Sıcaklıklar tekrar düşüyor. Hafta sonunda ısı, orta ve kuzey bölgelerde 3-4 derece düşecek.
Ayın 15-16’sında havanın daha sert olma ihtimali var. Marmara’ya bile kar yağabilir. Yarın Güney Ege ve Batı Akdeniz’de yağış bekleniyor. Pazar günü şiddetini artıracak, su baskınları ve sel tehlikesi ortaya çıkabilir.
Bu hafta sonundan itibaren sıcaklıklar tekrar düşüyor, kış değerlerine geri dönüyoruz. Ama bu düşüş yüksek ihtimalle adım adım olacak. Bu hafta sonunda beklediğimiz azalış orta ve kuzey bölgelerde 3-4 dereceyle kısıtlı. Ayın 15-16’sında ise sıcaklık düşüşünün daha sert olma ihtimali var. Marmara’da bile sıcaklığın kar oluşturabilecek değerlere inme ihtimali var. Önümüzdeki hafta gözünüz kulağınız daha bir bültenlerimizde olsun.
Cumartesi günü Güney Ege ve Batı Akdeniz’de beklediğimiz yağışlar pazar günü şiddetini artıracak, su baskınları ve sel tehlikesi ortaya çıkabilir, her ihtimale karşı dikkatli olunmasında fayda var. Marmara’da beklenen yağışlar ise zayıf ve yer yer etkili olabilecek.
*
Cemreler düşmeye başlıyor, kış yavaş yavaş bitiyor, hadi hayırlısı!!!
Meteorolojik olarak sıralama toprağa, havaya ve suya şeklinde olması gerekir ama kayıtlara böyle geçmiş, 21 Şubat’ta ilk cemre havaya düşüyor. Cemre "Kor halinde alev topu" manasına geliyor, geçen yıllarda da bahsetmiştim. Bu ayın 28’inde suya, Mart’ın 7’sinde ise toprağa düşecek. Ama daha istediğimiz yağışları almadan kışın sona ermeye başlaması sanırım birçok kişiyi üzüyordur.
Barajlarımız geçen yıla nazaran İstanbul’da yarı yarıya boş, geçen sene bu zamanlardaki yüzde 50’lik doluluğun ataleti, bizi kasım ayına kadar taşıdı, şu anki yüzde 25 ne kadar götürür bilinmez. Gerçi aslanlar gibi Melen suyumuz var ama öte yandan her şey barajlardaki su değil ki.
Bir de başkentimizin aylardır bitmek tükenmek bilmeyen bir ölü hacimden su kullanımı söz konusu. Başkentte de taşıma suyla değirmen döndürülecek ama burada da söylüyoruz "her şey barajlardaki su, musluklarımızdan akan su demek değil..."
Büyük şehirlerimizdeki barajlarımıza su bir yerlerden gelse de bizim o suyu da dikkatli kullanmamız gerekiyor. Çünkü bir suyun bir bölgeden başka bir bölgeye taşınması, ekolojik dengenin bozulmaması açısından istenmeyen bir durumdur. Bu nedenle eğer ister istemez bile olsa böyle bir taşıma zorunluluğu içindeysek bu suyu yine en iktisatlı şekilde kullanmamız gerekecek. Yani orayı burayı yine sulayamayacağız. O zaman bu ne demek oluyor, her şey barajların dolması demek değil...
Toprak ne olacak? Ürünler ne olacak? Fiyatlar ne olacak? Enflasyon ne olacak? Biz ne olacağız?
Yani bu yıl da batı bölgeler için su bakımından durum pek iç açıcı değil. Doğu’daki son ağır kar belki doğu bölgelerimizde nehirleri canlandıracak ama biliyorsunuz suyun coğrafyamız üzerine homojenliği yoksa sıkıntı kaçınılmaz. Bu nedenle hep bahsettiğim başlıkları tekrarlayacağım: "Yıllık su bütçeleri ve tarım politikalarının iklim değişimi de göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerekiyor."
Bu arada alınan bazı tedbirler var. Önümüzdeki 4 yıl içerisinde Konya Ovası’nın tamamı damla sulamaya muhtemelen geçmiş olacak. Bu çok önemli! Çünkü tarımda yapılacak yüzde 15’lik bir tasarruf, konutlarda kullanılan suyun neredeyse tamamına karşılık geliyor.
Sözün özü; çocuk dergilerinde bulunan bir soru vardır: İnek neden kuyruğunu sallar? Cevap: Kuyruk ineği sallayamayacağı için. İçerisinde bulunduğumuz iklimi ya da iklim değişimini değiştiremediğimize göre, kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. O bize uymuyorsa, zarar görmemek için patron sensin deyip onun kurallarına göre oyunu oynayacağız, hangi alanda su ile diyalog içerisindeysek o alanda tasarruf yapacağız!!!