Bu sese kulak verin

FENİLKETONÜRİ Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı 41 yaşındaki Songül Korkmaz, evinde oluşturduğu sistemle hasta çocuk ve yakınlarının sorunları ile uğraşıyor.

Kalıtsal bir metabolik hastalık olan fenilketonürinin, diğer bir deyişle doğuştan enzim eksikliği olduğunu vurgulayan Korkmaz’ın en büyük isteği; derneğe ait bir yerin olması, Türkiye’de fenilketonüri hastaları için üretiminin desteklenerek, sosyal proje olarak ele alınması.

2008 Ağustos’ta derneği kuran Songül Korkmaz, bir çocuğunun fenilketonüri hastası olması sebebiyle bu mücadeleye girdiğini belirterek, "Ülkemizde bu hastalara değer verilmiyor. Bir dernek binası fenilketonüri hastaları için umut olabilir. Bu binayı hayırseverlerden ya da belediyelerden istiyorum. Bu tip çocukların eğitimi için tek hedef kaliteli eğitim. İzmir’e yakışır bir projeye imza çağrısında bulunuyoruz" dedi.

Tarım İl Müdürlüğü ithalat biriminde bilgisayar operatörü olarak çalışan Korkmaz, şunları söyledi:

Destek bekliyoruz

"Ailenin eğitimi tedavinin işleyişinde çok önemli. Doktor ve diyetisyenin planladığı tedavinin uygulayıcısı ailedir. Burada dernek olarak hedefimiz; aile eğitim seminerlerinin sıklıkla yapılmasına aracı olup, onların bilinçlenmesine yardımcı olmak, henüz derneğimizin bir yeri olmasa bile çeşitli etkinlikler düzenleyip aileler ve akademisyenleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Ailelerin birbirleriyle paylaşımlarına aracı olarak, el kitabı, broşür, afiş ve dergilerle onlara yalnız olmadıkları mesajı veriyoruz. Bir binamız olursa içinde uygulama mutfağı, çocuk dinlenme ve oyun odası, aile görüşmeleri yapılabilecek ev ortamında, kent dışından kontrole gelenlerle fikir alışverişi yapmak. Bu konuda hayırsever ve belediyelerden destek bekliyorum."

Fenilketonüri nedir?

Kalıtsal bir metabolik hastalık olan fenilketonüri, doğuştan enzim eksikliğidir. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalardaki fenilalanin isimli bir amino asidi metabolize edemezler. Sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan fenilalanin ile artıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder, ileri derecede zeka engelli olmasına, ayrıca sinir sistemini ilgilendiren birçok belirtinin de ortaya çıkmasına neden olur.

Teşhis nasıl konur

Mücadelede en önemli unsur bebek taramalarının ülke çapında zorunlu olarak yapılması ve testin aileler tarafndan bilinmesi önemlidir. Erken teşhis edildiğinde hastalık tedavi edilebilir. Fenilketonüri hastalığı ile doğan bebeğin beyni etkilenmeden, erken tanımlanması çok önemlidir. Yeni doğan çocuğa uygulanabilecek pratik, ekonomik bir test vardır. İlk günlerde bebek en az 24 saat beslendikten sonra özel bir filtre kağıdına alınan 2 damla kan teşhis için yeterlidir.

Spor yaralanmaları sizleri üzmesin

SPOR ve fitnesslarda vücudun yumuşak dokuları hasar görebilir. Her gün yapılan basit hareketler bile bu bağ dokularını ve kasları zedeleyebilir. En sık görülen yumuşak doku yaralanmaları arasında burkulma, incinme, ezilme, tendinit, bursit ve stres (yorgunluk kırıkları) yaralanmaları dikkat çekiyor. Yaralanmaların düşme, burkulma veya çarpma sonucu olabildiği gibi, tekrarlayan ve uzun süren atletik aktiviteler sonucu da gelişebildiğini söyleyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortapedi Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Aktuğlu, "Böyle durumlarda ufak miktarda stres vücutta yavaş yavaş birikir ve sonucunda da hasar ve ağrı meydana gelir" dedi.

Vücuttaki eklemleri destekleyen bağ dokularının bir kemiği diğerine bağlayan sağlam dokular olduğunu belirten Prof. Dr. Aktuğlu, şunları söyledi:

"Bağ dokusu gerilince veya yırtılınca basit bir incinme, yırtık olabilir. En hassas bölgeler ayak bileği, diz ve el bileğidir. Her türlü incinme için ortopediste görünmeli. Kemikler, kas ve tendonların yardımıyla desteklenir. Tendonlar, kasları kemiklere bağlar. Kas ya da tendonun hasar görmesi sonucu burkulma meydana gelir. Bu tür olayların tedavisi için en önemli adım, yaralı bölgeyi dinlenmeye alıp, buz kompresi, baskılı sargı ve incinen yerin kalp hizası üzerinde tutulmasıdır. Eğer bağ dokusunda yırtık varsa cerrahi operasyona gerek duyulabilir."

Kulak akupunkturu ile sigara bırakma

SİGARA keyif veren bir maddedir kişilerin kendi iradeleri dışında bundan uzaklaşmaları asla mümkün değildir. Yapmanız gereken tek şey sigarayı bırakmaya karar vermektir. Bu da yaşamda alabilecek en önemli kararlardan biridir.

Akupunkturun sigara bırakmada büyük kolaylık sağlayacağını belirten Akupunktur ve Mezoterapi Uzmanı Dr. Tayfur Yağcı, "İnsanlarda serotonin ve endorfin adlı iki madde vardır. Bunlar beyinde bulunur ve rahatlık, hoşluk, keyif ve huzur gibi duygular ile ilgilidirler. Mutlu bir haber alınca ya da güzel bir şey yiyince, bir yeriniz acıyınca serotonin-endorfin düzeyi yükselir. Ancak sigara içenlerde serotonin-endorfin salgılama işini sigara üstlendiğinden vücut kontrolünü kaybetmiştir. Hani keyiflenince de, dertlenince de sigara içilir ya işte açıklaması budur" dedi.

Sigarayı bırakanlarda ilk hafta beyin serotonin salgılama işi gerçekleşmediğinden vücudun zor anlar yaşadığını belirten Dr. Yağcı, 72 saatlik sürede hastanın yoksunluk belirtileri önlenirse, işin kolaylaşacağını vurguladı. Dr. Yağcı tedavi ile ilgili şu önerilerde bulundu: "Akupunktur ile tedavi, kişinin sigara içmemekten dolayı oluşabilecek şikayetleri ortadan kaldırır. böylece sigara içmemeye karar veren kişi bunu zorlanmadan başarır. Çünkü, akupunktur tedavisi beyni yeniden sigaraya gerek duymadan serotonin ve endorfin salgılaması için uyarır ve uyarıdan sonra da beyni eski otonomisini kazandırır. Sigara bırakma tedavisinde iğne kullanılmadan kulak akupunkturu uygulanabilir. Kulakta tespit edilen noktalar laserle uyarılarak bitki tohumları ile bu uyarı sürekli hale getirilerek, iğnesiz, ağrısız, acısız bir tedavi uygulanabilir."
Yazarın Tüm Yazıları