Paylaş
İZMİR İl Sağlık Müdürü Dr. Bedia Türkyılmaz, yüzünü, gözlerini, kalbini, böbrekleri ile karaciğeri dahil olmak üzere tüm organlarını bağışladı. “Organlarım toprak olmasın, can olsun” diyen Dr. Türkyılmaz, bağışla ile ilgili şunları söyledi:
“Şuna inanıyorum, organlarımı bağışlamak zor gelmedi. Öldükten sonra bedenimizin kesinlikle ne kendimize ne de yakınlarımıza faydası yok ve toprağın altında toprakla yok olup gidecek. Bunu görüyoruz, bir tek iskelet kalıyor, ne göz ne doku ne organ hepsi çürüyor. Biliyorsunuz, bağış organların alınması beyin ölümü aşamasında olması gerekiyor. Evde öldüğüm tekdirde korneam dışında hiçbir organım veya yoğun bakım dışında bir serviste öldüğümde korneam dışında o da ilk 24 saatte alınması lazım. Hiçbir organın alınması takılması mümkün değil, eğer beyin ölümü aşamasında insan içine çıkamayan birine yüzüm takılsa, yüz nakli sonrası eğer insan içine çıkabiliyorsa bunun bana sevap olarak döneceğine inanıyorum.”
GÜZEL BİR DUYGU
Kollarının, bacaklarının, karaciğerinin, gözlerinin, böbrekleri ile kalbinin zaten hayat bulacağını belirten Dr. Bidea Türkyılmaz, yaşanan bir olayda kolsuz babanın daha sonra nakil kollarıyla çocuğuna sarılmasının çok büyük mutluluk olduğunu belirterek, “Kolları olmadığı için ayaklarıyla bardak tutup su içenleri görüyoruz veya dirsekleri olmadığı için omuzlarıyla bazı işleri yaptığını görüyoruz. Allah engelli etmesin hep söylüyoruz. Hepimiz engelli adayıyız. Organ bağışı yapmak güzel ve vicdanen bizi rahatlatan bir şey. Biz güveneceğiz, hekimlerimize, doktorlarımıza. Son noktaya kadar bizi yaşatmak için her türlü çareye başvurduklarına inanacağız. Organlarımız birilerine hayat olacak. Bunu bilmek çok güzel bir duygu. Organlarımız toprak olmasın, can olsun” diyorum.
Bir nefeste erken tanı
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği öğretim üyeleri ve Fen Fakültesi öğretim üyeleri, akciğer kanserinin erken tanısını teşhis etmek üzere bir nefeste anlamak üzere çalışma başlattı. Akciğer kanseri nefes analizi projesinin lideri Fen Fakültesi’nden Doç. Dr. Levent Pelit, insan nefesinin parmak izine benzediğini, bu yöntemle alının koku iziyle binlerce uçucu organik bileşiğin saptanabildiğini belirtti.
Göğüs Hastalıkları Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Göksel de akciğer kanserinin dünya genelinde en çok ölüm vakasına yol açan tür olduğunu belirterek, “İnsan nefesinin SPME fiberler üzerinde toplanmasının ardından çelik teller üzerine elektro kimyasal yolla kaplanan polimerler görüntüleme teknikleriyle olgular solunum maskesine yerleştiriliyor. Daha sonra nefesteki hidrokarbonlar, alkoller, ketonlar ve aldehit gibi uçucu bileşiklerin analizine uyarlanır. Ardından, tüm veriler olguların sağlık, yaş, cinsiyet ve sigara alışkanlığına gibi alt kategorilerde gruplandırılarak, değerlendirilir. Böylelikle invaziv olmayan, acısız ve olgularda hiçbir risk yaratmayan bir teknikle akciğer kanseri taraması amacıyla nefeste biyomarker analizi yapılabilinir. Bu da akciğer kanserinin erken teşhisinin edileceği anlamına gelir” dedi.
Paylaş