Paylaş
Ağrıyı diğer tıp bulgularından ayıran en önemli özellik öznel olması, yani kişiden kişiye farklılık göstermesidir. Ağrılı bir uyarana karşı her insanın yanıtı farklıdır. O yüzden bir trafik kazası sonucu ya da doğum sırasında bir kişi avazı çıktığı kadar bağırırken, diğeri sesini çıkarmayabilir. Ağrı kısa süreli ya da akut ve uzun süreli, kronik olarak iki biçimde alınabilir. Ağrı akut durumlarda alarm olarak faydalı bir görev üstlenirken, kronik ağrı ise tam tersine basit bir bulgu değil başlı başına bir hastalıktır. Kronik ağrı aynı zamanda iş gücü kaybına ve önemli ölçüde maddi zarara da sebep olur.
KADINLARDA DAHA YAYGIN
Kronik ağrı merkezi sinir sisteminde, periferik sinir sisteminde, beynin çeşitli bölgelerinde değişikliğe yol açan ciddi bir olaydır. Bir ağrının kronik ağrı olarak nitelendirilebilmesi için 3-6 aylık zaman dilimin geçmesi gerekir. Bu dönemde vücudunuzda ağrının yanı sıra başka bozukluklar da baş göstermeye başlar. Bu dönemde hastanın çok yönlü değerlendirilmesinin yanı sıra o dönemde hangi hekime başvuracağının belirlenmesinde de yarar vardır.
Kronik ağrı da bir hastalık olarak aynı tansiyon yüksekliği, diyabet-şeker gibi genetik özelliklere sahiptir. Anne ve babasında migren olan bir kişide migren görülme olasılığı yüksektir. Cinsiyet de kronik ağrının ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Kadınlarda kronik ağrı olasılığı erkeklere göre daha yüksektir. Hormonlar, duygular, sosyal ve kültürel inançlar ağrıyı etkiler.
BU GERÇEĞİ KABUL EDİN
Kronik ağrı ile kendi kendinize başa çıkma yollarından en önemlileri şunlardır: * Kronik ağrınız olduğu gerçeğini kabul edin. * Kendinize hedefler tayin edin, hobi ve toplumsal etkinliklerinizi artırın. * Kronik ağrı yüzünden kendinize ve ailenize kızmayın, ağrınıza kızın. * Ağrı kesicileri hekimin tavsiyesine göre düzenli olarak alın. İhtiyaç azaldığında yavaş yavaş kesmeye çalışın. * Fiziksel durumunuzu en iyiye getirmeye çalışın. * Kondisyonunuzu artırın. * Gevşemeyi öğrenin, gevşeme egzersizlerini düzenli olarak uygulayın. * Kendinizi sürekli meşgul edin, aktivitelerinizi artırın. * Aile ve yakınlarınızla sağlıklı ilişkiler kurun. * Diğer ağrı çeken insanlarla bir araya gelin, onlarla dertlerinizi paylaşın. * Umudunuzu yitirmeyin.
KAMPANYA BAŞLATILMIŞTI
Aslında ağrı tedavisi hasta için bir haktır, bir insan hakkıdır. Hiçbir hasta sessizce acı çekmemelidir. Bu nedenle Avrupa Ağrı Teşkilatları Federasyonu, 2001’de Avrupa Parlamentosu’nda ‘Ağrıyı sessizce çekme’ kampanyasını başlatmıştır. Ülkemizde her tıp alanında birçok hekim ve öğretim üyesi, multidisipliner anlamda ağrı konusunda çaba göstermiştir. Algoloji bilimi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kronik ağrı alanında uzmanlaşmayı gerektiren bir alandır. Ülkemizde de gelişigüzel olarak organize edilmiş ağrı klinikleri yerine, bu bilimin donanımlı eğitimcileri tarafından eğitim almış ağrı uzmanlarına başvurmalıdır.
Paylaş