Paylaş
Toplumun çoğu yaş grubunda karşımıza çıkan, fakat gaz, şişkinlik, diyare ve alerji semptomlarıyla çok fazla karıştırılmasından dolayı halen tanı koyulamamış çok fazla birey bulunduğunu ifade eden Özel Medifema Hastanesi Diyetisyeni Bilge Nur Yörük, “görünmeyen tehlike glüteni anlattı..
“Çölyak kavramını iyi tanımak, semptomlarını ayırt edebilmek ve glütensiz beslenmeyi doğru öğrenmek; çölyaklı bireyler için kaliteli bir yaşamın ilk anahtarıdır. Çünkü herhangi bir cerrahi ve ilaç tedavisi bulunmayan bu rahatsızlığın tek çözümü glütensiz beslenme tedavisidir. Çölyaklı bireyler glüten ve türevlerini hayatlarından çıkardığı takdirde ise yaşam kaliteleri yüzde 100 artmaktadır. Çölyak rahatsızlığı; sindirim sisteminin glüten adı verilen buğday, arpa ve çavdar türevlerinde bulunan gliadin protein kompleksine karşı vücudun aşırı duyarlılık gösterdiği otoimmün bir rahatsızlıktır. Çölyak rahatsızlığının asıl nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık da önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, çevresel faktörlerin de (örneğin, doğum şekli, emzirme süresi, enfeksiyonlar ve beslenme alışkanlıkları) hastalığın ortaya çıkmasında da etkili olduğu düşünülmektedir. Rahatsızlığın semptomları arasında karın ağrısı, şiddetli ishal, gaz sancıları, anemi, cilt problemleri ve kronik yorgunluk gelmektedir. Tanı alan bireyler uzman diyetisyen tarafından verilen glütensiz diyet eğitiminin ardından semptomsuz ve çok daha konforlu bir yaşama kolaylıkla erişmektedir. Çölyaklı bireylerin glütensiz bir diyet uygulaması, semptomların kontrol altına alınmasına ve bağırsak hasarının iyileşmesine yardımcıdır.
SAĞLIKLI VE DENGELİ DİYET
Ancak, glütensiz diyetin sağlıklı ve dengeli olması özellikle çocukluk çağında tanı alan kişilerin büyüme gelişmesinin devamlılığı için oldukça önemlidir. Bu nedenle uzman bir diyetisyen ile çalışmak çölyak hastalarının doğru beslenme modelini belirlemelerine, gerekli kaloriyi ve büyüme gelişme eğrisini yakalamalarında yardımcı olacaktır. Çünkü allerjen besinler ve semptomlar kişiden kişiye farklılık gösterebilmekte. Örneğin çölyak tanısı olan kimi birey yulafa alerji göstermez iken diğer bireyde alerjik reaksiyon görebilmekteyiz, bu sebeple yulaf kullanırken ambalaj etiketinde mutlaka glütensiz ibaresinin bulunmasına dikkat edilmelidir. Çölyaklı bireyler için en masum olan ve gönül rahatlığıyla tüketebilecekleri gıdaların başında pirinç gelmektedir. Ancak yine paketleme aşamasında kontaminasyon riskinin çok yüksek olmasından ve genellikle bulgur, çavdar üretim süreçleri ile yakın temas halinde işlenmesinden dolayı bireylerin pirinç alırken de üründe glütensiz işaretini incelemelerinde fayda var. Sebze ve meyvelerin tüm çeşitleri glüten açısından risk teşkil etmemekle beraber süt ürünleri de tüketilebilir kategoridedir. Glütensiz beslenmesine rağmen şikayetleri azalmayan bireylerde ise çölyak tanısının yanında laktoz intoleransının da olabileceğinin altını çizmek isterim.”
Paylaş