Paylaş
Hepimiz zaman zaman nedensiz ağrılarla karşılaşıyoruz. Kimi ağrılar gelip geçiyor, kimileri ise yıllar sürüyor ve hayat kalitemizi önemli ölçüde etkiliyor. Bunların yanı sıra nedeni bilinse ve tedavisi sürse de hastaların katlanamadığı ve bir an önce dinmesini istediği ağrılar var. İnsanın hayatını önemli ölçüde etkileyen bu ağrılara ilgisiz kalmayan bilim insanları 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bu alanda belli çalışmalar yaptılar. Bugün Algoloji adıyla bir bilim dalına dönüşen ağrı dindirme tedavileri, Türkiye’deki belli merkezlerde de başarılı bir şekilde uygulanıyor.
Türkiye’de yaklaşık 35 ağrı tedavi merkezi bulunduğunu bildiren Gazi Hastanesi doktorlarından Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ağrı Tedavi Uzmanı Dr. Erkan Teyin, “Aslında ağrının sebebinin bilinmesi ya da bilinmemesi de önemli değil. Önemli olan kişinin hayat kalitesidir. Bize gelen bazı vakalarda ağrının nedeni biliniyor hastanın tedavi süreci devam ediyor. Ancak hasta ağrısının da bir an önce dindirilmesini istiyor. Bazı vakalarda ise ağrı var, ancak teşhis yok, bugüne kadar bir çözüm bulunamamış oluyor. Bu şekilde çok hasta var” dedi. Daha çok bel, boyun ağrısı çeken kişilerin kendilerine geldiğini de belirten Teyin, “Ayrıca kanser hastaları yoğun bir şekilde geliyor. Onlar bir yandan tedavi görürken, bir yandan da ağrılarının hafifletilmesi ve dindirilmesi için ağrı tedavisi olurlar. Kanser hastalarının yanı sıra felç, travma, kaza nedenli yaralanmalarda da hastalar diğer tedavileri ile birlikte ağrı tedavisi görürler” diye konuştu.
SGK’LI HASTAYA BAKILIYOR
Ağrı merkezlerinin gelişimi ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Erkan Teyin, “Ağrı merkezleri aslında 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş. Türkiye’de ise bu alandaki çalışmalar 1990’lı yıllarda başlıyor. Şu anda ülkemizde yaklaşık 35 merkez bu alanda hizmet veriyor. Ancak bunlar sadece özel hastalara bakıyor. Biz bir ilki başararak, SGK’lı hastalara bakan ilk ağrı tedavi merkezi olduk. 1 Ocak 2012 tarihinden bu yana SGK’lı hastalar bizde tedavi oluyor” dedi.
İLGİNÇ VAKALAR
Gazi Hastanesi Ağrı Tedavi Merkezi’ne gelen ilginç vakaları sorduğumuz Dr. Erkan Teyin, bazı vakaları isimlerini açıklamadan bizimle paylaştı. İşte bunlardan bir kaçı; “10 yıldır bel ağrısı olan bir hasta geldi. Bel fıtığı teşhisi konmuş, ameliyat planlanmış; ancak hasta ameliyat masasından kaçmış. Sonra bize geldi. Hastayı muayene ettik. Leğen kemiği ile kuyruk sokumu kemiğinin birleştiği ince bir eklem vardır, biz bundan şüphelendik, buraya bir iğne yaptık. Ertesi gün beli ile ilgili bir planlama yapmıştık, ancak hasta geldi ve ‘ağrım tamamen geçti’ dedi. Aslında ağrısının beli ile ilgisi yokmuş. 10 yıldır bel fıtığı diye tedavi ediliyormuş, ameliyat olsa da geçmeyecekmiş o ağrı...
NÖROPATİK AĞRILAR
Başka bir vakada ise hastanın iki elini de tutamıyor. Hiçbir şekilde bir şey kavrayamıyor. Dokunduğu zaman elektrik çarpmasına benzer şiddetli bir ağrı oluyor. Nöropatik ağrı dediğimiz sinir hasarına bağlı bir ağrı... Şimdiye kadar çeşitli tedaviler önermişler ancak çözüm olmamış. İnceledik, sinir hasarı kontrolsüz hale gelmiş ve tüm sistemi etkilemiş. Herhangi bir cerrahi müdahale yapılsa, hasta daha da kötüleşecek. Biz ne yaptık, ağrı tedavisi yaptık, ondan sonra hastanın elleri ve ayakları iyice düzeldi. 2 hafta sonra geldi ‘ben iyiyim artık hiçbir şeyim yok’ dedi. Ama biz bilekteki sinir sıkışması sendromundan şüphelenmiştik. Bizim ağrı tedavimizden sonra ameliyatını oldu, artık hiçbir sorun kalmadı.
Başka bir hastamız topuk dikeni şikayeti ile geldi. Topuk dikeninde, üzerine basıldığında çivi batıyormuş gibi ağrı yapar. Ancak, hastamızın topuğunun tamamı ağrıyor. Dokunulduğunda elektrik çarpış gibi oluyor. Oysa topuk dikeni böyle bir ağrı yapmaz. Topuk dikeni var fakat başka bir şey daha olması lazım. Muhtemelen topuk dikeninin verdiği devamlı doku hasarı, bir kaskat oluşturdu ve yine bir nöropatik ağrı gelişti o bölgede... Topuk dikenine ve nöropatik ağrıya yönelik tedavisini yaptık. Giderken iyiydi, şimdi takiplerini yapıyoruz.
Paylaş