ÇOCUK Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yılmaz Bay, yaklaşan kış mevsimi öncesinde grip uyarısında bulunarak korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Yüzyıllardır varlığını sürdürmesine karşın ve tıptaki tüm ilerlemelere rağmen gribin tamamen ortadan kalkmadığına dikkat çeken Dr. Yılmaz Bay, bu hastalığın soğuk algınlığıyla karıştırılmaması gerektiğini belirtti.
Sonbaharın son ayları ve kışın ilk aylarında sıklıkla görülen gribin, İnfluenza adlı virüsten kaynaklandığını anlatan Bay, "Titreme ve 40-41 dereceye yükselen ateşle başlar. Yüz boyun ve göğüste kızarıklık, şiddetli bir baş ağrısı ve baş dönmesi, ağız dil ve dudaklarda kuruluk, boğazda ve göğüste yanma hissi ve ağrı gibi belirtileri vardır. Öksürük, başlangıçta kısa ve kurudur. Giderek şiddetlenir ve balgamlı bir hal alır" diye konuştu.
YOGA eğitmeni Gülseren Alçı, doğa ve evrenle bir olmak anlamına gelen yoganın, sağlığın altın anahtarı olduğunu belirtti. Yogayı, aklın sakinliği, huzuru ve uyumu, doğanın enerjisini bedene aktarmanın bir yolu olarak tanımlayan Alçı, "Yogayla yıpranmış sinirler kuvvetlenir. Kasılmış, tutulmuş, kilitlenmiş adaleler esner, gevşer, yorgunluk gider ve yaşam enerjisi artar. Yaşlanma süreci yavaşlamaya başlar. Kısacası yoga sağlığın altın anahtarıdır" şeklinde konuştu. Yoga yapmanın ilk koşulunun rahatlamak olduğunu dile getiren Gülseren Alçı, "Doğru bir duruşun iki temel göstergesi vardır. Normal ve rahat nefes almak ile yüzde beliren tebessüm. İçimizdeki tüm olumsuzları ortadan kaldırıp ’en yüksek yaratıcı enerji sevgi’dir inancıyla birbirimizi severek, kendimize sevgi ve sorumluluk duyarak yoga yapmak sağlığın altın anahtarını doğru kullanmak anlamına gelir" dedi.
Gribe karşı en önemli savunma hastalıktan korunmaya çalışmaktır. Grip mevsiminde özellikle aşırı yorgunluktan ve üşütmeden kaçınmalı, kapalı ve kalabalık yerlerde, havası kirli ortamlarda bulunulmamalıdır. Grip geçiren insanlardan uzak durulmalıdır. Gribe yakalanılmışsa tedavinin birinci koşulu kesin yatak istirahatıdır. Havalandırılmış ve nemlendirilmiş bir odada bulunulmalıdır. Bol sıvı ve besin değeri yüksek sıvı gıdalar ile beslenilmelidir. Ateşe karşı Paracetamol ya da İbuprofen cinsi ateş düşürücüler kullanılabilir. Gribe başka bir bakteriyal hastalık eklenmemişse antibiyotik kullanılmamalıdır. Tedavi kurallarına uyulmazsa, grip bronşit, zatürre, kulak iltihabı, kalp yetmezliği ve menenjite kadar ilerleyen tablolara neden olabilir. Çocuklarda bazen ateşe bağlı havale de gelişebilir.
GRİP AŞISI
Günümüzde aşı ile gripten korunmak olanaklıdır. Ancak aşının yüzde yüz koruyucu olmadığı unutulmamalıdır. Aşı uygulanırken üzerindeki tarihe dikkat edilmelidir. Grip aşısı 36 ay üstü çocuklara ve erişkinlere yılda 1 kez 0,5cc olarak yapılır. 6 ayın altındaki çocuklara grip aşısı uygulanmamalıdır. Aşı cilt altına ya da kas içine uygulanabilir. Kesinlikle damar içine uygulanmamalıdır. Grip aşısı eylül, ekim, kasım, aralık aylarında yapılabilir ancak grip geçirmemiş kişilere mart ayının sonuna kadar da uygulanabilir. Aşı, sık solunum yolu enfeksiyonu geçirenlere, sıtma ve kronik bronşit hastalığı olanlara, kalp hastalığı ve özellikle kalp yetmezliği olanlara, uygulanmalıdır. Grip aşısı kuş gribi hastalığını önlemez ancak grip bulguları ile kuş gribi bulguları birbirine çok benzediği için risk grubundakilere özellikle kanatlı hayvanlarla teması olanlara grip hastalığı geçirme ihtimaline karşı kuş gribi hastalığı ile karıştırmamak için grip aşısı yapılmasında yarar vardır.
Baş ağrılarını hafife almayın
DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fethi İdiman, baş ağrılarının önemli bir uyarıcı olduğunu belirterek hafife alınmamasını istedi. 10 yaşından büyük, 50 yaşından küçük hastalarda rastlanan şiddetli baş ağrılarının ciddiye alınması gerektiğini sözlerine ekleyen İdiman, "Özellikle hipertansiyon ve şeker hastalarının baş ağrılarını önemli bir tehlike işareti olarak görmesi gerekir. Şiddetli ağrı durumunda vakit geçirmeden bir nöroloji hekimine başvurulmalıdır" şeklinde konuştu.
Poliklinik çok önemli
Ciddiye alınmayan baş ağrılarının kişinin yaşam kalitesini düşürdüğünü, gereksiz ilaç kullanımına ve iş kaybına sebep olduğunu belirten Prof. Dr. Fethi İdiman şöyle konuştu; "Baş ağrısına özgü bir poliklinik kurmak önemli bir gereklilikti. Türkiye’de ilk kez 1976 ,77 yılında Ege Üniversitesi Nöroloji Bölümü’nde geçen yıl kaybettiğimiz Prof. Dr. Altan Kayan tarafından bir poliklinik kuruldu. Ben de yanında uzman nörolog olarak görev yaptım. 1986 yılında, 9 Eylül Tıp Fakültesi bünyesindeki baş ağrısı kliniğini de ben kurdum. Burada gerçekleşen tedavi aynı zamanda toplumsal bir işlevi yerine getiriyor."