyde ise 30 derecenin üzerine çıkabiliyor.
Yağış, cumartesi günü yurdun büyük kısmında kendini gösterecek ancak güney bu sistemden pek etkilenmiyor. Pazar günü Marmara’da yağış ihtimali yüksek, ama İstanbul’u atlayabilir.
Hazirana bulanık bir giriş yaptık ve ilk haftasonunda da durum pek parlak değil. Bulutlar, yer yer yağışlar var. Ama en azından sıcaklıklar çok düşmüyor. Evet yaz değerlerine ulaşamadı ama normallerin de çok altında değil. Bulutlar ve yer yer yağış olmasına karşın kuzey bölgelerde sıcaklıklar 20, güneyde ise 30 derecenin üzerine çıkabiliyor. Yağış, cumartesi günü yurdun büyük kısmında kendini gösterecek ancak güney bu sistemden pek etkilenmiyor. Pazar günü ise durum biraz kritik, en azından Marmara için. Marmara’da yağış ihtimali yüksek, ama yağış İstanbul’u atlayabilir de.
*
Yaz bir türlü gelmedi degil mi? Aslında durum bu şekilde değil. Bir çoğumuzun bu konudaki hatası astronomik takvim ile meteorolojik takvimi birbirine karıştırmak. Her ne kadar astronomik takvimde ‘haziran-temmuz-ağustos‘ yaz ayları olarak belirtilsede bunu atmosfere söyleyen tabii ki olmamış. Aslında şu anda sıcaklıklar haziran normallerinin çok altında seyretmiyor, yalnızca ıslak ve bulutlu bir bahar geçirmemiz bizi yazın bir türlü gelemeyeceği hissi içerisine soktu. Aslında meteorolojik olarak yaz başlangıçları birçok merkez için bildiğimiz zaman aralıklarından farklı. Geçtiğimiz günlerde üniversiteden hocam Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile konuşuyordum, bir araştırmasından bahsetti. İstatistiki bir yöntem kullanmışlar ve yaptıkları çalışma sonucunda İstanbul için yaz başlangıcının temmuz çıktığını söyledi. Aslına bakacak olursak İstanbul’da hemen her yıl haziran gelmeden başlarız ‘yaz niye gelmedi?’ feryatlarına. Haziranı sıcak beklerken, bulutlu bir ay geçince, hemen felaket senaryoları yazmaya başlarız. Bu yıl hazirana giriş kuzey bölgelerde biraz bulanık oldu. Yazı pek hissedemediğimiz haziran başına, bir de bugünlerde gündemde olan ‘Yarından Sonra’ filmi eklendi. Bu durumda herkes filmdeki durumu günlük yaşantıya uydurmaya, bağlantı kurmaya başladı. Öncelikle şunu söyleyelim; film, bir bilim dalı uzmanlığı gerektiren bir konu seçtiği için birçoğumuz filmi bir belgesel psikolojisi ile izliyoruz. Ama neticede bu bir film, tüm meteorolojik kriterler göz önünde tutularak hazırlanmamış. Meteorolojiye aykırı birçok şey var filmde. Örneğin sıcaklığın bir anda 13-15 derece artması, donma anında dev dalgaların gelmesi, binaların yukarıdan aşağı doğru donması, bir sistem hareketinin, küresel iklim değişimi ile özdeş tutulması vb. Filmi izlemeyenler vardır, bu nedenle ayrıntıya daha fazla girmek istemiyorum. Önümüzdeki günlerde detaylara gireriz. Ama dediğim gibi, neticede bu bir film, meteorolojik olarak gerçeği tam anlamı ile yansıtmasa da ben filmi gerçekten çok beğendim.